Serap Taştekin

Serap Taştekin

Esir Sadullah Paşa’nın Almanları Türk kahvesi ile tanıştırdığı büyüleyici şehir: WÜRZBURG

Esir Sadullah Paşa’nın Almanları Türk kahvesi ile tanıştırdığı büyüleyici şehir: WÜRZBURG

Kasım ayı içerisinde Türk-Alman İlişkileri Sempozyumu nedeniyle Almanya’nın tarihi kenti  Würzburg’da bulunma fırsatımız oldu. Würzburg, Bavyera’nın kuzeyinde bir şehir. Tarihi 1400 yıl öncesine dayanan bu küçük şehre birkaç günlüğüne gelen Türk akademisyenler olarak müthiş bir ev sahipliği gördük.

Türk-Alman ilişkileri ve yakınlığı, Würzburg’daki sempozyumda çeşitli ülkelerin akademisyenlerince multidisipliner olarak ele alındı. İlişkilerin canlandığı 1924’ten, 1929 ekonomik buhranını da içine alan 10 yıllık dönemde Berlin Büyükelçisi olarak görev yapan Kemalettin Sami Paşa’nın Hariciye’ye sunduğu raporlardan iktisadi gelişmelerle ilgili olanları değerlendirmeye gayret ettiğim çalışma, severek hazırladığım bir konu oldu.

eski-main-köprüsü.jpg

Sempozyumda sunduğum bildirinin konusu olan ilk Berlin Büyükelçimiz Kemalettin Sami Paşa’nın da 300. kuruluş yıldönümü etkinliklerine katılmak için yolculuk yaparken kaza geçirmiş. Wilhelm Conrad Röntgen’in X-ray ışınını keşfettiği Julius Maximilians Üniversitesi 600 yıl önceki haliyle korunmuş, tarihi müthiş bir yapıya sahip.

1402 yılında kurulan ve 1582 yılında Julius Maximilians Universitat adını alan

Würzburg Üniversitesi’nde bildirimizi sunduktan ve sempozyuma katılan değerli hocalarımızın sunumlarını dinledikten sonra, şehri keşfetmeye çalıştım.

Sempozyumdan kalan vakitte, özellikle akşamları navigasyon sayesinde bu güzel tarihi kent, küçük olmasına rağmen bir günde görülemeyecek zenginlikte tarihte doluydu. Tarihi binaların korunmuş olması, gerçekten büyüleyici idi.

Main nehrinin ikiye böldüğü şehrin her iki yakasını da yürüyerek keşfetmek müthişti. Ilık ve yağmurlu havada her iki yanı aziz heykelleriyle donatılmış eski Main köprüsü üzerindeki tek başına yürümek de özeldi. Romantik yola katkıda bulunan bu küçük kentin tarihi köprüsünde eski ve yeni arkadaşlar buluşuyor, gerçekten samimi bir atmosfer var. Gece yarısı bile oldukça kalabalık. Main nehrini seyrederken yaklaşan bir Alman kadın veya adamla isminizi bile sormadan her şeyin ne kadar büyüleyici olduğunu belirtip, birbirinize şans dileyip ayrılabiliyorsunuz.

würzburg-üni.jpg

Kasım ayını güzel Würzburg anılarıyla geride bırakırken bu şehir kendisini 5 Aralık Dünya Türk Kahvesi gününde tekrar hatırlattı. Würzburg’da sempozyuma katılan tüm akademisyenlere mükemmel bir ev sahipliği ve rehberlik yapan IKG- Kültür, Tarih ve Integrasyon Araştırmaları Enstitüsü Başkanı Dr. Latif Çelik, kent meydanında Sadullah Paşa’nın kahvehanesini gösterirken, bize aynı zamanda Almanların Türk kahvesi ile tanışma hikayesini de anlatmıştı. Yine Dr. Latif Çelik’in çalışmalarından da faydalanarak, Sadullah Paşa’nın Würzburg’a esir olarak gönderilmesiyle başlayan kahvenin macerasını kısaca özetleyecek olursak, Almanların önceleri bu içecekten hoşlanmadığını, şarap üreticilerinin ise kendilerine rakip olarak değerlendirdiği için rahatsız olduğunu görüyoruz.

Sadullah Paşa (Rütbesi böyle değildi fakat Almanlar ona paşa diyorlardı), Viyana kuşatmasından sonra esir alınan 329 Türk askeri ile birlikte Würzburg’a gönderilmişti. Esir Türk askerleri Würzburg’a geldikten sonra Zellerau’ya yerleştirildiler. Esaret hayatına kahveleriyle başlayan Sadullah Paşa ve diğer Türk askerleri, bu garip kokulu içeceği önce toz haline getirip kavuruyor, sonra közde pişirerek içiyordu. Kokusundan dolayı Almanlar’ın fark etmekte geç kalmadığı bu içecek, şarap şehri olan Würzburg’da kısa sürede yayıldı. Sadullah Paşa, 1697 yılında ilk defa Dom Kilisesi önünde halka kahve sunmaya başladı.

Memurların daha sabah saatlerinde güne şarap içerek başladıkları için öğleden sonra neredeyse kimsenin çalışmadığı Würzburg’da Türk kahvesinin yayılması başta şarap üreticilerinin hoşuna gitmedi.

dom-kilisesi.jpg

Müslüman Türkler de kentte sevgiyle kucaklanmadı ve hiç güvenemedikleri bu topluluğu Camiyolu ismi verilen ve günümüzde de halen bu ismi taşıyan bir esir merkezine topladılar. Bu Müslüman Türkler, baskıyla vaftiz edilerek dinleri değiştirildi ve şehir hayatına ancak bu koşullarla katılabildiler.

Würzburg’daki hayata alışıp entegre olan ve vaftiz edilerek Johann Ernst Nicholaus Strauss ismini alan Sadullah Paşa, bir süre sonra belediyeden destek alarak Türk Kahvesi isimli bir mekan açtı. 17. Yüzyılda Sadullah Paşa sayesinde Türk kahvesi ile tanışan Almanlar, bu içeceği çok beğenmişlerdi. Önceleri acı gelen, sonra içine bir miktar şeker katılarak tüketilen kahve, Sadullah Paşa’nın mekanının tanınmasına ve Würzburg’da tutulmasını sağladı.

Tarihçi Latif Çelik, geçen yıl Türk Kahvesinin Almanya’ya gelişinin 300. Yılı anısına bir festival düzenledi. Kültürlerarası diyaloga dikkat çekilen programda herkese ücretsiz kahve sunularak Sadullah Paşa da hatırlanmış oldu.

Türk kahvesi Würzburg’dan girdiği Almanya’da kısa sürede tanındı ve çuvallarla kahve ülkeye girmeye ve Almanların tüketimine sunulmaya başlandı.

İki ülke arasındaki siyasi, diplomatik ve askeri yakınlığın yanında azımsanmayacak kültürel etkileşim, pek çok çalışmanın konusudur. Almanya’da yaklaşık 500 yıldır görülen Türk izlerini kahve ile hatırlamak mutlaka eksik olacaktır. Hem sempozyum için yaptığımız Würzburg seyahati, hem de 5 Aralık Türk Kahvesi günü nedeniyle yalnızca 17. Yüzyılda kahvenin tanınmasını bu yazıda işlemiş olduk.

würz.jpg

18. Yüzyılda Fransız işgaline uğrayan Alman general Ludwig de Türk mehtere takımının etkisinden yararlanmıştı. Bu yeniçerilerin bakır figürleri daha sonra Mülheim’da meydandaki çeşmeye konulacaktır. Mehter takımı daha sonra Türken Trommel (Türk bandoları) adıyla birçok yerde kurulacaktır. Ludwig, hayatının sonuna kadar Osmanlı sadrazamlarının şahsi eşyalarını kullanmıştı.

Enver Paşa’ya ithafen üretilen Salem sigarası da dönemin Türk-Alman yakınlaşmasının neticelerinden biri olarak dikkati çeker. I. Dünya savaşından önce ekonomik, askeri ve diplomatik olarak oldukça yakınlaşan Osmanlı Devleti ile Alman imparatorluğu arasında kurulan askeri, siyasi, ticari ilişkilerin kültürel etkisi, hepsi ayrı ayrı yazılacak pek çok alanda görülmüştür.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Serap Taştekin Arşivi
SON YAZILAR