Erol Sunat

Erol Sunat

Tencere!

Tencere!

Dokuzuncu Cumhurbaşkanımız rahmetli Süleyman Demirel’in vatandaşın hali ve ahvali üzerine esaslı sözleri vardı.

Ne mi demişti?

“Tencere hükümeti götürür!”

Ne mi demişti?

“Meseleleri mesele olarak görmezseniz, mesele kalmaz!”

Döndük geldik rahmetli Demirel’in dediklerine…

Mutfak yangınları, mutfağı yaktı, tencereyi yaktı.

Tencerede aş yok, tencereye nevale getirecek olanların yapacağı iş yok!

Dahası ne görünen dağın ardı yakın, ne de umut veren gelişmeler var!

Bunlar mesele mi?

Mesele değil, hallolur deniyor!

Mesele etmeyin!

Fazla büyütmeyin!

Her şeyi biliyoruz!

Elbette farkındayız!

Çözmek üzereyiz, çözdük çözeceğiz!

Velhasılıkelam, yılın son ayı Aralık, esen bir rüzgar yok insanlara doğru ılık-ılık!

*****

Zamlar, ortalığı kasıp kavururken, enflasyon zamlarla kol kola halay çekerken, kimsenin kimseyi gördüğü yok!

Lakin; Davul-zurna pek bir neşeli! Vur patlasın-çal oynasın diyenlerde öyle!

Fiyat artışları ve bir türlü önlenemeyen, önüne geçilemeyen pahalılık takmış kara gözlüklerini, son model Iphone telefonuna dalmış gitmiş.

Ne yapsın, nasıl kaynasın tencere?

Neyle kaynasın?

Dertle kaynadı!

Ağlayarak, sızlayarak kaynadı!

Görende olmadı, duyanda…

Tencere meselesi ufak-tefek meseleler olarak iletildi!

Büyütülecek, uzatılacak, ayyuka çıkarılacak ne var denmeye getirildi.

Tencere diye büyükçe bir pencere açılamadı!

Açılamadığı için, tencere tası tarağı topladı, hadi bana eyvallah dedi.

Bu eyvallahı hâlâ görememiş olmak, tencerenin suçu-taksiri mi?

*****

Tencere aslında çok vefakârdı.

Onun vefasına, sevgisine, saygısına derman yetmezdi!

Lakin, canına tak dedi! Ne dese bilemedi!

Taş kaynattım dediğinde bile, bak başının çaresine, sen bir çare bulursun, düşünürsün diyenler ciddiye almadılar tencereyi…

Ne mi yaptı tencere? Anlatmaya çalıştı derdini…

Pazar dedi, market dedi, pahalı dedi, yetişemiyorum dedi, işimi kaybettim dedi, mutfak yanıyor dedi, tencerede artık aş değil, dert kaynıyor dedi, tencereye koyacak, sofraya konacak bir şey alamıyorum dedi!

Pencereyi açtı, yangın var diye bağırdı!

Kapat o pencereyi dediler!

Ne yangını, ne dumanı, ne isi?

Ne açlığı?

Kimmiş o aç olan?

Kimmiş o tencerede kaynayacak hiçbir şey kalmadı diyen?

Hani biz neden görmedik, neden görmüyoruz diyenler oldu! Tencerenin gözleri doldu!

*****

Tencere; “Biraz kül, biraz duman o benim işte” diye şarkılardan ilham aldı söyledi, “Dert bir değil elvan elvan” diye yanık bir türkünün dizeleriyle seslendi!

Tencerenin şakası olmaz dedi! Tencere şaka yapmaz! Tencere yalan söylemez! Yalanla işi olmaz dedi!

Sonra ne mi oldu tencere? Enflasyon depremiyle enkaz altında kaldı, kayboldu!

Aradılar buldular, çıkardılar enkazın altından perişan mı perişan!

Sonra birde duyuldu ki, zam seline kapılıp gitmiş tencere!

Çamurların içinde, balçıkların içinde buldular onu…

Az bir zaman sonra, piyasaların alevleri içinde kaldı, yandı garip tencere!

Yananı görür Allah dediler! Vah…vah dediler! Keşke diye başlayan cümlelerden kurulu laf tepeleri kondurdular! Tencerenin halini gördüler, görmezden geldiler!

Anlayacağınız, şu yalan dünyada tencerenin başına gelmeyen kalmadı!

Yalan dünya, Pandemiyle vurdu, enflasyonla tuzak kurdu, hendek oldu, engebe oldu, tümsek oldu, yokuş oldu, kara çalı oldu, kara diken oldu, geldi tencerenin karşısında durdu!

*****

Tencerenin güvendiği dağlara kar yağdı! Yalandan bile olsa gönlünü alan, halini soran olmadı!

Tencere madden de yandı, manen de, mecazen de…

Tencerenin elinden tutan olmadı!

Hâlâ bir çuval dolusu laf!

Yapılacak, edilecek, görülecek, gelinecek, ne derdi varsa sorulacak, tencereyi kim üzdüyse canına okunacak diye!

Üstelik, tencereye yeni pencere açılacak, bir dediği iki edilmeyecek diye müjde üstüne müjde!

Diyorlar ki;

Gözün aydın tencere! Müjdeler olsun tencere!

Tencere hiç olmadığı kadar dolacak! Derdi tasası, sıkıntısı kalmayacak!

Tencere soruyor! Yağ kaç lira, yemek nasıl pişecek, o meseleler ne olacak?

Yok mu tencereye gerçeğinden, doğru tarafından bir cevap verecek?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR