Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

İKİNCİ EVLİLİKTE KADININ YERİ

İKİNCİ EVLİLİKTE KADININ YERİ

Hiç hoşuma gitmeyen yanlarımdan biri de normal işim dışında, toplum içine karıştığım durumlarda fazlaca gözlemci olmamdır. Bu durumlarda çevredeki hemen her şeyi enine boyuna analiz ederim. Bu analitik durum yazılarıma kaynaklık ediyor ama bazen de sorgulatıyor. Karşılaştığım münferit olaylar toplumumuzun tamamını temsil etmiyor ama bazıları düşündürüyor, bazıları da gülümsetiyor.  

İşim icabı kendi kurumum dışındayım. Bir devir teslimle ilgili olarak yakın bir arkadaşımla tapu müdürlüğündeyiz. Sıranın bize gelmesini bekliyoruz. Etraf kalabalık. Değişik kesimlerden farklı yapıda insanlar işleri için sağa sola koşuşturuyor. Sıra için bekleyenlerden yer bulanlar oturuyor, bulamayan ayakta. İçlerinde çevrede kimse yokmuş gibi oldukça yüksek sesle konuşanlar da var.

Bir ara karşımda oturan orta yaşı geçmiş, çilesi alnına ve yüzüne yansımış güler yüzlü bir efendinin yanında yer buluyorum. Göz göze geliyoruz, selamlıyorum, gülerek selamımı alıyor.

İlk sözü ben alıyorum. Hayırdın efendi, alır mısın, satar mısın? Güven duymuş olacak ki, yumuşak ve kısık bir sesle, biraz da zorlayarak “satıyorum”. Ne satıyorsun? Zorlanarak “dükkân” diyor.

Şöyle bir gözleri daldı. Uzaklara gidip te dönmeyecekmiş gibi bir yolcunun arkasından bakar edasıyla başını çevirdi. Hayırdır efendi, diyorum, “yok, bir şey” diyor.  Bundan sonra da ben duramıyorum. Belli ki bir şeyler söylemek ister, ancak cesaret edemez. Boğazına düğümlendi sözleri, açmak istedi, çekindi.

Dükkânın nerede idi? “filan semtte, küçüktü ama 65 yıl evvel, henüz çocuk denilecek yaşta, çırak olarak girmiştim o dükkâna. Dört çocuk büyüttüm, besledim kazandığımla. Çok şükür çocuklarıma haram lokma yedirmedim. Hepsini evlendirdim, şimdi torunlarım var.  

Sözlerinin devamını getirmeye çalışıyor, yine dalıyor. Emekli oldun, işi bıraktın, onun için mi satarsın? Diyorum. “Yok, torunumu evlendireceğim, para gerekli”. Soru sormak zorlaştı. Bu sefer de ben duraklasam da konunun sonunu getirmeliyim. Torunun? Ne iş yapar ki? “kız torunum, avukat çıktı, el kapısına gidecek”.

Ne de olsa dede. Eski kafa. Haksız da değil, el kapısı. Torun onurlu, başı dik gitmeli el kapısına. Dükkânın parasını düğüne harcayacaksın, sen mi istedin dükkânın satışını? Bu sefer de acı acı baktı yüzüme. “Yok be, bir sürü hatıram var orada, istemesem de oldu”. Durumu az biraz çakmıştım. Artık zorlamamalıydım dedeyi. Hanımlar ve kızları okuyan torununu düğün masrafı için damat tarafı ile yarışıyorlardı, belli ki. Ben de boynumu büktüm, eğildim ve bir daha bakamadım yüzüne. Maalesef genel durumumuz bu. Masraflı düğün ¼ oranında masrafsız boşanma. Haydi hayırlısı.

*****

Bu sefer arkadaşımla oturuyorum. Karşımızdaki kanepede iki kişi. Birisi 60-65 yaşlarında, orta halli, çok da bakımlı olmayan bir adam. Yanında 40-45 yaşlarında, oldukça hareketli, her haliyle dikkat çeken, bakımlı bir bayan. Genç bayan o kadar hareketli ve sıcak ki, adamın elleri ellerinde, başı omuzunda, devamlı konuşan, gülücükler atan, neredeyse adamın ağzının içine girecek kadar yakın. Belli ki onlar da birşeyler almak veya satmak için buradalar.

Arkadaşımı şöyle bir uyardım ve karşıdaki çiftin, özellikle de kadının hareketlerine dikkat çektim. Bu arada da kadının davranışlarından ne olup bitebileceğinin tahmini yaptım, arkadaşım şaşırdı.

Bu şekilde 2- 3 dakika kadar geçti geçmedi, yapılan bir çağrı üzerine, ilk önce kadın hızla ayağa kalktı, ardından adam. O anda kadın birden adamın ellerini bıraktı, çağrı yapılan yere hızla yürüdü, bir şeyler sordu, gösterilen yere imzayı çaktı ve uzatılan belgeyi aldı.

Tahminimiz eşi ölmüş veya ayrılmış adamın ikinci (veya ?) evliliği. Kadın nikâhı karşılığında ev, arsa veya ne ise onun tapusunu alıyor. Kadın tapu öncesi inanılmaz sıcak, tapu sonrası mı, eh işte.

İkinciler daha kıymetli oluyormuş, öyle diyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
10 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR