Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Nasreddin Hoca, Şeriat’ın inceliklerine vakıftı

Nasreddin Hoca, Şeriat’ın inceliklerine vakıftı

  • Şeriat’ın inceliklerine vâkıf olan Nasreddin Hoca; nasıl olur da, “Allah affeder” ve “benim kalbim temiz” diyen bazı çevrelerin kendi günahlarını meşrulaştırmak için “Şeriat'ın katılıkları karşısında çok ince ve iğneli bir söyleyişle yumuşaklığı” yeğliyor.

 

 

Nasreddin Hoca’nın hayatı bir sitede kısaca şöyle anlatılmakta:

“Sivrihisar'ın Hortu yöresinde doğdu, Akşehir'de öldü. Babası Hortu köyü imamı Abdullah Efendi, annesi aynı köyden Sıdıka Hatun'dur. Önce Sivrihisar'da medrese öğrenimi gördü, babasının ölümü üzerine Hortu'ya dönerek köy imamı oldu. 1237'de Akşehir'e yerleşerek, Seyyid Mahmud Hayrani ve Seyyid Hacı İbrahim'in derslerini dinledi, İslam diniyle ilgili çalışmalarını sürdürdü. Bir söylentiye göre medresede ders okuttu, kadılık görevinde bulundu. Bu görevlerinden dolayı kendisine Nasuriddin Hâce adı verilmiş, sonradan bu ad Nasreddin Hoca biçimini almıştır. Onun yaşamıyla ilgili bilgiler, halkın kendisine olan aşırı sevgisi yüzünden, söylentilerle karışmış, yer yer olağanüstü nitelikler kazanmıştır. Bu söylentiler arasında, onun Selçuklu sultanlarıyla tanıştığı, Mevlânâ Celâleddin ile yakınlık kurduğu, kendisinden en az yetmiş yıl sonra yaşayan Timur'la konuştuğu, birkaç yerde birden göründüğü bile vardır.

Nasreddin Hoca'nın değeri, yaşadığı olaylarla değil, gerek kendisinin, gerek halkın onun ağzından söylediği gülmecelerdeki anlam, yergi ve alay öğelerinin inceliğiyle ölçülür. Onun olduğu ileri sürülen gülmecelerin incelenmesinden, bunlarda geçen sözcüklerin açıklanışından anlaşıldığına göre o, belli bir dönemin değil Anadolu halkının yaşama biçimini, güldürü öğesini, alay ve eğlenme türünü, övgü ve yergi becerisini dile getirmiştir. Onunla ilgili gülmeceleri oluşturan öğelerin odağı sevgi, yergi, övgü, alaya alma. Gülünç duruma düşürme, kendi kendiyle çelişkiye sürükleme, Şeriat'ın katılıkları karşısında çok ince ve iğneli bir söyleyişle yumuşaklığı yeğlemedir. O, bunları söylerken bilgin, bilgisiz, açıkgöz, uysal, vurdumduymaz, utangaç, atak, şaşkın, kurnaz, korkak, atılgan gibi çelişik niteliklere bürünür. Özellikle karşısındakinin durumuyla çelişki içinde bulunma, gülmecelerinin egemen öğesidir. Bu öğeler Anadolu insanının, belli olaylar karşısındaki tutumun yansıtan, düşünce ürünlerini oluşturur. Nasreddin Hoca, halkın duygularını yansıtan, bir gülmece odağı olarak ortaya çıkarılır. Söyletilen kişi, söyletenin ağzını kullanır, böylece halk Nasreddin Hoca'nın diliyle kendi sesini duyurur.” (http://www.turkedebiyati.org/nasrettin_hoca.html)

 

***

Şimdi “Şeriat'ın katılıkları” denildiği anda, işler değişiyor.

Söz konusu sitede, aynı yazıda yer alan “Nasreddin Hoca’nın Kişiliği” kısmında ise; Hoca’nın “ilim ve edeb sahibi bir veli” olduğunu belirtecek ve “Ayrıca, Nasrettin Hoca´nın efsanevi bir kişi değil, on üçüncü asırda Anadolu Selçukluları zamanında yaşamış salih bir Müslüman” olduğunu ifade ettiğiniz takdirde, “Kadılık” görevinde de bulunmuş ve Şeriat’ın inceliklerine vâkıf bir fakihe; “Şeriat'ın katılıkları” sözcüğüyle büyük bir bühtanda bulunuyorsunuz demektir.

Peki, şeriat nedir?

Kısaca; “Pınara giden yol, metod, ilahi kanun, İslâm hukuku.”

Bir fakih ve kadı olarak Nasreddin Hoca, Şeriat’ın ibadet, muamelat ve ceza hukuku ile üç ana bölümden oluştuğunu yutmuş bir âlim. Hoca, ‘Şeriat’ı bilmese zaten kadı olması söz konusu olmazdı.

Aynı sözler, http://www.konya.pol.tr/aksehir/Sayfalar/nasreddin.aspx sitesinde de var. “Şeriat’ın katılıkları” kelimesini daha çok malûm çevreler kullanıyor. İşte “Allah affeder”, “benim kalbim temizdir” diyen ve kendi imdi fikirleri ile duygularını ve günahlarını meşrulaştırmak için böylesine kelimelere başvuruyorlar.

Nasreddin Hoca’nın hayatı, kişiliği ve fıkraları üzerine ömürlerini vermiş Saim Sakaoğlu ve Abdullah Özbek gibi ilim erbabı, o tür kelimeleri acaba neden kullanmıyor…

Nasreddin Hoca’nın hayatını anlatırken bile bir uzlaşma söz konusu değil. Hoca’yı, lastik gibi herkes bir tarafından tutmuş o tarafa doğru sündürüp, çekiştirip duruyor.

 

Devam edecek.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR