Erol Sunat

Erol Sunat

Dip dediğin balçıksa…

Dip dediğin balçıksa…

Duvar dibi, tencere dibi, kuyunun dibi, uçurumun dibi diye bir başladınız mı, dip kavramının sonu gelmez. Biz bu dip kavramına bir de dibin dibini ekledik.

Halimiz duman demek istedik!

Yok mu bizi bir gören, yok mu elimizden bir tutan demek istedik!

Dibe vurduk çıkamadık, dibin dibi balçıkmış dedik…

Sonra başladı yorumlar…

Dip dediğin balçıksa…

Balçık yapışkan mı yapışkan bir çamursa…

Yakaladım seni deyip bırakmıyorsa…

O hali her gören, Allah yardımcın olsun, hadi bana eyvallah deyip çekip gitmişse…

Üstelik bunlar dost, arkadaş, akraba ve yakınsa…

Ne yapsın dibe vuran?

Halay çekecek hali yok ya…

Dip deyince ne mi anlayacağız? Ayağı yere değmeyenler için hiçbir şey. Burnu havada gezenler için üfürükten teyyare. Kendini fasulye gibi nimetten sayanlar için dip diye bir şey yok zaten. Sanırsınız dip fantastik bir şey…

Dibe vurmadan ne bileceksiniz dibin ne olduğunu…

Dibinde dibindeyim, öyle bir dibe vurdum ki, kafam gözüm yarıldı. Kolum kanadım kırıldı. Kalakalmışım bitkin, bitap öylece, diye anlatanları pek değil hiç dinleyen yok.

Düşenin dostu olmaz denilen nokta işte böyle bir nokta.

Sonra da diyoruz ki…

Siyaset dipte…Ekonomi dipte…Umut, dipte efkarından şaşırmış…Hayal, dipsiz kuyulardayım diye feryat figanda…

*****

Dibe vurdu, bir sıçradı, bir dahada dip yüzü görmedi diye anlatılanlar, şehir efsanesi oldular.

Şimdi dibe vurunca, dipte kalıp gitmek var. İki seksen uzanmış yatıp kalmışlık var.

Belli ki dip, dibe vurup sıçrama hakkını kullanalı çok olmuş. Dip o dip değil. Dibin dibindeyiz deniyor ya…Umutsuz vaka gibi bir şey…

Dip dediğiniz yer balçıksa ne yapacaksınız?

Hele o balçık tuttuğunu bırakmıyorsa, madem diptesin, ipin benim elimde, çırpındıkça daha da çok batacağın bir yerdesin diyorsa…

Bu arada, dip denen o yerin balçık olması için, dibe vuran bir daha çıkmasın diye herkes elinden ne geliyorsa yapmışsa…

Ne olacak haliniz?

Cümbür cemaat cumburlop gulu gulu mu?

Battı balık yan gider mi?

Büyüklerimiz ölüm hariç her derdin çaresi var demişler. Demişler demesine de…Çare bulması, çare araması gerekenler, çareyi biçare hale getirmekten geri durmadılar.

Çare yerinde saydı durdu. Bir arpa boyu yol gidemedi.

İşte o çare arıyoruz diyenler dipten kurtulmayı düşünmedikleri ve düşünemedikleri içindir ki, Dibe vuran dipte kalıyor. Dibe vurma sendromu öyle bir karamsarlık içerisindeki, ağlasa duyan yok, çırpınsa uyan yok, kurtulalım bu durumdan dese ciddiye alan yok.

*****

Sonra bir dalga edebiyatı çıktı. Edebiyatla dalga geçmek haddimiz değil elbette. Bu dalgaya dip dalgası dedi siyasetçiler.

Dip dalgası…

Dalga dubara mı?

Yeni bir numara mı?

Dipte miyiz? Hadi canım…Ne dibi kardeşim? Böyle dibe can kurban? Diyenleri bu kadar ne etkilemiş olabilir?

Demek ki balçık böyle yapıyor insanı! Yapışmakla kalmıyor, özdeşleşiyor da…Böyle olunca da hem balçık memnun hem de balçığın eline, ayağına, kaşına, gözüne, diline ve yakasına bulaştıkları.

Kimimiz derin düşüncelerde, kimimiz hayal aleminde, kimimiz balçık falan yok diyor, size öyle geliyor. Hani çamur, ayaklarım serbest arşınlıyorum her yeri!

Neresi o arşınladığın yer?

Dibin dibi…

Dibe vurup çıkmak diye bir düşüncesi yok…

Çünkü; dibe göre bir hayat felsefesi geliştirmiş, dip razı, balçık razı, dibe vuran razı.

Neredeyse unutmuş dibe vurduğunu…

Unutmuş nedenleri, niçinleri…

Unutmuş dibe vurup kurtulmayı, balçıktan sıyrılmayı, balçığı kurutmayı…

*****

Diyorlar ki, cümle hesaplar şaşmış, planlar ters yüz olmuş, öngörüler tepetaklak olmuş…Bütün bunlara dip dalgası sebepmiş…

Şimdi efendim, dip dalgası tek başına dalgalansa o dalgaya dalga denmez diyor dalga üzerine konuşanlar, dip dalgasına dalgalar eklenmelidir ki, dalga dalga gelinmeli diyorlar.

O dalgalar, dalgalandım da duruldum şarkısı misali dalgalanır, dalgalanır durulur mu?

Deniz dalgasız olmaz olmasına da dipte dalgasız olmaz mı?

Öyle ya da böyle, dipte kalan bir başına dalgalanmaya kalkışan dalganın hali yerinde saymaktan ileriye gidemez.

Hele ki dip balçıksa…

Ne demekti balçık?

Killi ve koyu, yapışkan çamur.

Başka…

Güçlük çıkartan…

Dip siyaseti, dip hayatı, dip ekonomisi güçlük çıkartma üzerine kurulu.

Kuru inatlar, eteklerine taş toplayanlar…

Karın ağrıları bitmeyenler, kaybettiği halde gitmeyenler…

Değişimleri, değişmeleri, yeni fikirleri, yeni açılımları kabul etmeyenler…

Ayak direyenler, takoz olanlar, sevmediklerinin ayağına karpuz kabuğu, bazen de taş koyanlar…

Bitecek gibi değil, bunlara güç yetecek gibi değil…

Memleket yansa, kavrulsa umurlarında değil…

Her şeye muhalif olan bu insanları neden el üstünde tutarlar, neden onlarda ısrar ederler, dipten ve balçıktan gelme bir alışkanlık olabilir mi?

Yorum sizin efendim…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR