Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Çetin mücadele

Çetin mücadele

Çağımız çeldiricilerin ziyadesiyle fazla olduğu acımasız ve çürütücü bir çağ. Gözü ve aklı çeşitli algı ve manipülasyonlarla esir alan, nefse hoş gelen beyhude işler âdemoğlunun karşısında pehlivan gibi duruyor her gün. Bu çetin düşmanlara karşı başta yılbaşı arafeleri, çeşitli zamanlarda yenilenme programları yaparak hayatını anlamlı kılacak meşgalelerle uğraşma kararı alan insanoğlu bir müddet sonra her şeyi unutur, heyecanını yitirir ve yine beyhude işlerin pençesinde ömür çürütmeyi sürdürür gider. Kutsal kitabımız bu döngüyü işaret etmez mi, “İnsan uykudadır, ancak ölünce uyanır’ buyurarak. Lâkin başa ne zaman geleceğini sadece yüce Rabbimizin bildiği ölümle diriliş sonrasında hiçbir pişmanlık fayda etmeyecek, sonsuz bir hayatın kollarında bulacağız kendimizi: “Bugünü düşünürüm dün geçti yarın var mı?/ Gençliğe de güvenme ölen hep ihtiyar mı?

Çok yemekten nasıl ki diyetisyenlerin kapısını aşındırır yaratılmışların en şereflisi, psikolojisi bozulup ruhen boşluğa düştüğünde de kişisel gelişim kitaplarına, psikologlara, yaşam koçlarına müracaat eder. Halbuki nasihatin büyüğü hemen yanı başındadır; “Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur”.

Tüm kitaplar O’nu anlatır’ şiarından mülhem biz de kitaplara müracaat edelim bu konularda. Bahsedeceğimiz kitap öyle bir kitap ki öncelikle Cemil Meriç ve Ali Fuad Başgil gibi müstakbel iki değerimizin tavsiyesi. ‘O’nu anlama yolunda namzet çabalardan biri. Ülkemizde büyük ilgi gören, baskı üstüne baskı yapan bu kitap Jules Payot imzalı ‘İrade Terbiyesi’.

Cemil Meriç’in; ‘Disiplin içinde çalışmayı bu kitaptan öğrendim’, Ord. Prof. Ali Fuad Başgil’inse; ‘’keşke on sekiz-yirmi yaşlarında iken okusaydım" dediği ‘İrade Terbiyesi’ alışageldiğimiz günümüz çok-satan kişisel kitaplarına benzemiyor, mektuplar ve abartılı kıssalarla okuru oyalamıyor, kandırmıyor.

Beş bölüme ayrılan kitaba Jules Puyot, isteksizliğin nasıl bir sorun olduğunu ele alarak başlamış. Amaçsız yola çıkılamayacağını, irademize sahip çıkma yolunun engellerinin neler olduğu bekliyor bizi baş tarafta.

Bir sonraki bölüm ‘Kişiye Özel Tavsiyeler’le antrenmanın bittiğini, asıl meselelere geldiğimizi anlarız. İlk büyük düşmanımız da burada bizi beklemektedir: cinsel dürtüler ve şehvet. Beyni uyuşturan hülyalarla zaman ve itibar kaybına yol açan şehvet düşkünlüğünün etkileri oldukça düşündürücü. Yolculuğumuzda karşımıza çıkacak ikinci düşman ise kötü arkadaşlar. Bu konu öyle hassas ki ciddiye almamak geleceğimizin belki de en azılı düşmanları ile yaşmaya mahkûm kalabiliriz.

Puyot’un hedefinde zaman kaybı ve sinir bozukluğuna neden olabileceğinden gazeteler de vardır. Şunu hemen ifadeyim ayrıca; ahlâksızlık ve kendini beğenmişlik minvalinde ikazları kitap boyunca görürüz.

‘İrade Terbiyesi’ bütünüyle olumsuzluklardan bahseden bir kitap değil, iradesine/nefsine hakim olanların kazançları da yer alır kitapta. Başarı yolunda tefekkürün tetikleyici gücü, büyük insanların rehberliklerinin önemi, beden ve akıl sağlığının irademize ve kişisel gelişimimize etkileri de hususen vurgulanır.

En tutkulu karakterlerin, görev duygusunda en fazla süreklilik ve ciddiyet gösterenler olduğunu esas alan ‘İrade Terbiyesi’nde anlatılanlar klişe nasihatler değildir, çekici ve teşvik edicidir. Tadımlık bir okumayla sözlerimizi hitama erdirelim…

"Gerçek ve verimli çalışma, enerjisi az ama düzenli olan eforla mümkündür. Böyle değilse muhtemelen tembel işidir. Düzenli çalışma, tek hedefe yönelik olmayı gerektirir. Çünkü irade, gösterilen çabanın çokluğundan ziyade tek amaca yönelik olmasıyla kendini belli eder." Jules Puyot, yargısını somutlaştırma adına herhangi bir kişinin bir gününü özetler: “Bu kişi nadiren boş durur. Gün boyunca, Brunetiere'in Racine üzerine yazdığı birkaç makalesini, jeolojiyle ilgili bir yazıyı okur. Birkaç gazeteye göz atar, bazı ders notlarına bakar, kompozisyonuna göz gezdirir, birkaç satır da tercüme yapar. Bir saniye bile boş kalmamıştır."

Devamı önemli: "değişik alanlara el atması ve çalışkanlığı arkadaşları tarafından hayranlıkla karşılanır ama biz kendisini tembel olarak nitelendiririz. Psikolojik açıdan bu gencin çeşitlilik içeren çalışmaları spontane dikkatinin zengin olduğu anlamına gelebilir ancak iradi dikkatten çok uzaktır. Bu farklı alanlara ilişkin sözde çalışma, irade zayıflığından başka bir şey değildir. Bu öğrenci bize, çok sık karşılaşılan dağınık tür olarak adlandırdığımız bir tembellik örneği sunar. Bu zihin dağınıklığı eğlenceli bir durum gibi olsa da sadece bir gezintiden ibarettir."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR