Mükremin Kızılca

Mükremin Kızılca

Sarıveliler kitabı çalışması

Sarıveliler kitabı çalışması

Memleketimiz Taşeli yöresiyle alakalı arşiv kaynaklı çalışmalarımın altıncısı “Sarıveliler 1830 – 1845-2023” adlı eserdir.

2016 yılında “Bütün Yönleriyle Güneyyurt”, 2018 yılında “1830 Ermenek Nüfus Kayıtları”, 2019 yılında “1845 Ermenek ve Köyleri Hane Mal Beyanları”, 2021 yılında “Başyayla ve Köyleri 1830 ve 1845 Kayıtları” adlı eserleri yayımlamaya Allah’ın lütfuyla muvaffak olduk. Bu arada yine 2018’de “1830 Sarıveliler Nüfus Kayıtları” adlı eseri de hazırlayıp Sarıveliler Belediyesine teslim ettim ve başkan Sayın Hayri Samur zamanında basıldı.

Ancak içimde bir ukde olarak, bu eserin birleştirilerek 1845 yılında Sarıveliler ve köylerinde ikamet eden 600 / altı yüz hanenin mal beyanlarını çıkarıp yayımlamak vardı.

Bunun için önce Cumhurbaşkanlığı Osmanlı arşivlerinden on altı yerleşim yerinin temettüat kayıtlarını / 1845 mal beyanları ve hane reisleri meslekleri aldım. Arşivde özellikle Sarıveliler ve köyleri çok dağınık olduğundan İstanbul Kâğıthane’deki arşiv binasında araştırmacı kartı çıkartarak uzun süre çalıştım.

Sarıveliler’in 1845 yıllarındaki on beş yerleşim yerinin belgelerini buldum ama Civandere ile Uğurlu yine ortada yoktu. Civandere köyünün Turcalar’dan o tarihten sonra ayrılıp bir müddet yayla olarak muhtarsız bir mezra olduğunu ve 1967 yılında Sarıveliler’in Turcalar ve Küçükkarapınarla birlikle belediye olmalarıyla köy statüsüne geçtiğini öğrendim.

Uğurlu köyünün 1845 kayırları yine ortada yoktu, yapılan tez çalışmalarında da Uğurlu yer almıyor, 2017’de Karaman belediyesince basılan “İlçe belde ve köyleriyle Karaman Tarihi” dev adlı eserde de Uğurlu köyümüzün 1845 kayıtlarının olmadığı kaydediliyordu.

Uğurlu’nun, bölgenin en eski köylerinden olmasına rağmen atlanmış olamazdı, mutlaka farklı bir algı ve okuma tarzıyla yer almış olmalıydı. Uğurlunun Türkçe bir kelime olması tamamı yabancı olan diğer köyler arasında farklı bir yere konmuş olması kuvvetle muhtemeldi.

İstanbul Kâğıthane’deki BOA merkezinden üst düzey bir yetkiliyi bir dostumuz aracılığıyla aradım ve Uğurluyu anlattım, bulup bana gönderdiler. 70 hane olan uğurlu köyünün 1845 hane mal beyanlarını bulunca yaşadığım heyecanımı anlatamam.

Sarıveliler’in iki önemli belge yumağında yer alan 16 yerleşim yerinin yani hem 1830 ve hem 1845 kayıtlarını çevirip hazırladıktan sonra 2023 adıyla bir bölüm daha ekleyip 1845 yılından günümüze kadar olan durumları için de bir çalışmaya giriştim.

Bu bağlamda Sarıveliler ve Göktepe belediyelerini ziyaret ederek yetkililere konuyla alakalı bilgi sundum. Daha sonra da Sarıveliler’in en uzak ve sarp dağlar, kanyonlar arasında yer alan köyleri gezmeyi kararlaştırdık.

mukremin-kizilca-001.png

Çalışma Seyahatimiz

Dokuz Kasım 2022 günü Güneyyurt’tan sabah saatlerinde hanımla beraber yola çıktık.

Amacım kış bastırmadan Sarıveliler’in Gazipaşa ve Ermenek sınırı hattındaki: Çukurbağ, Muzvad / Dumlugöze, Mulumu / Koçaşlı, Daran, Fet / Işıklı ve Günder köylerini görmekti.

Bu görme sırasında bu köylerin muhtarı arkadaşlara, “Sarıveliler ve Köyleri 1830 – 1845 – 2023” adlı bahara inşallah çıkarmayı planladığım eserimi tanıtmaktı.

Köylerin eski adları çok önemlidir. Bu önem daha önce yörede yaşayan halklar ve medeniyetler hususunda bize ipuçları verir. Ayrıca 1830 ve 1845 arşiv kayıtlarında yer alan eski adlardır.

Göktepe’nin sedir ağaçlarıyla bezeli yollarını aşarak kendisine bağlı Çukurbağ mahallesine vardık. Göktepe: Çukurbağ, Günder ve Esentepe gibi bölgenin en büyük köylerini bünyesine katarak büyük bir başarıya imza atmıştır.

Bir Güneyyurtlu olarak Yukarı –Aşağı çağlar, Tepebaşı, Katranlı, Pamuklu ve Boyalı komşularımızla bütünleşmeyi ne kadar isterdim. Bundan her taraf da kazançlı çıkardı üstelik. Ama biz, az olsun, benim olsun gayretini ne yazık ki bırakamıyoruz.

Çukurbağ - Daran hattı takriben yüz km bir “o” çizerek kat edilebiliyor.

Bu hatta adı geçen altı köyümüzün isimlerinin yazıldığı levhalar altından güzel resimler çektik. Bu altı köyden Daran, Günder ve Çukurbağ isimleri aynen tarihten gelen isimlerdir. 1960’lı yıllarda Muzvadı Dumlugöze, Fet Işıklı, Mulumu da Koçaşlı adını almışlardır.

Çukurbağ muhtarı Sayın Muhammed Şimşek ile sohbet ederek konuyu izah ettim. Kitaptaki 2023 bölümünde muhtarlarımızın da kısa özgeçmişleriyle tanıtılacaklarını anlattım.

Çukurbağ’dan sonra Muzvadı’ya inmek için uzun ve bol dönemeçli bir yol kat etmek zorunda kaldık. Derin bir vadinin yamaçlarına kurulun Muzvadı köyü, tarihte olduğu gibi şimdi de yörenin en büyük köyüdür. Muzvadı kahvehanesinde sohbetimizde sorduğum arkadaşlar 650 hane olduğunu söylediler.

Muzvadı vadisine inerken ilk köprünün üstündeki “Kardelen Diyarı Dumlugöze Köyüne hoş geldiniz” takı sizi karşılar. Muzvadı’da her yıl Kardelen Şenlikleri yapılır.

Muzvadi adının Muz Vadi terkibinden gelmiş olabileceğini düşünüyordum. Ancak burada muzun yetişmemesi bu düşüncemi çürüttü. Ama burasının devasa bir vadi olduğu kesindir. Kurt suyunun kenarında oldukça derin bir vadidir.

Kurt suyu, ileride Başdere yani Günder deresiyle bütünleştikten sonra Aşağı çağlar -Güneyyurt gapızından çıkan suyla birleşerek Göksu’yu oluşturmaktadır. Kurt suyu üzerinde Daran 1 ve Daran 2 adlı iki düzenleyici kurulmuştur.

Bu hatta vadiler daha derin, dağlar daha yüksek, dereler daha kanyonsu ormanlar daha coşkundur. Bu derin vadinin yamaçlarını süsleyen uzun çam ağaçları adeta dağların zirvesine yetişmek için ant içmiş gibidirler.

Kasımın dokuzunda vadi boyu sarının en güzel tonlarıyla bezeli gazellerle doluydu. Hele yem yeşil çam ağaçlarının dört mevsim değişmeyen rengiyle, yola cephe diplerindeki çınarların / biladanların yapraklarının sarısı gözlerimize mükemmel bir manzara sunuyordu.

Vadi boyunu takip ederek köyün sonundan giriş yaparak köy konağının olduğu kahvehanelerin önüne geldik. Köy konağı iki katlı muhtarlığın da bulunduğu köyde belediye işlevi gören bir güzel mekân olup Muzvadılıların anıt ağacı olan dev biladanın dibine kurulmuştur.

Muhtar bey Sarıveliler’e gittiğinden görüşemedik ama kahvehanede gençler ve yaşlılarla sohbet ettik.

Muzvadı oldukça sarp ve tenha bir mahal olduğundan tarihte çeşitli oymakların yerleştiği bir yer olduğunu ifade ettiler. Ben de Muzvadı’nın tarihte bir derbent köyü olduğundan uzun süre vergiden muaf tutulduğunu anlattım.

Muzvadı’da şimdi bir cami, bir mescit, ilköğretim okulu ve isteyen okul talebelerinin yatılı iaşe ve ibatesini karşılayan bir de özel yurt bulunmaktadır.

Koçaşlı köyü yani Mulumu yeni adını eteklerinde kurulduğu Koçaş dağından almıştır. Muhtarı ormanda işçi çalıştırdığından görüşemedik, evinden telefonunu aldım arayıp görüştüm.

Daran muhtarı Ali Bey ve Işıklı muhtarı Fikret beyin soyadları Koçaş olup kendi ifadelerine göre bu soyadlarını Koçaş dağından almışlardır.

Gün ortasında çocukluğumuzda sürgün yeri olarak zihnimize kazınan Daran’a geldiğimizde muhteşem güzellikte bir köyle karşılaştık. Muhtar bey bizi evinde ağırladı. Burada yemek ve çay sırasında Günderli bir arkadaşa: 1845’te Günder’de bol pamuk üretildiğini söyleyince: evet o tarlalar şu gördüğün Daran yamaçlarıdır, o zaman buralar Günder’indi, şimdi Daran’ın dedi.

Günder köyü muhtarı da evine davet etti ve bize kahve ikram etti. Bu arada Gönder muhtarı Sayın Alpaslan Altaş’ın Daran muhtarı Sayın Ali Koçaş beyin damadı olduğunu öğrendik. Hepsine yakın alakaları için teşekkürlerimi ifade ediyorum.

Bu vadi ve hattı gezmek için bir gün ayırdık ve vadiden çıkıp tepeye gelerek Işıklı ve Günder muhtarlarıyla görüşmemiz sonunda akşam olmak üzereydi.

2023 Nisan ortalarında hanımla tekrar Sarıveliler’e vardık, bu sefer bir haftalık yatılı bir mesai planladık ve yola çıktık.

Sarıveliler ve Göktepe belediye başkanlarını ziyaret edip kitabı anlattım, çok sıcak baktıklarını görmek bizi daha da bir azimle işin üzerine gitmeye itti.

Sarıveliler’in belediye olduğu 1967 ila 2023, Göktepe’nin de belediye olduğu 1956 ila 2023 bütün başkanlarının özgeçmişlerini çıkarmak için istediğim bilgi yardımını verdiler. Böylece bu iki beldemizin de bütün başkanlarının biyografileri kitapta yerini almış oldu.

mukremin-kizilca4-2.jpg

mukremin-kizilca2-001.jpg

Yatılı Sarıveliler Çalışma Gezimiz

Bu yaklaşık on günlük Sarıveliler ve köylerindeki yatılı seyahatimizde, bizi Mençekte, Civlerde, Sarıveliler’de ve Uğurluda çeşitli aileler misafir ettiler.

Ben her zaman derim: burası bu muhitin doğu Karadeniz’idir, yağmurlar bol, ürünler bereketlidir. Buradaki kardeş ağaçlar katran, ladin, sedir, Ardıç, andız, köknar ve daha binlerce bitki türünün ihtiyacı olan yağmur her zaman yağıyor.

Aslında bu mart günleri soğukların da henüz bitmediği günlerdir ancak bu iklimin sıcak insanları insana her şeyi unutturuyor. Islanan elbiseleriniz kısa sürede gürül gürül yanan odun ateşinin hararetiyle kuruyor, ilk defa karşılaştığınız insanlar uzun süredir tanışmış dostlar gibi karşılıyorlar ve kendinizi evinizde gibi hissettiriyorlar.

Bu dereye hâkim olan üç köyden Mençek’ten Nuri Sümer, Civler’den Hacı Uyar ve Yusuf Bayındır kardeşlerimizden çok şey dinledik. Sarıveliler kitabında yer almak üzere not ettik.

Bu notların ana teması 1970 öncesi yani sanayi öncesi yöremizin kültürel birikimlerine dairdir. Bu bakımdan bu sohbetleri aynı maksatla Günder’den Sayın Mehmet Mutlu, Adillerden Sayın Yaşar Çalışkan, Sarıveliler’den Sayın İbrahim Demirtaş, Turcalar’dan Sayın Ahmet Emre Bülbül, Göktepe’den Sayın Mehmet Uğuz, Esentepe’den Sayın Süleyman Yıldız, Daran’dan Sayın Yusuf Yıldız, Civlerden Sayın Hüseyin Bayıldır hocalarımızdan çok kıymetli makaleler elde ederek kitaba koyduk.

Ortalama 1500 – 2000 rakımdaki bu güzel beldelerimiz her yönden gözbebeğimizdir. Gelenekleri sabittir, görenekleri isabetlidir ve insaniyetleri mükemmeldir. Esnafı güler yüzlü, memur ve amirleri yardımcıdır.

O akşam Civlerde iki dostla beraber olduk, Hacı Uyardan iftardan sonra izin isteyerek asıl Civler köyünün yerleşim yeri olan merkez köyden Yusuf Bayındır kardeşime de misafir olduk.

Teravihten sonra yukarı köye çıktık. Burada 20 yıl arayla bir tarihin tekerrürünü bizzat yaşadık.

