Erol Sunat

Erol Sunat

YEŞİLE HASRET GİTMEKLE BAŞBAŞAYIZ!

YEŞİLE HASRET GİTMEKLE BAŞBAŞAYIZ!

Yeşil dokuyu tahribat noktasında, “Kendim ettim, kendim buldum” şarkısının dizeleri dahi bizlere kâr etmiyor. Bir zamanlar ormanlarla kaplı bir coğrafyayı çöle döndürmek adına ne kimseyi dinliyoruz, nede ikazlar para ediyor!

Sorsalar en çok bahar mevsimini severiz! Sevsinler sizin sevginizi!

Bağlardan, dağlardan, ormanlardan çiçeklerden, böceklerden, ağaçlardan, pikniklerden, mangallardan bir anlatmaya başladık mı, akşam olur!

Yeşili ne kadar seviyoruz?

Yeşillik bir alanda olmaktan ne kadar mesut ve bahtiyarız?

Yeşil alan çıkarlarımızı, menfaatlerimizi tehdit ediyorsa, hele ki oralara katı ve her kattaki daire adedi fazla 13-14 katlısından bir site yapacaksak, gözümüz yeşili, yeşil alanı, orada var olan ağaç sayısını, çiçek- böcek ne varsa düşünür müyüz?

Binde bir ihtimal!

Bu alana yapılacak dev bir sitede de bizlere ne kadar daire verilir, oran ne olur diye düşünmekten birçoğumuzun uykusu kaçar!

Bunun adına kentsel dönüşümün insanımızın başına döndürmesi deniyor!

Hem de ne döndürmek!

Kimimizin ayakları yere değmiyor sevinçten!

Birinde kendimiz otururuz, şu kadarını kiraya veririz, ayda şu kadardan çarpı bilmem kaç bin lira gelirimiz olur mu?

Uykusuz gecelere merhaba!

Yeşili sevmesine seviyoruz tabi de…

Yeşil’de sevildiğini bilecek, yeşil alanı korumak önemli diye karşımıza olur-olmaz yerlerde çıkmayacak!

 

YEŞİLİ SEVMEK SADECE DİLİMİZDE VE KOCAMAN BİR YALAN!

Yeşili çok seviyoruz diyenler var ya, çocuklarımız hariç, doğa tutkunları hariç, yeşili sevmeleri kolay değil. İsteseler de sevemezler!

Gözünü kırpmadan, yarını ve geleceği düşünmeden yeşile karşı savaş açanlar için söyleyecek kelime yok! 

Meğer yeşile karşı ne kadar öfkemiz varmış!

Alan açmalara, seyreltmelere yeşil katliamı yapmalara doyamadık!

Yarın altında oturacak, bir ağaç gölgesi dahi bulamayacağız!

Yeşile olan hıncımızı bir türlü alamamışlar gibiyiz.

Kentsel dönüşümlerin, adına site-mahalle dediği, birkaç tanesi, eski Konya mahallelerine denk gelecek nüfusu barındıran şehre tepelerden bakan, mağrur sitelerde yeşillik arayan sitelerin balkonlarından her biri ümitsiz vaka haline gelmiş saksılara takılıyor.

Site bahçelerine yapılan kamelyaların çevresinde sıralanan birkaç ağaç, gül gibi birkaç bitkinin dışında yeşillik olarak ne var elimizde?

Site yaptık yapmasına amma yeşilliğini de ihmal etmedik, üç-beş ağaç diktik, yeşillik alanı çimlendirdik, içinde lale var, gül var, menekşe var.

Biz üzerimize düşeni fazlasıyla yaptık arkadaş diyenlerde bizim insanımız!

Bundan 20 yıl önce Yeşil içinde bir Konya hayali vardı.

Ağaç dikme, bitki yetiştirme seferberliği vardı.

Konya bazı yıllar lalezâr, yani lale bahçesi,

Bazı yıllar Gülizâr, yani gül bahçesi oluyordu.

