Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

“Ana Tanrıça” değil, yaşlı bir kadınmış

“Ana Tanrıça” değil, yaşlı bir kadınmış

TARİHE YOLCULUK (81)

--------------------------

Medyaya daha önce “Ana Tanrıça” olarak lanse edilen ve bereketi temsil ettiği belirtilen aslanlı kadın figürüyle ilgili Prof. Dr. Lan Hodder, “Bu figürlerin ana tanrıça yerine yaşamları boyunca prestij elde etmiş yaşlı kadınları temsil ettiği düşünülmektedir” dedi.

Tarihi yazarken efsanelere ve hikâyelere de yer verildiği görülüyor.

Çatalhöyük’ün Ana Tanrıça kültü tarihçiliğini de yarı gerçeklik üzerine bina edilen hikâyelerle anlatma zorunda kalınabiliyor. Bu Ana Tanrıça kültü başı ayrı ve gövdesi ayrı olarak bulunduktan sonra başı gövdesine oturtuluyor ve daha önce bulunan ana tanrıça kültlerinden hareketle değişik biçimlemeler yapılmak suretiyle bazen dişi aslana, bazen leopara benzetilen hayvanların o bereket tanrıçasına eşlik ettiği de varsayılıyor.

Çatalhöyük’ten çıkartılan küçük tanrıça yâda kadın figürleri ile erkek figürü de bulunuyordu. Bunlar arasında zaman içerisinde ön plana çıkan kibele, bereket ya da ana tanrıça olarak kabul edilmişti.

Çatalhöyük’ün tarihini ele alan araştırmacılar yabani hayvanlara hükmeden, Çatalhöyük insanı için batı literatüründe toprağın “ana” olduğunu ileri sürmektedirler. Ve tanrıça burada tahtta oturmaktadır. Hikâyeyi yazanlar Çatalhöyük’teki aslanlı Ana Tanrıça figürü Mezopotamya’dan Kibele’ye kadar oldukça sık görülmüş, tanrıça temsilidir.

İlk bulunduğu yıllarda “Ana Tanrıça” olarak lanse edilen Çatalhöyük’teki bu kadın figürü üzerinde, yapılan tartışmalarda gelinen nokta ise şöyle; “Çatalhöyük’te bulunan eksiksiz kadın figürinleri, ana tanrıçayı değil, statü sahibi yaşlı kadınları temsil ediyor.”

Çatalhöyük kazı başkanı Hodder, geçtiğimiz yıl (2016) bulunan göbekleri, kalçaları ve göğüsleri oldukça belirgin taştan yapılmış iki kadın figürininin, ana tanrıça yerine yaşamları boyunca toplumsal bir statü ve prestij elde etmiş yaşlı kadınları temsil ettiğini söyledi.

MÖ. 8000 ila MÖ. 5500 yılları arasına tarihlenen eksiksiz bir kadın heykelciği bulundu. Neolitik Dönem’e ait, yüksek kalitede işçilikle yapılması ve vücudunun tüm parçalarının eksiksiz bulunması dolayısıyla “eşsiz” olarak nitelendirilen bir kadın figürini, mermerimsi taştan yapılmıştı. Figürin, genelde olduğu gibi çöp alanında değil, bir platformun altında tek parça volkan camıyla birlikte özenle yerleştirilmiş bulundu. Hiçbir parçası eksilmeden günümüze kadar sağlam kalan eser, 17 santimetre uzunluğunda ve 1 kilogram ağırlığında.

Kafasının şekli, saç tipi (başının tepesinde yuvarlak bir topuz), ellerinin göğüslerinin altında olması ve küçük ayaklarıyla tipik bir Çatalhöyük eseri özelliği taşıyan figürin, ince işçiliği ile diğer heykelciklerden ayrılıyor.”

Daha önce medyaya “Ana Tanrıça” olarak sunulan Çatalhöyük’teki kadın figürünle ilgili Hodder, bunun “ana tanrıça” değil, itibar elde etmiş yaşlı kadınları temsil ettiği düşüncesini şu sözlerle açıklıyor: “Medyanın büyük bir çoğunluğu bu figürinleri Çatalhöyük’ün meşhur ‘ana tanrıçaları’ olarak lanse etti. Ancak, Lynn Meskell, Carolyn Nakamura ve Lindsay Der tarafından gerçekleştirilen ve kil figürin objeleri mercek altına alan araştırmalar, bu objelerdeki göğüs-kalça-göbek üçlüsünün insan figürinlerinde ön plana çıkarılmasına bir örnek olduğunu ve bu bölgelerdeki sarkmaların olgun kadın betimlemesi olduğunun altını çizmektedir. Bu figürlerin ana tanrıça yerine yaşamları boyunca toplumsal bir statü ve prestij elde etmiş yaşlı kadınları temsil ettiği düşünülmektedir.” (http://arkeofili.com/catalhoyukun-kadin-heykelcikleri-prestijli-yasli-kadinlari-temsil-ediyor/)

***

Arkeologlar “ana tanrıça” olarak ortaya atılan bu kadın tasvirleri üzerine o kadar çok yorum ve eleştiri yapıyorlar ki, insan hangi birine inanacağını şaşırıyor. Bize şimdiye kadar intikal eden yorum ve eleştirilerin doğruluk derecesi ise muğlak olduğundan ve Batılı kafa düşüncesiyle yazılıp çizildiğinden; halkı ve toplumu yanlış yönlere sevketmemek ve kafa karıştırmamak adına üzerinde durmak gerekir diye düşünüyorum.

YARIN: Yanardağ patlaması ve balmumu kalıntısı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR