Prof. Dr. Fikret Akınerdem
Evlilikte adâlet ve muhabbet sorunu
Evlilikte adâlet ve muhabbet sorunu
Geçenlerde elime yukarıda ki başlığı esas alan çok güzel bir makale geçti. Günümüz insanını ne kadar da güzel anlatıyor. Öyle de işin birde felsefik boyutu var. Felsefe işin içine girince bazı kavramlar ve anlayışlar şahıstan şâhısa değişebiliyor. Felsefe der ki, insanı diğer canlılardan ayıran özellik düşünebilme yeteneğidir. Akıl ve irade sayesinde doğru ve yanlışı birbirinden ayırt edebilir. Çevremizden aldığımız her bilgi zihnimizde, hafızamızda belli bir süreçten geçerek kalıcı bilgi haline gelir. Tüm bunlar düşünce ve düşünme yeteneğini de içinde barındırır. Günlük hayatımızın parçası olan hissedilen ve yaşanamayan ifadeler üzerine düşünen ve bu düşüncelerini geliştiren insanlar filozoflar olarak bilinir. Değer yargılarımızı, bedenimizi ya da varoluş nedenimizi sorgularlar. Bu sorgulamaları ve düşünme süresi içinde çok güzel fikirler üretir, bu fikirler de güzel sözleri doğurur.
Adalet ve Muhabbet ifadelerinin de felsefik bir yanı varmış ve bu iki ifade daha çok evliliklerde öne çıkmaktaymış. Son zamanların evliliklerinde adalet ve muhabbet ifadeleri ve bunların evlilik hayatında yaşanmasından ziyade; menfaat, lüks hayat, kendine yontma, başka evliliklere özenme, üst perdeden konuşma; çiftlerin güven sorunu ve buna dayalı olarak sorgulama öne çıkmaktaymış. Bu yüzden de günümüz evliliklerinin çoğunlukla bu anlayışın tam yerine oturmaması üzerine çatırdamaktaymış. Hâlbuki evlilik çatısının oluşturulması konusunda adâlete ihtiyaç kaçınılmaz bir şekilde karşımızda durmakta. Genel anlamı ile her evlilik adâlet sözcüğü üzerine kurulmakta ya da vaatler adalet üzerinden verilmekteymiş. Tam bu noktada karşımıza çıkan, bu temel üzerine kurulan evliliklerde huzur ortamının oluşamamasının sebeplerini anlama sıkıntısıdır.
Âdil davranma ve zulmetmeme adı ile başlayan evliliklerde karşılaşılan sorunları çözmede ihtiyaç “muhabbet” kavramının, “sevgi” kelimesinin ne olduğunu anlamaktan geçmektedir. Bir kurum olarak ele alınacak olursa evlilik, adâlet üzerine inşa edilmesi gereken fakat muhabbetsiz devamı mümkün olmayan beraberliktir. Adâlet kaçınılmazdır, özellikle evlilikte! Adâlet, aile içerisinde bu yapıyı oluşturan fertlerin karşılıklı haklarını korumak, isteklerde aşırıya kaçmasını engellemek, zulmün oluşmasını perdelemek ve varsa ortadan kaldırmak için gereklidir. Bu noktadan bakılınca adâlet, evliliğin olmazsa olmaz şartı olarak karşımıza çıkmaktadır. Fakat aslında asıl sorun bu değildir.
Bize bahşedilen akıl kuvveti, adâletin evlilik içerisinde temel taşı hükmünde olduğunu anlamak için yeterlidir. Asıl sorun, evliliğin sâdece adâlet ile yürütülebileceğini inanma yanılgısına düşmektir. Bu anlayış evliliğin doğasına aykırı olarak bir bölümü görürken, bütünü kaybetme meselesi ortaya çıkmakta, evliliğin mutlak şartı olan adâlet, beraberliğin sâdece kurallar içinde sıkışıp kalmasına sebep olur. Sâdece bu durum başlı başına düzeltilmesi gereken önemli bir konudur.
Evlilikte eşler arası ilişkileri hak/hukuk değerleri içerisinde hareket imkânı olmayacak şekilde çaresiz bırakmak; ruhsuz, duygusuz, sevgisiz, adaletsiz ve muhabbetsiz bir evliliğin kaçınılmaz olarak ortaya çıkmasına sebep olacaktır. Bu ifadeleri arkaya atan, menfaati öne çıkaran evlilikler adaletsiz sayılır.
Adâlet, evlilikte gerek şarttır, ama yeter şart değildir. Adâlette asıl olan insaftır. Bu durum ancak iki ayrı kişinin birbirleri üzerindeki hakları söz konusu olduğunda ortaya çıkabilir. Evlilik sâdece adâlet ile yürümez, yürüyemez. Bu kadının ve erkeğin fıtratlarına aykırıdır. Çünkü evlilikteki amaç başkaları ile paylaşılmayanı eş ile paylaşmaktır. İstek ve ihtiyaçlarından eşlerin mutluluğunu esasa alarak geri çekilmektir. Evli çiftlerden her ikisi de eşinin mutluluğunu kendi mutluluğu kabul etmesi gerekir.
Adâletin, muhabbetin gerçek anlamda oluştuğu bir ortamda önemini kaybetmesi, evlilikte iki kişinin muhabbet vesilesiyle tek olmalarından kaynaklanır. Evliliğin güzelliği, o çatı altında dış dünyanın sert kurallara dayalı sevgisiz ortamından bağımsız, adâletten güç alan ama sâdece ondan ibaret olmayan, huzurlu bir sistemle ortam oluşturmaktır. Evlilik, kendini güvende hissetmenin yâni emniyette olmanın adâlet ile başlayacağını ama daha fazlasını gerektirdiğini bilmektir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.