O yıllar bile çok güzel yıllardı…

 

“BALTALAR ELİMİZDE…”

Çocukluğumuzun meşhur okul şarkılarından biri olan “Baltalar elimizde, uzun ip belimizde” diye bir şarkı vardı.

Bizler o şarkının dizeleri misali, aldık baltaları elimize, daldık şehrin içine…

Manzarayı kapatıyor dedik, burasının meydan olması lazım dedik, bu ağaçlar yaya geçişlerine rahatsızlık veriyor dedik, vurduk baltayı ağaçların gözünün yaşına bakmadan.

Daha eskiden yeşille iç içe mahallelerimiz vardı.

Yeni Büyükşehir Yasasıyla köyden mahalle, kasabadan mahalle olan, eski halleriyle yeşille barışık ve bir arada yaşayan köy ve kasabalarımız vardı.

Onları önce kendimize bağladık, sonra kafamızda yarattığımız bir kuşa benzetmeye çalışmak adına, sağını solunu şöyle bir toparladık!

İşte o toparlamalarda en büyük zararı yeşil dokuya verdik.

Merak etmeyin bir ağaç keser, en az on ağaç dikeriz diye teminatlar verdik!

Laflar duman oldu, yalan oldu, masal oldu, olan yeşil dokuya oldu!

 

MERAM’IN “YEŞİL” OLAN MERAMINI KİMSE ANLAMADI! 

Konya’da yeşil deyince, ilk akla gelen yer Yeşil Meram’dı. Kendi gitti ismi kaldı yadigâr derler ya, yeşil meram, site ismi olarak, içinde meram geçen şarkı ve türkülere kaldı.

Ah Meram Ah! Bir zamanlar on metreden, yirmi metreden sular fışkırırdı. Şimdi kaz babam kaz!

150 metreden, 200 metreden geliyor suyun sesi!

Bir ara meram villalarında ki, ağaçlar ve bitkiler, susuzluktan birer ikişer boynunu büküp, onu dikenlere allahaısmarladık diyordu.

Kentsel dönüşümler yeşile acımadılar, yeşile saygı gösteremediler

Yeşil Meram, beton meram olmaya doğru giderken, meramı eski yeşilliğine kavuşturmak için ne yapılıyor?

Ne oldu o güzelim Meram bağları?

Bizim Meram, Sizin meram, Meramın derdine düştü mü?

Meramın meramı yeşil!

Meramın meramı yeşile tekrar kavuşmak!

Meramın meramını merak edenler,

Bir türlü Meram’ın meramı nedir diye soramadılar,

Başka başka meramlardan, Meramın meramına sıra gelmesi için, Meram bekliyor.

Madem ki, meramınız Meram, bırakın, vazgeçin bir türlü Merama sıra gelmeyen meramlarınızdan da, Meram’a gelin, insafa gelin, merhamete gelin artık!

Yarın, meram meramımız Meram deyip de, Meram’a sahip çıkmayan, Meramın meramını çözemeyenlerde davacı olacak haberiniz olsun!

Bir zamanlar Konya denince, akla gelen ilk güzelliklerden biri olan Meram, o eski günlerini mumla arıyor!

 

KONYA’DA YEŞİL ALAN YETERLİ Mİ?

Her lafın başında yeşili seviyoruz, yeşili koruyacağız, yeşil alanları geliştireceğiz, şu kadar park yaptık, kişi başına düşen yeşil alan sayısı şu kadar diye açıklamalar yapıyoruz.

Yeşil alan, şehrimiz için yeterli mi?

Yeşili bizden çalanlar, bizi yeşile mahrum ve hasret bırakanlar kimler?

Kim doğrucu?

Kim yalancı?

Kim oyalayıcı?

Bir bakmışsınız yeşil diye evlerimizdeki saksılarda kalan çiçeklerle teselli olacağız!

Gidişimiz o türden bir istikamete doğru.

Metrekare hesapları, park ve bahçe metrajları bir yanda, yeşil olan mekânların, alanların, bölgelerin pürmelali bir yanda?

Yorum sizin efendim!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR