Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Hayat romanlardan daha tuhaf-1

Hayat romanlardan daha tuhaf-1

Selçuk Altun kültür sanatla bir şekilde alâkalı olanların bildiği bir isim. Bibliyofil, koleksiyoner ve emekli banka müdürü olan Altun’un Yapı Kredi Yayınları çatısı altında yaptıkları hâlâ akıllardadır.

Önceleri Cumhuriyet Kitap’ta, şimdilerde Ot’ta sürdürdüğü “Kitap İçin” başlıklı okuma notlarında açtığı bahisler ve öneriler ile romanlarında sıkça ön plâna taşıdığı Batıya dönük, seküler, varsıl hayatlar ve ilgi alanları sayesinde ulaşılması güç bir imtiyaz elde etmiştir. Çünkü bahsettiği pek çok şey edebiyat mahfilleri de dahil, toplumun çok büyük bir kesiminin ilgi alanına girmez, bu kesimin anladığı/anlayacağı yahut ilgileneceği şeyler de değildir. Romanlardaki ilişki biçimleri ve özgürlük anlayışı da bize pek benzemez. Tüm bu etkenler bir araya geldiğinde yüce bir Selçuk Altun otoritesi ve dokunulmazlığı kendiliğinden oluşmuştur sanat ve kültür dünyamızda.

Türk edebiyatı ve kültüründen daha ziyade Batı ile alâkalı olan Altun’un derin ideolojik tutumu kaynaklı sanatçı ve eser tavsiyeleri/övgüleri dengesizdir. İdeoloji ve hayat tarzı olarak aynı şemsiye altında olmak dışında metinlerinde bir araya getirdiği pek çok ismin homojen, daha doğrusu mantık aranması oldukça güçtür. Ön plana çıkarılan her şey belli bir kesimin insanlarıdır ve her şeyin en iyisini hak ederler; diğer kesimdekilerse fakir, cahil cühela, kaba ve görgüsüz bireylerdir.

Türk edebiyatında Oktay Rifat, dünya edebiyatında Thomas Bernhard en çok sevdiği isimler; Zülfü Livaneli ve Elif Şafak en çok uğraştığı, gıcık olduğu kalemlerdir.

Derin ve nitelikli görünen bilgi ve ilgi alanlarını sadece belli kesime ve bireylerine değil, diğer insanlara da yansıtabilseydi, Batı kültür ve edebiyatına olan ilgisi ve hoşnutluğu kadar kendi milletiyle de birazcık irtibatı olabilseydi daha farklı minvalde şeyler söyleyebilirdim Altun için.

Romanlarının hemen hepsinde karakterler, mekânlar ve vaka örgüsü benzerdir: Bir şekilde zengin olan kahramanımız sanat eserleri ve haz peşinde oradan oraya dolaşır, çevresindeki herkesi kendine hayran bırakırlar; aile bağları son derece zayıf ve çoğunlukla olumsuz neticelenen, yerle bir olan hayatlara sahiptirler. Selçuk Altun’un buraya kadar özetlemeye çalıştığım genel karakteristiği bugünden itibaren birkaç yazıda değerlendirmeye çalışacağımız 270 sayfalık Ardıç Ağacının Altında, 139 sayfalık Ayrılık Çeşmesi Sokağı ve 165 sayfalık İşte Geldim Deniz Kenarı; toplamda 574 sayfalık üçlemesinde de geçerli ve aynen korunuyor. Tüm bu anlattıklarıma vakıf olmadan direkt romanları merkezli bir eleştiri yazısı son derece yanlış hükümlere sürükleyebilirdi. Bu yüzden böyle uzun bir girizgâha mecbur kaldım.

2000’den itibaren 9 roman, 2 kısa roman ve 5 deneme kitabı yayımlanan, romanları 14 yabancı dile çevrilen ve özellikle Anglo-Amerikan ülkelerinde ilgi gören, Türkçe ve yabancı dildeki kitapları dünyanın önemli kütüphanelerinde bulunan, “Godot Neden Gelmeyecek” başlıklı denemesi Samuel Beckett Vakfı’nın resmi yayın organı “The Beckett Circle”de 2012’de yayımlanan ve bu yazısı ABD’nin belli başlı kütüphane arşivlerine kabul edilen, 2022’de Kitap İçin-5 adlı eseriyle Türkiye’nin en saygın edebiyat ödüllerinden Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü kazanan Selçuk Altun’u elbette ki vasat saymak, saydığım olumsuz yönleriyle değerlendirmek ve hüküm vermek haksızlık olur. Benimki belki de böyle ‘cins bir kafa’nın ideolojik, dar çerçevede sınırlı kalıp pek çok kıymetli ismi ıskalaması, haksızlık etmesinden olabilir. Aksi takdirde farklı ve geniş ilgi alanları bulunan, okuyan ve yazan bir ismi günümüz vasatistanında ayıplamak tarzım değil.

Problemli bir ailenin bireyi varsıl Erkan Sipahi’nin başına gelenleri, yaptığı yanlışların bedelini ne şekilde ve nasıl ödeyeceğini anlatan, yanlış tercihlerin nelere malolacağını etkili bir kurguyla anlatan Selçuk Altun üçlemesine yarın başlayalım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR