Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

PATATES MESELESİ ve TÜRKİYE’DE TARIMCI OLMAK

PATATES MESELESİ ve TÜRKİYE’DE TARIMCI OLMAK

Tarım sektörü tüm toplumun ve özellikle de siyasetçilerin en çok üzerinde durduğu sektörlerin belki de en başında gelenidir. Tarım, geçmişte de çok tartışılmış ve siyasetin her zaman birinci gündemini teşkil etmiştir. 1950 öncesi üç beyaz, “kaput bezi, un ve şeker” olarak da gündemini hep korumuştur. Bu üç beyazın yokluğuna sebep olanlar utanmadan patates-soğanı gündemde tutarak iktidara yüklenmek istiyorlar. Tarımın daim gündemde olmasında bir sakınca yoktur, ancak tarımın “gıda güvenliği” buna bağlı olarak sağlık, gelecek, özgürlük, vatan; yani çok şey olduğu da bilinmelidir.

Tarımın kaderi toplumda, öksüz veya yetime biçilen kaftan gibidir. Önüne gelen tarımcı olur, politika üretir, tarımı ve tarımcıları suçlar. İşin garibi, ağzından-burnundan gelinceye kadar bu sektörden beslenir, 20 sene görmediklerini görmüştür, bulamazken israf dahi etmeye başlamıştır. Kaliteli ve çeşit-çeşit et, süt, yoğurt, ekmek ve çeşitli gıdalar tatmıştır ama bunu da inkâr eder.

Tohumu bilmez tohumluk politikalarını tenkit eder, yem nedir bilmez samandan bahseder, otu sorsan yol kenarlarında ki veya bahçesinde ki yabani bitkileri söyler, yonca üretiminin, mısır silajının ülkede geldiği noktayı bilmez tarım geriye gidiyor der. Ha, gelinen noktada TARIM SEKTÖRÜNÜN CİDDİ BİR LOBİSİ YOKTUR.  Ha, tarım bakanlığının da bu konuda ciddi bir eksikliği vardır. Hatta siyaseti üretim karşıtı projelere de imza attıran, siyaseti de yanlış yönlendiren konu dışı bürokratlar vardır.

Tarım, son 10 yılda mercimek, nohut, tohum, buğday, un, yağ, yem, et; son günlerde de PATATES ve SOĞAN ile gündemini korumaktadır. Durum böyle de, son 10 günde birdenbire seçimin de gündemde olduğu bir ortamda patates ve soğanın gündem alması kabul edilir olmadığı gibi, siyaset kurumunun da bu kadar acemice ve gerçek dışı beyanlarda bulunması hiç ama hiç kabul edilir değil.

Patates ve soğanla ilgili gerçek şudur. Tarım üstü açık bir pazardır ve üretimde tabiat olaylarını yönetme şansınız yoktur. Hal böyle iken yaklaşık 700-800 bin tonluk ilk turfanda patates ve soğan mildiyö hastalığı sebebi ile yaklaşık % 20-30 civarında zarar gördü, bazı yerlerde yoğun yağış sebebiyle hasat edilemedi. Bu nedenle 150-200 bin ton kadar ürün piyasaya zamanında sürülemedi. Zarar sebebiyle ortalama dekara 4 ton ürün alan çiftçi 2 ton aldı, birim alanda maliyeti yüksek olduğu için masraflarını kurtarmak amacıyla 2 tona yükledi. Nakliye, aracı kârı derken normalde 2-3 TL ye sürülen erkenci patates, bu sene kilogramı 4-5 TL ye sürüldü. Soğan için de aynı durum söz konusu.

Bunlar bilinirken tarım bakanlığı teknik sorumluları, siyaset kurumuna nasıl yanlış yaptırdı ve tüketime nasıl yanlış aktarıldı bu sorulmalıdır. Her şeyin altında bir lobi aranma yerine, yapılması gereken konu doğru aktarılarak, tüketicinin mecburi sebepler dışında birkaç gün sabretmesi, piyasaya ürün piyasaya birkaç gün geç sürüleceği belirtilmeliydi. Patates ve soğan lobisi vardır, bunlardan hesap sorulacaktır gibi asılsız tehdit ve haberler yapılmamalıydı. Stok lobisi olsa bile bu özellikle patates gibi erkenci ürünlerde olmaz ve bu tür ürünler fazla beklemez ve piyasaya hemen sürülür. Ne garip ki, esas lobi tarımda yoktur ve hiçbir dönemde tarımın lobisi doğru yapılamamıştır. 

Sevgili okuyucularım ve meslektaşlarım, ülkemde maalesef tarım lobisi yok veya zayıf. Buna rağmen bilen de bilmeyen de tarımı eleştiriyor ve de üreticileri psikolojik olarak yoruyor bu da üretimden uzaklaştırmaya sebep oluyor. Bunu yapmayalım. Tarım bir ülkenin, özellikle de bizim gibi etrafı ve dünyası düşmanlarla dolu bir ülkenin yegâne teminatıdır ve potansiyelimiz kadar üretim olmalıdır.

Mevcut üretimimiz de en azından temel ihtiyaçlarımızı karşılamaktadır. Bu bakımdan tarım, iktidar-muhalefet, üretici-tüketici, kabzımal-depocu-pazarcı, sanayici-satıcı herkesin ortak meselesidir. Zihin bulandırmaya ve insanımızı üretimden soğutmaya gerek yok. Tarımda esas meselemiz ülke olarak küresel ısınma nedeniyle kuraklık ve giderek tükenen yeraltı ve yerüstü su kaynaklarımızdır.  Buna azami dikkat etmek ve bu anlayışa ortak olmak dini, milli, teknik, siyasi, vatani görevimizdir.

Verimli ve bol kazançlı bir yıl olsun dileklerimle, Allah’a emanet, hayra muhatap olunuz, efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR