Rasim Atalay

Rasim Atalay

Halka yansımıyor Sayın Cumhurbaşkanım!

Halka yansımıyor Sayın Cumhurbaşkanım!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önceki akşam kabine toplantısının ardından kameralar karşısına geçerek ekonomiyi iyileştirmeye dönük olarak alınan yeni tedbirleri anlattı.

Vatandaşı enflasyona ezdirmemek adına Temmuz ayında anladığımız kadarıyla memura, memur emeklisine ve işçi emeklisine iyi bir zam yapılacak. Ancak Başkan Erdoğan’ın konuşmasında ben asgari ücrete ilişkin herhangi bir düzenleme yapılacağına dair emare görmedim. Milyonlarca asgari ücretlinin de gözü, kulağı hükümet kanadından gelecek hayırlı bir haberde…

Başkan Erdoğan’ın açıklamalarında en çok dikkat çeken satır başlarından biri de inşaat piyasasını hareketlendirmek ve vatandaşın ev sahibi olmasını kolaylaştırmak için atılan adımlardı.

‘Dünyada mekan ahirette iman’ demiş eskiler…

Malum şartlar ortadayken, asgari şartlarda geçinen ya da asgari ücretin bir miktar üstünde para kazanan birinin ev sahibi olması hayalden öte bir şey değil. Bir evde iki kişi çalışmıyorsa artık geçinmek dahi neredeyse imkansız…

Başkan Erdoğan, ilk defa ev alacaklar için kamu bankaları aracılığı ile uygun ödeme koşullarında kredi imkanı sağlanacağına ilişkin cümlesini daha tamamlamadan ev fiyatları yüzde 15-20 oranında arttı!

Sosyal medyada birçok örneğini gördük bunun. Tarihine baktığımız zaman daha bir gün öncesinde 1 milyon TL fiyat biçilen ortalama bir dairenin fiyatı, Başkan Erdoğan açıklamasını henüz bitirmeden 1 milyon 200 bin TL’ye çıkarılmıştı!

Hatırlarsanız, gıda fiyatlarının afaki bir şekilde yükseldiği dönemde de devlet aldığı vergiden feragat ederek, temel gıda ürünlerindeki vergiyi yüzde 18’den yüzde 1’e çekmişti. Yaklaşık yüzde 15-20 oranında bir indirim beklenmişti gıda fiyatlarında. Bir gün üzerinden geçti ya da geçmedi temel gıda fiyatları küçük bir es çizerek yine yeniden eski yerine oturdu. Şimdilerde daha da yükseldi.

Yani diyeceğim şu ki Sayın Cumhurbaşkanım, sizin iyi niyetinizi halk içindeki kazurat bir kesim suiistimal etmekte hiç gecikmedi. Siz daha konuştuğunuz kürsüden inmeden piyasaları iyileştirmek ve vatandaşın alım gücünü artırmak için attığınız adımın üstüne karşı cepheden üç beş adım attılar.

Devletin milleti için ortaya koyduğu müspet yaklaşım, kirli ellerin haksız kazanç elde etme hamurunda yoğrulduktan sonra piyasaya (güncellenmiş) rakamlar olarak döndü, dönüyor. Siz ne kadar alım gücünü artırmaya yönelseniz de bu durum gerçeklikte karşılık bulmuyor. Adeta baş kaldırıyorlar. Baş kaldıranın da başını kesmenin zamanı çoktan geldi, geçiyor bile…

EMNİYET NE YAPSIN?

İnsanın olduğu her yerde her türlü olumsuzluktan bahsetmek mümkün. İstesek de istemesek de zaman zaman uç şeyler ‘bu kadarı da olmaz’ dedirten olaylar yaşanabiliyor. ‘İnsanoğlu çiğ süt emmiş’ deyimi de nefs taşıyan, nefsine karşı zafiyet gösterebilen, kendini dizginleyemediği zaman nefsine esir düşebilen insanı anlatmaya yetiyor.

Geçtiğimiz Pazartesi günü kaleme aldığımız ‘Açık hava keranesi’ başlıklı yazıda Mevlana Türbesi’nin de bulunduğu geniş bir alanda yaşanan gayri ahlaki durumu özetlemeye çalışmıştık. Gerçekleri gözlemlerimizle olduğu gibi anlattık…

Yine bu gerçeklikler içerisinde Konya Emniyeti’nin tedbir amaçlı bölgede sık devriye attığını, malum şahısların polisin çakarlarını gördükleri andan itibaren ortalıktan kaybolduklarını, hareket halindeki devriye ekiplerinin başka bir lokasyona gittiklerini gördüklerinde yeniden yerlerini aldıklarını ifade etmiştik.

Konya Emniyet Müdürlüğü, Konya’nın huzuru, sükuneti, sakinliği, asayişi için hakikaten titiz bir çalışma yürütüyor. Yapılan çalışmaları bizler de medya organlarımız aracılığı ile Konya kamuoyuyla paylaşıyoruz. Tabi paylaşılabilecek olanları var, paylaşmamak gerekenleri var. Emniyet’in bizimle paylaştıklarından ziyade paylaşmadıkları var. Bu açıdan Konya Emniyeti’nin görünenden daha fazlasını yaptığını, şer odaklarının tepesine çökebilmek için nasıl büyük bir gayret içerisinde olduklarını kısa bir telefon görüşmesiyle teyit etmiş olduk. Tüm emniyet teşkilatını gayretlerinden ötürü takdir ediyor ancak yapısal sorunlar nedeniyle suça bulaşanların gereken cezayı almadıkları için yeniden aynı suça meyyal oldukları gerçeğinin de görmezden gelinmemesi gerektiğini vurguluyorum.

Kanunlar suçluyu işlediği suçtan geri durmaya yönlendirmediği sürece Emniyet ne yapsın diyerek sözü bitiriyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Rasim Atalay Arşivi
SON YAZILAR