Muzaffer Kırmacı

Muzaffer Kırmacı

KENDİLERİ MALZEME OLUYORLAR

KENDİLERİ MALZEME OLUYORLAR

Sıklıkla CHP ve Kılıçdaroğlu’nu yazmak benim de hoşuma gitmiyor aslında. Okuyanlarda “Kabak tadı” vermesinden korkuyorum. Ne de olsa sorumlu olduğumuz bir okuyucu kitlesi var. Ama inanın bu konularda yazmak için kendimi hiç zorlamıyorum. Sizler de şahitsiniz. Onlar ısrarla kendileri malzeme oluyorlar.

            Bir kere herkes ayrı telden çalıyor CHP’ de. Birinin dediği, ötekinin dediğini tutmuyor. İktidara ortak olması gereken bir “Ana muhalefet” partisinin ülkenin yararına hiçbir önerisinin bulunmaması, dahası yapılan her şeye karşı çıkmaları onları “Güvenilir” olmanın çok dışına atıyor.

            En son, Yeni Anayasa için yapılan çalışmalarda gösterdikleri üstün performans (!) gözlerimizi doldurdu. Komisyonu çalışmaz kılmak için ellerinden geleni arkalarına koymadılar. Anarşistlere ait “Son kullanma tarihi geçmiş” sloganları ambalajını yenileyerek piyasaya sundular.  Ülkenin ilerlemesinin önünde en büyük engel olduklarını dosta da düşmana da gösterdiler.

            “Yeni Anayasa ve başkanlık sistemini halk referandumda yüzde 98’le bile kabul etse tanımayacağız” diyen bir Halk Partisi ile karşı karşıyayız. Adı Halk ama halkı tanımıyor. Dillerinden demokrasi düşmüyor ama, demokrasiye saygıları yok. Kendileri gibi düşünmeyenlerin adı ya “Koyun”, ya “Göbeğini kaşıyan adam”, ya da “Makarnacı, kömürcü.”

            Memleketimizin zor günlerden geçtiği şu zamanlarda bile, işin ciddiyetine varamamış bir ana muhalefet partisi var. O ana muhalefet partisi ki,  teröristlere bir çift laf etmezken siyasetin gayya kuyusunda hazine arama derdine düşmüş. Askere, polise, sivil vatandaşlara gözlerini kırpmadan kurşun atan teröristlerin cenaze merasimlerinde karanfil dağıtan bir ana muhalefetimiz var. Böyle bir dostumuz varken, düşmana hiç gerek yok. Çok yazık.

            Her şeyi denediler. Şimdiki moda Osmanlı’yı aşağılamak. “Aslını inkar eden haramzadedir” der atalarımız. Genel Başkanları “Osmanlı bir kilo şeker bile üretememiş” derken,  bir başkası Yavuz Sultan selim’e “Katil” diyerek salyasını akıtıyor. Bunları yaparken ne amaçlanmaktadır acaba ? Mesaj kimleredir ? Bunun siyasi getirisi nedir ? Babadan kuşaklı bir azınlık kitlenin dışında bu söylemler kimin beğenisine sunulmaktadır? Daha da önemlisi halk böyle mi düşünmektedir ?

            Siz de görüyorsunuz. Durum bu. Bizim özel bir çaba göstermemize hiç gerek yok. Kamu oyuna bu kadar karşılıksız malzeme veren bir başka siyasi oluşum gördünüz mü ? Göremezsiniz. Çünkü yok. Peki bu kadar malzemeye bigane mi kalalım ? Dilimiz lâl mi olsun ? Görmezden, duymazdan mı gelelim?

            Ana muhalefet kendine çekidüzen vermedikçe, biz de değişmeyeceğiz anlaşılan.

            “Sende evlat acısı, bende de kuyruk acısı varken…” demiş ya.

            İşte öyle…

           

            

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Muzaffer Kırmacı Arşivi
SON YAZILAR