Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

(TARIM VE MEDENİYET-2) TARIM, TEKNOLOJİ ve TİCARET

(TARIM VE MEDENİYET-2) TARIM, TEKNOLOJİ ve TİCARET

Tarımın Akdeniz çevresinde kısa süre içerisinde yayılması ve farklı insan topluluklarında benzer tarımsal faaliyetlerin gelişmesi ve birbirinden uzak yerleşimlerde öğrenilmesi medeniyetin doğumu ile ilgili en önemli ipucudur aslında.

Tarım, arkasından ticaretin de ekonomik bir faaliyet olarak ortaya çıkışını tetiklemiştir. Farklı bölgelerde farklı ürünlerin yetiştirildiğini gören insanlar ihtiyaç duydukları ürünlere karşılık, kendi ürettikleri ihtiyaç fazlası ürünleri takas etmeye başlamıştır. Bu alışverişin öncelikle komşular arasında olması dahi yeterliydi. Ancak her kabilenin daha batısında, doğusunda ve diğer yönlerinde başka komşuları vardı. Zamanla mübadele faaliyetleri sayesinde ortaya çıkan kültürel alışveriş tarımsal faaliyetlerin, yanında maden kullanımı ve alet yapımının bölgede yaygınlaşmasını sağladı.

Tarımsal faaliyetlerle elde edilen ve ticari faaliyetlerle tüketilemeyen ürünlerin, tarımsal ürünlerin bulunmadığı dönemde tüketilmesi için ortaya çıkan çabalar gıda teknolojilerini ortaya çıkarmıştır. Depolama ve kurutma gibi yöntemlerle başlayan sürece, giderek tuzlama, fermantasyon, pişirme, vb. teknolojiler eklenmeye başlamıştır. Bitki ve hayvanların üretimi ile öncelikle gıda, barınma ve giyim sorunlarına çözüm bulan insan, giderek bu ürünlerden ısınma, aydınlatma, temizlik, güzellik ürünleri de üretmiştir. Ortaya çıkan yeni üretim biçimleri, yapılan işlemlerin daha kolay yapılması için uygun aletlere ve üretilen yeni ürünlerin saklanması ve taşınması için uygun kaplara ihtiyaç duyulmasına neden olur. Yani tarım ticaretin yanında, teknoloji ve tasarım alanında üretimin doğmasına katkıda bulunur.

Tarımla ortaya çıkan teknoloji ve ihtiyaçlar basit atölyelerin ve meslek grubu olarak zanaatkârların ortaya çıkmasına neden olmuştur. Zaman içerisinde, tarım ürünlerinin üretiminde, işlenmesinde, depolanmasında kullanılan hammaddeler, kaplar, aletler ve hatta alet ve kapların yapımında kullanılan hammaddeler de ticaretin konusu haline gelir. Bir yerde üretilen alet, mübadele ile bu tüccarlar tarafından alınıp geçtikleri yerlerde satılıyor, taklit ve daha kullanışlı, işlevsel hale getirme isteği ile sürekli teknoloji gelişiyordu. Evlenme, işçi alma, uzak bir kentte gördüğü yeniliği kendi yaşadığı kentine getirme gibi amaçlarla farklı kültürlere ait insanların şehirlerde bir araya gelmesini sağlıyordu.

Mübadelenin her zaman adil sonuçlar doğurmaması, ihtiyaç olmayan şeylerin ticaret zorunluluğu ile satın almak zorunda kalınması gibi durumlar altın, gümüş gibi değerli maden ve taşların ticari aracı olarak kullanılması fikrini doğurmuştur. Ancak değerli maden ve taşların değeri toplumdan topluma değişmekteydi. Sabit değere sahip değerli bir ticari araç fikri ile ortaya çıkan PARA sayesinde ticaret yeni bir boyut kazandı. Tarım ürünleri fazla dayanıklı olmayan mallardır. Tüccarlar alım garantisi olmadan uzak mesafelere ürün götürmek istemiyorlardı. Örneğin; ulaklarla kendilerinden ürün talep eden kişiler, kendilerinden daha önce bölgelerine ürün getiren tüccarlardan ihtiyaçlarını karşılıyor ve bu durumda talepte bulundukları tüccarlardan mal almıyordu. Bazen günlerce gidip ürününü satamayan tüccarın alıcılara güveni azalıyordu. İhtiyaç sahipleri aynı tüccarlara işleri düştüğünde bu kez tüccar gelmediğinden mağdur durumuna düşüyorlardı.

Kalıcı ticari ilişki kurma isteği, sözleşme ve kurallara ihtiyaç doğurdu. Sözleşmeyi belgeleme, kayıt altına alma ve izleme isteği yazının ortaya çıkmasını sağladı.

Görüldüğü gibi TARIM her zaman ve her devirde hayatın emrinde. Tarımsız yapılamayacağı gibi, yapılacak eylemlerin en başında da tarım gelmektedir. Bu kavramı tarım dışı ve içi herkes ve her kesim çok iyi kavramalıdır. Aksi durumda tarihte de olduğu gibi zengin ve araştırıcı yeteneğe sahip toplumlar fakir ve ilimsiz- fensiz toplumlara tahakkümlerini sürdürmeye devam ederler.

Gelinen nokta binlerce yıl öncesinde yapılanların yine de yapılabileceğini, geçmişin tekrarı olabileceğini gösteriyor. Mazlumlar ve hak sahipleri her şeyden evvel bu düşünce etrafında vatan-devlet-özgürlük kavramlarına daha çok sarılarak işbirliği yapmak zorundadır.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR