Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Nimet azgınları, pazarcı ve yabancı

Nimet azgınları, pazarcı ve yabancı

Nimet azgınları sözünü ilk rahmetli Anamdan duydum. Bu cümleyi “bulduğu ile yetinmeyen, yediğini de inkâr edenler” için kullanırdı. Ele alacağımız konular tam da bunu ifade ediyor. Diğer bir konu da bir pazarcının Suriyeli kadınlara zılgıtı ki kabul edilir değil. Bu iki olay toplumu yaralıyor, sorgulatıyor.

Nimet azgınları. Haftaiçi bir işadamı arkadaşımı ziyarete gitmiştim. Ziyaretim yemekten hemen sonra idi. Arkadaş çalışanları için yemekleri ile meşhur bir yemek fabrikasından anlaşmalı olarak yemek alıyordu. Denk geldiği zamanlarda ben de gelen bu yemelerden yemişliğim olmuştur.

İşyerine arka kapıdan, yemek salonundan geçen kestirme yoldan girdim. Yemek vakti geçmişti, ancak ilgili yemek fabrikası kalanları henüz toplamamıştı. Merak ederek ikram edilen yemeklere şöyle bir baktım, gayet de iyi sayılır. Tatlısı da dâhil dört çeşit yemeklerin çoğu yenmemişti. Tok olduğum için tatlısına da baktım, çok sevdiğim bir tatlı olduğu için de tadına baktım ve gayet de güzeldi.

Merak ettiğim, yemeklerin neredeyse yarısının neden yenmediği idi. Kendimce “demek ki bazı personelden bazıları henüz yemeklerini yememiştir” diye düşündüm. İçeri geçtim. Arkadaşa “bazı çalışanlar yemeklerini geç mi yerler” diye sordum. Cevaben “hayır” diyerek sitem etti.

Ne demek istediğimi galiba anlatabildim. Yemek güzel, işadamı yeterince cömert, davranışı insanca ve çalışanları evladı gibi görür. Kimseyi aşağılama gibi bir duyguya sahip değiliz ama şunu da sormadan edemiyoruz: “ne oluyor, neden insanlar yemek beğenmiyor, bunca bolluğa rağmen neden gözleri doymuyor ve istismarcılara, çalışanların aç olduğu kozunu veriyor. Bu bir örnek olsa da maalesef toplum hayatında böyle örnekler oldukça fazla. Anam işte bunlara nimet azgınları derdi.

Pazarcı ve mülteci

Haftalık sebze alışverişimi genelde evime yakın olan pazardan yaparım. Bu alışverişim çoğunlukla da daha önceden tespit ettiğim ve aramızda bir muhabbet oluşan pazarcı dostlarla yaparım.

Pek de tanımadığım bir pazarcının yayındayım. Neredeyse pazardan ayrılmak üzereyim. Yan tarafta ve de hemen yanımda 3 Suriyeli kadın başka bir pazarcıya birşeyler anlatmaya çalışıyorlar. Bu arada henüz üçünün de 30 lu yaşlarda diyeceğimiz kadınlardan birinin Arapça “salisen” dediğini duydum.

Bu pazarcı kardeşimiz birden celallenerek ve sesini de yükselterek, “burası Türkiye, Arapça yok, Türkçe öğrenin” dediğini duydum. Muhtemelen kadınlar anlamamış olacak ki yeniden salisen şeklinde karşılık vermeye çalışsalar da kendilerini kızıldığının farkında olarak, yüzleri kıpkırmızı oldu.

Bir süre bekledim. Baktım ki anlaşamayacaklar ve bir müdahale ile “efendi gösterdiği maruldan üç adet istiyorlar ve de muhtemelen fiyatını soruyorlar” dedim. Bu arada, neden kızıyorsun. Sen satıcısın o da alıcı. Bunun milleti, milliyeti olmaz. Sen kendini bunların patronu gibi görerek yargılıyor, aşağılıyor ve de hakaret ediyorsun. Senin niyetin böyle olmasa da bunlar seni öyle anlıyor. Baksana yüzleri kızardı ve sesleri de kesildi.

Devamında “bu üç hanım İngiliz veya Alman olsa ve kendi dilinde aynı şekilde bir şey istese bu şekilde mi davranacaktın” dediğimde bana hem pazarcı, hem de kadınlar bir süre baktı. Bu arada diğer pazarcı arkadaş, komşusuna beni destekleyici bazı çıkışlar yaptı. Tabii ki ben oradan ayrıldım.

İkinci olayda suçun tamamı pazarcıya ait değil. Esas suçlu faşistçe bir anlayışla halkımızın ruhuna “Arap düşmanlığını işleyenlerde”. Sırf siyasi çıkar elde etmek için söyleyecek hiçbir şeyi, ileriye yönelik projeleri olmayan faşist siyasetçiler Ülkemin tarihi ve kültürel değerlerini düşürenlerde. Farzedelim bu Suriyeli üç kadın, pazarcının kızgın çıkışı karşısında kendilerini korumak için “pazarcı bize küfretti, tacizde bulundu” dese, pazarcı nasıl bir zan altından kalırdı diye faşistlere sorulmalıdır. Arap düşmanlığı şuur altına böyle işleniyor ve kendini kontrol edemeyenler de uç çıkışlar yapabiliyor.

Siz faşistler, sizin siyasetiniz de adamlığınız da batsın. Bunlara fırsat verenlere de feraset dilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR