Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Felsefesiz edebiyat

Felsefesiz edebiyat

Edebiyatı; ‘duygu ve düşüncelerin estetik bir değerde ifade edilmesi sanatı’ olarak kısa ve öz bir şekilde tarif edebiliriz. Duygu ve düşünmek, insana özgü hasletler olduğu için edebiyatla insanı bir arada düşünmek gerekir.

İnsanoğlunun günlük rutininin ve arada sırada görülen parlak ve kasavetli hallerinin ışıltılı anlatımını edebiyatta görürüz. Burada şöyle bir soru ortaya çıkıyor; İnsan davranışlarını anlama babından nasıl bir düşünce sistematiğine sahip olmalıyız? İşte burada başka bir bilim dalı devreye giriyor: “Felsefe.” Düşünmenin şeklini şemalini bilmeden, konuyu hangi veçhelerde, hangi tarzlarda ele almayı bilmeden vücuda gelecek edebi eserler eksik/kadük kalır, belki de yanlış yollarda seyre çıkar. “Ayrıca felsefe ve edebiyatta öncelik insan olmakla beraber düşünme ve ortaya bir şey koyabilme gibi bir amaç bulunmaktadır. Ortaya konulan bu işlerin ifade edilmesinde kullanılan malzeme ise dil olduğundan iki alan arasında kuvvetli bir irtibat, tesir alanı vardır.”

Edebiyat ve felsefe arasındaki ilişkilerin ayrılmazlığında hemfikir olduğumuza göre konuyu iki açıdan da kısaca ele almadan geçmemeliyim diye düşünüyorum: Edebiyatta felsefe ve felsefede edebiyat. Çift taraflı bir ilişki. Yani demem o ki; felsefe, etkili ifade etme ve plâna uygun işleme noktalarında vd. edebiyattan yararlanırken, edebiyat da felsefenin zengin dünyasından ve düşünmenin şeklini şemalini bir sisteme koyan tekniklerinden el alır.

EDEBİYATTA FELSEFE

Edebiyat eserleri, yazarın düşünce eylemi neticesinde ortaya çıkmaktadır, yani yazar, eserini belli bir düşünce temelinde oluşturmaktadır. Eğer eserin arka plânında bir düşünce yahut düşünce sistemi var olmazsa edebi eseri kurgulamak; olayları, kişileri ve metni belli ve düzenli bir yapıda ortaya koymak da imkân dahilinde olmazdı.

Edebi metinlerin arka planında yer alan bu düşünce sistemi metnin tamamına yayılmıştır, bu fikirler temeli olmayan bina gibidir, yani felsefî temellerden uzaktır. Edebiyatın temel amacı edebi eserlerde bir düşünceyi etraflıca ve usûlüne uygun işlemek değil, biçim, anlatım ve ahenk gibi cephelerden insanları etkileyebilmek, ruhunu doyurmak ve hoşça vakit geçirmektir. Burada hoşça vakit derken ne dediğim doğru anlaşılmalı. Hoşça vakitle genelin anladığı zevke dönük meşgaleleri kastetmediğim düşünülmeli.

Düşüncenin metnin bütününe dengeli bir şekilde paylaştırılması/dağıtılması ve işlenmesi daha çok felsefi metinlerde karşımıza çıkmaktadır ve bu yönüyle edebiyata omuz vermektedir.

Hasılı velkelâm böylesine güçlü bağlarla birbirine bağlı olan felsefe ve edebiyatı ayrı düşünmemiz mümkün değildir. Bu nedenledir ki; Albert Camus, Franz Kafka, Jean-Paul Sartre gibi isimler felsefe ve edebiyatı bir arada başarıyla tutabildiklerinden “sanatçı filozof” diye de nitelendirilebilmektedirler. Bu isimlerin yanına günümüzün özellikle Fransız tandanslı pop star felsefecilerini elbette aklı başında bir insan koyamaz. Teşhir ve görülme bağımlısı kitlelerin sembollerine dönüşmeye başlamış bu isimlerin bazıları televizyon ve şov dünyasının, LBGT lobisinin etki alanına kapılarak aslî alanlarından ve hüviyetlerinden uzaklaştılar.

İKİ ÖNEMLİ KİTAP

Felsefe ve edebiyat, ilgi alanınızda olması gereken bir ilişki şekli. Bu minvalde şehrimizin saygın yayınevlerinden Çizgi Kitabevi tam da anlattığımız konulara nokta atışı göndermelerde bulunan iki kitabı listesine dahil etti. Bu iki kitabın anlattıklarımıza tam anlamıyla destek olacağından ve işe detay katacağından şüphem yok.

