Şükran Akgül

Şükran Akgül

Medya

Medya

Bir yakınım dedi ki doğru dürüst haberlere de bakmazsın gündemi de takip etmezsin niye yazıyorsun ki…

Hani medya insanların kafasında algı yapılanması yapıyor, manipülasyon yapıyor ya... Hakikaten haberlere bakınca neyi görüyorsunuz? Objektifin döndüğü tarafı. Peki kamera sizin elinizde olsaydı objektifi ne tarafa döndürür idiniz? Size bir vakayı olduğu gibi mi veriyorlar, olmadığı gibi mi? Yok biz öyle şey yapmayız babından “no command” falan yazıyor ekranın altına kanalın biri.

Neyse, gündeme çok takılmamak lazım yani. Bakın mesela Nobel Vakfı, barış ödülleri verir. Vakfın gelir kaynağı silah satışlarından elde ediliyor. Kurucusu olan barutu icat eden Alfred Nobel’dir. Sonrasında kara mayınını icat etmiş hatta fabrikasını kurmuş, bugün yeryüzünün başına bela olan kara mayınlarını üretmiştir. Hani yeryüzü silme barış olsa parasızlıktan vakıf kapanacak; Barış(!) Ödülü veremeyecek. Savaşın ateşine odun taşıyıp barışın çığırtkanlığını yapıyorlar. “Onlara yeryüzünde bozgunculuk yapmayın deyince biz ancak ıslah edicileriz, derler.” (2/11)

Nas süresinin tefsirine bakarsanız düğümlere üfleyenlerden söz edilir. Buradaki üfleme eylemi, beyinleri, kabulleri, idrakleri, gönülleri, anlayışları her türlü bloke ediş... Manipüle ediliş. Peki bunu neyle yapar? Haber bülteni, karikatürü, köşe yazısı, tiyatrosu, dizisi, derneği, web sayfası, face vs… yapılan üflemeler, bunlarla yapılan psikolojik şartlanmalar.

Araf Suresinde buyrulur ki, “üzerinizdeki bu saçma baskılardan sizi kurtaran vahiydir.”

Çocuk tmblr’daki bir yazıya yorum yapınca yazan yoruma cevap vermiş. Çocuk soruyor “şimdi buna ne cevap verelim?”

Yazdığı şu: “keşke küçük çocukların beynine dinden önce daha yararlı şeyler işleseler.”

Çocuk cevap yazdı: “Keşke küçük çocukların beynine dini daha doğru işleseler. Sonuçta ahirete inanmayan insanın yapamayacağı şey yoktur.”

Karşı taraf dedi ki: “Ne insanlar var ahirete inanmasına rağmen insanlıktan nasibini almamış ve ne insanlar var ahiret inancı olmamasına rağmen ne güzel işler yapmış...”

Şimdi Müslümanım deyip yanlış işler yapan bir insanı analiz edelim. Bir, bu kişi diliyle inanıyorum deyip kalbiyle inanmıyor olabilir.

İki varsayalım ki bu insan kalbiyle de inanıyor olsun. Müslüman demek hiç hata yapmayan demek değildir. Hiç hata yapmayana melek denir. Peki ayırıcı nokta nedir. Müslüman hatada ısrarcı olmaz, faturayı başkasına kesmez, hatasını sahiplenir, kibir yapmaz, bağışlanma diler. İnanan hatasını sahiplenir: “ben nefsime zulmettim” der. Mesela faturayı başkasına kesmez, “beni sen azdırdın” demez.

Diliyle inanıyorum deyip kalbiyle inanmayana gelince. Onlara münafık deniyor. Münafıklar insanların en şerlileridir. Kuran bize münafığı bütün ayrıntılarıyla tanıtır onu görünce bil de uzak dur diye. Bu konuyla ilgili olarak Kalem suresine, Münafikun Suresine, Bakara Suresine bakabilirsiniz. Google’dan münafıklar konulu ayetler diye girip topluca bulabilirsiniz. Tabii münafığı tanımlama işini içinizde tutmalısınız. Çünkü peygamberimiz: "biz beyana tabiiyiz" buyuruyor.

Tmblr’daki şahıs bizim yazdıklarımızı daha sonra yayından kaldırdı. Bu şahıs gelenekle ilgili örnekler üzerinden dini yargılıyordu. Dinini iyice öğrenip bilmeyenler için tuzaklar çok. Oturup nerden yakalarım nasıl kafa karıştırırım ona uğraşıyorlar.

Gündemdeki her şeyi bilmek zorunda değiliz. Ama Kuran’ın her ayetini doğru anlamak zorundayız. Yaşadıklarımızı doğru okumanız ancak böyle mümkün. Yaşadıklarımızı doğru okuyamıyorsak her şeyden haberdar olsak ne olacak? Allah yüzünü Furkan (Kur’an) a çevirene furkan (doğruyu yanlıştan ayırma melekesi) vadediyor.(8/29)

Hani yukarıda konuyu Google’dan bulabilirsiniz demişim de acaba gün boyu internette gezinen çocuklar bir kere bunu merak edip bakmış mıdır? Herkesin gündemi başka başka çocukların, orta yaşın, ileri yaşın... Oysa ortak gündem ve ortak payda Kur’an olmalı.

En sık yapılan çıkışlarından biri de "neden Müslüman ülkeler hep geri kalmışmış”

Bence hiç de öyle değil. Onlar yaşam standartlarını yükselttiler ordularını en yeni silahlarla donattılar ama kalplerini takviye edecek hiç bir şey bulamadılar. Salgın bir enfeksiyon veya doğal bir afet ya da ekonomik bir kriz karşısında sapır sapır döküyorlar. En ufak sıkıntıyı kaldıramıyorlar. Bir anda intihar vakaları artıyor. Dağılıp gitmeleri için bir düşmana bile ihtiyaçları yok.

Müslümanlar kalplerini takviye ederler.. (Hud Suresi 120)

Müslümanların asıl ayırıcı özellikleri kavramlara yükledikleri anlamla ilgilidir. Örneğin kazanç ve kayıp kelimelerine Müslüman olanla olmayan çok farklı anlamlar yükler.

Sahabeden Amir b Fuheyre gece baskınında şehit edilir. Onu vuran müşrik der ki “Mızrağı ona fırlattım sırtından girip göğsünden çıktı tam ölecekken, ‘Vallahi ben kazandım’ diye bağırdı. Ölen o, öldüren benim bu adam neyi kazandı”... Bu sorunun peşine düşen Cabbar Müslüman olur.

Kavramlara yüklediğiniz anlamlar düşüncenize şekil verir, düşünceniz de eyleminize yön çizer, ama her durumda tercihi siz yaparsınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Şükran Akgül Arşivi

Travma

13 Ağustos 2022 Cumartesi 00:02
SON YAZILAR