25 Mart 2003 günü ticari hayatım sırasında buraya gelmiş aynen Yusuf Bayındır kardeşimin evine misafir olmuştum. Bir akşamüstü manifatura ve giyim dolu kamyonumuzla Mençek, Civandereyi ve dere boyundaki Civleri gezdikten sonra akşam olunca Yusuf Bayındır kardeşimin evine misafir olmuştuk. Burada tarihin tekerrürü arabamızı 20 yıl önce park ettiğim köyün girişindeki sol tarafa aynen 20 yıl sonra da aynı yere park edişimizle başladı.

Yusuf ve Mahmut Bayındır kardeşleri babaları muhterem hocalarımızdan, Abdurrahman Bayındır vesilesiyle tanımıştım. Merhum Abdurrahman hocam Kulu Ömeranlı kasabasında görevdeyken ben de Kulu Kırkkuyu köyünde grevdeydim. O zamanlar ara sıra görüşürdük.

Daha sonraları merhum hocamın oğulları Mahmut hocamla Sarayönü Çeşmelisebil beldesinde ticari hayatım sırasında görüşürdük. Gerek Mahmut Bayındır ve gerek Yusuf Bayındır bize kapılarını her zaman açmışlar ve engin bir misafirperverlik göstermişlerdir.

Muhterem Yusuf Bayındır kardeşimin evinde otururken kendimizi her bakımdan 1960’lı yıllarda hissettik. Nasıl mı?

Şöyle: evin bütün belgileri el işi nadide ahşaptan oluşuyor. Sobada gürül gürül katran yarmaları yanarken sizi üstünüzde tavan döşemesi olarak katran direklerinin arasını saran ardıç pardıları seyrediyor. Onların üstündeyse sabah ayrılmadan önce devasa ağaç merdivenden çıkıp serapa toprak damda kocaman ağaç yuvağı bir köşesine yerleşmiş gördük.

Bu seyahatimizde Civlerde tarihi anlar yaşadık. Yusuf kardeşimin dam evinin üstündeki büyük ağaç yuvakla dam yuvduk, Civlerin her tarafını izledik ve fotoğraf çektik.

Yusuf Bey kardeşime: evi neden çatılamadığını sorduğumda: bu ev bize baba yadigârıdır, bize devamlı “ocağımı söndürmeyin!” Derdi, biz de teberrüken çatı bile yaptırmayıp olduğu gibi korumaya çalışıyoruz, dedi.

2023 bölümünde yer alan “Sarıveliler İş Rehberi” için Sarıveliler’den olup da Türkiye’nin neresinde olursa olsun esnaf ve iş insanlarımızdan katılım sağlamaya çalıştım. Bu hususta Antalya, Alanya, Karaman, Sarıveliler, Göktepe, İstanbul’daki Sarıveliler’den arkadaşlarla temas kurdum. Karaman, Konya ve İstanbul Sarıveliler derneklerini ziyaret ederek toplantılar tertip ettik.

Sarıveliler‟den yetişen değerli bilim adamlarımızdan: NEÜ ilahiyat Fakültesinden
Prof. Dr. Mehmet Akgül, Marmara Üniversitesinden Prof. Dr. Ali Yılmaz ve Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Eski Rektörü ve şimdilerde Necmettin Erbakan Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Akgül hocalarıma kitabın fotokopi baskısını arz ettim.

Son olarak Konya Pusula Gazetesi sahibi Sarıveliler’den Sayın Harun Akgül bey kardeşimle görüştüm. Bir basın ve yayın mensubu olarak güzel önerilerini dinledim. Görüştüğüm herkes her türlü yardıma hazır olduklarını ifade ettiler.

mukremin-kizilca4-1-001.jpg

Kitapta Yer alan İş Rehberi Hakkında

Bu eserde: 1830’a kadar Sarıveliler’in kısa tarihi, 1830’da isim isim atalarımızın nüfusu, 1845’te dedelerimizin hane mal beyanları ve 2023’e kadar köyün genel bilgileri ve sizlerin renk katan son yüz yıl anıları bu kitaptadır.

Gelecek nesiller ve torunlarınız da sizi okusun isterseniz kitapta siz de işyerinizin kartvizitiyle yer alabilirsiniz!

Kartvizitinizle yer almak için, basıldığında iki kitap alma sözünüz yeterlidir. İki kitap karşılığı beş yüz lira olup kitap tesliminde talep edilecektir.

Bu eser yaklaşık olarak destekleyici ve alıcı sayısına göre basılacağından şimdiden isim ve telefon yazdırıp ayırtabilirsiniz! Ayırtanlardan eline kitap teslim edilmeden bir nakit isteği kesinlikle olmayacaktır.

Lütfen taleplerinizi alttaki kanallardan iletiniz!

Mükremin Kızılca [email protected] / 05357386854

Sevgi ve saygılarımla arz ederim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mükremin Kızılca Arşivi
SON YAZILAR