Çizgi’nin edebiyat-felsefe irtibatıyla ilgili ilk kitabı ‘Felsefe ve Edebiyat’ adını taşıyor. Ali Osman Gündoğan, Mustafa Günay adlı akademisyenlerin editörlüğünde hazırlanan 528 sayfalık bu hacimli eserde İonna Kuçuradi’den Afşar Timuçin’e yüzlerce uzman isim felsefe ve edebiyat arasındaki ilişkiyi tüm boyutlarıyla işliyorlar, değerlendiriyorlar, önemli tespitlerde bulunuyorlar ve dikkate alınası teklifler sunuyorlar.

‘Felsefe ve Edebiyat’; Felsefe ve Edebiyat İlişkilerini Anlamak ve Edebiyat Eserlerindeki Felsefeyi Anlamak’ başlıkları altında iki bölüme ayrılmış. Örnek olması bakımından birkaç makale başlığını ve yazarını aktarmak istiyorum.

Kitabın ilk bölümünde dikkatimi çeken başlıklar: Değer, Değerler, Yazın | İoanna Kuçuradi- Felsefesiz Edebiyat Edebiyatsız Felsefe Olur mu ya da Olmalı mı? | Afşar Timuçin- Felsefe ile Edebiyat İlişkisi Üzerine Söyleşi | Ali Osman Gündoğan-Felsefeyle Edebiyat Arasındaki Farklı İlişkiler | Abdullah Kaygı- Edebiyatla Beslenen Felsefe | Betül Çotuksöken- Metinlerarasılık Bağlamında Yazın ve Felsefe İlişkisi | Kubilay Aktulum- Edebiyat Kahramanı Aracılığıyla Olanaksızın Metafizik Deneyimi | Engin Delice- Janus'ün İki Yüzü Bağlamında Felsefe-Edebiyat İlişkileri | Abdullah Şevki- Edebiyat - Felsefe İlişkisi Bağlamında Masal ve Varoluşçuluk | Sibel Turhan Tuna
İkinci bölüme gelince; Albert Camus'den Öğrenilebilecek Olan: Olmazın Bilgisi | İsmail Demirdöven- Varoluşsal Bir Problem Olarak Ölüm Üzerine Bir Değerlendirme: Tolstoy'un İvan İlyiç'in Ölümü Adlı Eseri | Emel Koç- Varoluşçuluk ve Franz Kafka'nın Dönüşüm'ü | Metin Bal- Bir Yazarı Anlamak: Edebiyat Felsefesi Açısından Hermann Hesse | Güncel Önkal.

İkinci kitabımız eskilerden özgün ve kıymetli bir eser. Mehmed Ziver’in ‘Hikmet-i Edebiye’ yani ‘Edebiyat Felsefesi’ adlı kitabı 144 sayfa. Yayınevi, kitabını şu cümlelerle tanıtmış; "Şimdi edebiyatın nasıl ortaya çıktığı ve geliştiği suali bizim için hallolunacak bir meseledir. İnsanlığın baş gösterdiği andan itibaren hadiseleri nakletmeye başlayalım: Bakışlarımızı maziye çevirince insanın basiret gözü rüzgârdan açılmış iki yaprağa tesadüf eder. Bu iki yaprak üzerinde bir hükümetin vakıaları ile bir milletin medeniyete ait fiileri vesairesi yer alır ki, işte felsefe gibi büyük dersler burada okunmaya başlar. Edebiyat, felsefe gibi beşerin fikirleriyle ortaya çıkıp gelişmiştir. Bu babda... Efendi ile gerçekleşen sohbetler arasında: 'Edebiyat, felsefenin bir parçasıdır.' denilmişti. Araştırmalarım bu tarifin önemini gözümden düşürüyor. Zira edebiyatın felsefe gibi beşerin fikirleriyle ortaya çıktığına ve felsefeden daha parlak başarılar elde ettiğine insaflılıkla dikkat edecek olunursa edebiyatın felsefenin bir parçası olmayıp belki felsefe kadar bir diğer marifet âlemi olduğu anlaşılır." -Mehmed Ziver- Osmanlı Felsefe Çalışmaları dizisindeki tüm yayınlar çevriyazı ve sadeleştirme kalıbında hazırlanmıştır. Ayrıca, giriş bölümlerinde konusunda uzmanlar tarafından kaleme alınmış kapsamlı makaleler yer almaktadır.”

Felsefesiz edebiyatın, edebiyatsız felsefenin olmayacağını gündemimize almaya devam edeceğiz…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR