Ayşenaz Çimen

Ayşenaz Çimen

NEDİR Kİ YOKLUK?

NEDİR Kİ YOKLUK?

Kalbimde derin bir sızı…

Tarifi yok ama.

Sussam ayrı bir dert konuşsam ayrı.

Zaten susmayı beceremediğim için dağlar kadar birikmedi mi içimde bu sızılarım?

Suçluyum, biliyorum. Cezamı kendi ellerimle verdim, rahat mısınız?

******

Nedir ki yokluk?

Ne miydi yokluk, söyleyeyim size…

Kalbimdeki sızının sebebiydi, o sızıyı kimseye anlatamadım. Aksine ne zaman anlatmaya yeltensem bir de onlar sızlattı.

Halbuki niyetim tertemizdi, zihinlerinden kustukları kötülüklerin hiçbirisine alet olmamıştı bendim, nefret edilmek gibi bir telaşım yoktu.

Sadece anlaşılmak istedim, kendimden nefret etmek istemedim.

Ama ne mi oldu? Nefret ettim kendimden, acımasızca nefret ettim.

Saçlarımdan, gözlerimden, ellerimden, kendime dair ne varsa nefret ettim.

******

Mutlu muydunuz nefretimle savaşırken? Rahat uyudunuz mu nefretime boğulurken?

Bir gün kazanacağım, göreceksiniz.

Çehremde ufak bir tebessümle, nazlı yare sarılı bedenim omuzlarda özgürlüğe kavuşurken, zafer edasıyla gözlerim gözlerinize bakacak.

İşte o zaman nefretim, üzerinize bir yağmur tanesi olup damlayacak.

Toprağın o yağmurdan sonraki kokusunu hiçbir zaman unutmayın emi?

******

Bir gün sol yanımı hissetmez iken,  nazlı yârin karşısına çıktığımda nabzımın hoyratça atışına şahit oldum.

Bütün cesaretimi topladım ve sordum kendime: “Hilali gecelerime, yıldızı gündüzüme pusula olan bu güzellik için kendini sevmeye hazır mısın?

Gözlerim buğulu, saçlarıma düşen aklarıma bakarak “Hazırım dedim, hazırım.”

Yeter ki yokluğuyla sınama beni, dilimden niyazlarımla hazırım.

******

Ne garip değil mi bütün kırgınlıklarıma umut tohumları ekmem?

Nefretinizle ölmedim diye şaşırıyor musunuz siz de?

Sayenizde yerlerde o kadar çok süründüm ki, toprağın kokusuna aşinayım.

Amma velakin toprağın altına yiğitçe girince hesap defterini o zaman açacağım…

Şimdi ne uzaktan ne yakından nefretimle boğmam sizi.

Yerlerde sürünmek ne demek iyi bilirim, o acıyı çekmeyin isterim.

Allah’a havale ettim.

******

Size bir sır vereyim mi?

Kırgınlıklarıma umut tohumları ektim dedim ya, eee bu tohumlar ekilmekle mi kaldı sizce?

Hayır, öyle bir sulandı ki o tohumlar.

Çiçekler açtı, bahar geldi, seher yeli tatlı tatlı esti…

O tohumları kim suladı biliyor musunuz?

Vallahi öyle bir cevap veririm ki, meczupluğumla dalga geçersiniz.

Her neyse cevabı kalbimde gizlensin.

Sadece şunu diyeyim; yokluğundan delicesine korktuğum bir sevda…

Bu sevda öyle bir sevda ki, kutsallığına göklerin kızıl süsü şahit.

Ve bu sevdanın kalbimdeki eseri o kadar güzel ki, yeryüzündeki bütün güzellikler suskun…

Suskunluğu bile eser bu yokluğun.

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Ayşenaz Çimen Arşivi
SON YAZILAR