Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

BİR CONGULUZ MASALI

BİR CONGULUZ MASALI

“Bu da nereden çıktı, Conguluz da ne demek?” diyebilirsiniz.

Efendim herkes çocuk olmuştur. Ancak kimileri çocukluğunu özel köşklerde dadılarıyla, kimi şehir mahallelerinde sokak lambaları altında, kimi çöp toplayarak, simit ve su satarak para kazanma derdi ile kimileri de bizim gibi köy evlerinde kavurga ve mısır patlağı yiyerek her akşam birine misafir olduğumuz komşu evlerinde Conguluz masalları dinleyerek geçirdik.

Benim ki çoğunlukla “Conguluz” ya da “Hamam Tası” veya aşka meraklı olanlar ve ağlamak isteyenler için de uydurma ”leyla ile mecnun, kerem ile aslı” masalları ile geçti. Bunların hiç biri beni Conguluz masalı kadar etkilemedi. Her dinleyişimde beni bir korku sarar, inanmasam da bir ürperti alırdı.

Conguluz yaramazlık yapan çocuklar için evlere gece giren, onların üstüne yatarak nefessiz bırakan veya kesesinden çıkardığı katran yağını insanın yüzüne hiç çıkmayacak şekilde çalan (süren) bir dev. Bu dev o kadar büyük ki, bazen evin tavanına değer, bazen de yerden göğe ulaşır.

Üzerinde giysileri de çok özeldir. Uzun kolları toprak damların ahşap hezen (sütun) ine benzer, gövdesi tren kadar büyük, elleri tırmık dan da uzun, elleri keskin bıçaklar gibi, kafası motor (traktör) tekeri gibi yassı ve yuvarlaktır. Hele de kollarında ve omuzlarında taşıdığı o zilleri ve gongurdak (çan) ları yok mu, demeyin gitsin. Yürürken yeri göğü titretir, gongurdak ve zil sesleri insanın kulaklarını sağır, bakışları gözlerini kör eder. Kaç başlıdır bilinmez ama bazen üç, bazen 5 olabilir, başın biri Kaf dağında, diğeri nur dağındadır.   

Bunu niye yapar Conguluz, dedik ya yaramazlık yapan çocukları uslandırmak için. Çocukları uslandırmak için Conguluz’ a ne gerek var ancak çocukları korkutmak öyle inandırılmak için. İnanır mı ya derseniz, çoğunlukla inanmaz ama yine de sesi duyulmasın diye kafasını yorgan altına sokar ve sessiz kalır. Ha, arada bir de ayakta kalan komşu büyüklerinden biri de tencere, tava veya çan sesi ile suni bir Conguluz getirilir, öylelikle masal tamamlanmış olur.

İşte böyle bir çocukluk. Bunca yokluk ve korkuya rağmen yine de iyiydi çocukluğumuz ve o devrin hikâyeleri, masalları.

Seçim sürecine girdik ya, aklıma geldi çocukluğumun masalları. Zamanımızın seçimleri de buna benziyor. Muhalefet kesimi birileri aracılığı ile ülke insanını Conguluz hikâyelerinde olduğu gibi yıllarca korkuttu ve uyuttu. Şimdi de öyle istiyor. Ayıkken de uyuturken de korkutuyor, uyuyan insanın bir daha kafasını kaldırmak istemiyor.

Conguluz’ları kim bunların, ülkenin açlığı, evden dışarı çıkamayan yoksulları, sokaklarda oynayamayan çocukları, susturulan hain gazeteciler, hele de bir dünyayı titreten Conguluz’ları var ki ellerinde silahı, bellerinde bombaları, kollarında sübyan kızları. Artık onların da bir hocaları var, sesi uzaktan gelir, sadasıyla göğü yere indirir, salyasıyla yara iyileştirir. Herhalde dağda ki müritlerini de manevi kanatları almış, yaralananı hemen ayağa kalkıyor, ölülerini diriltiyor gibi yapıyor.

İşin kötüsü de bunların masalını dinleyen bir kitle var. Dün düşmandılar, bugün barıştılar; sağı-solu, “zillet” ile karıştırdılar; domates-biber, ye de geber’e alıştırdılar. İnananlar inandı, sırt sırta dayandı; inanmayanlar “la havle” dedi, “millet ittifakında” birleşti. 

İşin esprisi bir yana da, şu muhalefetin özellikle de ana muhalefetin haline bir bakınız. Tam bir tez konusu. Bu kadar zıt kardeşler nasıl oldu da bir araya geldi. Muhalefetlik söylemleri bir yana ortada bir proje, bir derinlik, bir şey yok. Sürtsen birbirine bulaşmayacak bunca insanı bir araya getirmenin ne olduğunu görmek iyi bir şey. Ülke siyasetinin geleceği açısından sevindirici bulunabilir ancak çözüm gerek, umut vermek gerek, aynı ruhu paylaşmak gerek; tüm toplumla.

Her ne olursa olsun, ülkem insanını yadırgamamak gerekir. Zıtlar birbirini tanısın, aynı davada buluşulsun, ülke temelli doğru projelerde iş birliği yapılsın. Bu da Türk insanının zıtlıkları olsa da ortak noktalarda bir araya gelme kültürüne götürebilir. Yeter ki Conguluz masallarına inanmayalım.  Anlatanlara dayanmasınlar. Aksi durumda daha çok yeni Conguluz masalları dinlemeye devam ederler. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR