Dini İslam olanın mübarek bir beldede orucunu geçiriyor olması diğer şehirlere oranla farklılık gösterir.

Şehirlerin kimlikleri vardır. Tıpkı Ahmet, Mehmet, Hatice gibi… Hem kimlikleri hem de karakterleri vardır.

Mübarek olarak addettiğimiz Konya şehrimizin de kuşkusuz bu minvalde oturmuş bir kimliği ve karakteri mevcuttur.

Güzel şehrimizin özellikle dışarıya karşı imajını en çok içimizdeki yerli vefasızlar yaralar.

Buldukları her ortamda ve mecrada bu şehri itici hale getirmek ve insanını karalamak için debelenir dururlar.

Ve bunu yaparken de “içimizden biri” havasını asla bir kenara bırakmazlar…

Oysa şehirler de oruç tutar. Hele Konya bir başka oruç tutar…

Vızır vızır trafiğin işlediği o ezan saatinde, tek bir gürültü duyulmaz sokaklarından. 5 Vakit namazını eda edemeyenler dahi oruca ve teravihe inanılmaz ilgi gösterir. Camiler dolar taşar… İftar sofraları bir başka şenlenir.

Orucun insanı tuttuğu anlar ile insanın oruç tuttuğu anlar harmanlanır… Ortaya tatlı sert bir esinti çıkar.

Yılın 11 ayında yoğun, yorucu kimi zaman da bıktırıcı stres yumağı halini almış günler aşarız.

Kafamızda dolanan yüzlerce fikriyatın mahsulü olarak yoğunlaşmaya çalıştığımız işlerimiz dünya meşgalemizi oluşturur.

Seçtiğimiz meslekler birer tesadüfün ürünü değiller, hepsi belirli bir sistemin parçaları nihayetinde…

11 aylık zaruri yoğunluğu bir kenara bırakarak rektifiye olmanın zamanı aslında Ramazanlar.

İş yoğunluğumuza kısmi ara vermenin, geçen 11 ayda olduğu gibi yaşamamanın tarifi.

Zaten öyle yaşarsak bu güzel günlerin ne farkı kalacak ki… Yaşarken her yönüyle yaşamak ama…

Konya bambaşka bir şehir… Belki de Ramazan Ayı’nı en güzel yaşayacağımız şehirlerden bir tanesi. İşverenlerimiz işçisine daha hoşgörülü olmaya çalışır bu ayda. Mesailer ona göre düzenlenir. Birçok Müslüman esnaf tüm çalışma sistemini bu aya özel ayarlar.

Ramazan Ayı ile birlikte daha az çalışılsa bile bereketinin çok daha fazla olacağını bilir insanlar.

Aksi davrananlar bu güzel günlerin manevi atmosferinden nasibini alamamış olanlardır kuşkusuz.

Bakın şu ilk günlerin havasına suyuna… Rabbim öyle güzel meltemler bahşediyor ki… Güneş öyle bir lezzette görünüyor ki… Tam bir oruç havası… Tabi bu içselliği kavrayamayanlar bunlara da doğa olayı der kılıf uydurur. Bilimsellikten bahsedip kendince ti’ye alır… Hz. Mikail (AS) ne iş yapar a dost?

17 saat… Kolay değil. Başka zamanlara da benzer değil.

Tıpkı Konya gibi. Ne başka şehre benzer ne de onlar gibi oruç tutar. Elbette suiistimal edenler çıkar arada. Onları da hoş görmenin adıdır Ramazan!

Hoşgörü şehrinde 11 ayın zahmetinden sadece 1 aylık rahmetle kurtulacağımız günler yaşayalım birlikte…

Kalın sağlıcakla.