Erol Sunat

Erol Sunat

Cadılar Bayramı ve Düşündürdükleri!

Cadılar Bayramı ve Düşündürdükleri!

Ekim ayının son günü Cadılar Bayramıydı. Daha doğrusu Pagan kültürünün bizimle uzaktan yakından zerrece alakası olmayan bu kutlaması, bayram olarak kabul görmeye, cadılar bayramı için kılıktan kılığa girmeler ilgi çekmeye başladı başlayalı iyiden iyiye saçmalamadık!

Hem de öyle böyle değil!

Cadılar bayramını kutlayanların soluğu işkembecide ve kokoreççide alması gibi…

Cadılar bayramının sembolü olan gülen balkabakları ve Cadılar bayramı için gerekli aksesuar ve kıyafetler satan yerlerin artması, çoğalması gibi…

Nihayetinde bayram demek, yeni bir ticari yaklaşım, yeni bir ticari açılım demek değil mi?

Sonra da, cadı olmaya özenen, özenene…Siz nerenin cadısısınız diye soran sorana…

Merak edenler, bu yıl neden bende cadı olmayayım diyenler, cadılar arası şıklık yarışına girenler, biz ne yapıyoruz, deli miyiz, divane miyiz demiyorlar mı?

Zaten deseler her geçen yıl, cadılar bayramına katılanlarda bu kadar çok artış olmazdı!

Cadılar bayramı, bayram deseniz değil!

Eğlence deseniz değil!

Bize ait bir kültür kesinlikle değil!

Gelenek ve göreneklerimiz arasında yok!

Değişik bir çılgınlık!

Değişik bir özenti!

Allah akıl-fikir versin de diyebileceğiniz bir yaklaşım şekli!

İşin derininde ne mi var?

Acı ama gerçek bir kendim ettim kendim buldum hikayesi…

*****

Kendi bayramlarını kenara alırsan, geliştirmezsen, basit seremoniler haline getirirsen olacağı budur.

Yarın bize ait olmayan ne kadar hoşumuza giden bayram ve gün varsa, hepsini kutlamaya, benimsemeye başlarız ki, kimliğimiz örselenir!

Nerede olduğumuzu, nerede durduğumuzu kaybederiz!

Yalpalarız!

Dengemizi kaybederiz!

Kimliğimizi unuturuz!

Kültürümüze ne kadar sahip çıkıp çıkmadığımızı sorgulamayız bile…

Bu Pagan kültürünün bana ait olmayan bu Cadılar bayramının ortasında, yanında, yöresinde, civarında benim ne işim var dememeye başladık çünkü!

Cadılar Bayramı da, hayran kalmaya başladığımız, gündeme getirdiğimiz, destek verdiğimiz ithal bir bayram artık!

Anglosakson dünyasında ve başlıca Batılı ülkelerde Halloween adıyla bilinen, antik Britanya'da pagan Keltlerin kutladığı bu bayrama özenti duymak, cadılar bayramı geliyor diye hazırlıklar yapmak, bir araya gelmek, poz vermek, paylaşmak, beğeni toplamak, farkındalık yaratmaya çalışmak, Cadılar bayramı olmadan olmaz gibi bir hava estirmek, kalıcı bir hale gelmesine ön ayak olmak ne kadar doğru?

*****

İşte onun içindir ki, kendimize ait bayramlara ve günlere tekrar geri dönmemiz gerekiyor.

Hem de hemen!

Hem de acilen,

Hiç vakit getirmeden…

Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyetini kurarken, çocuk ruhuna hitap eden 23 Nisan’ı… Gençleri bir araya getiren ve kenetleyen 19 Mayıs’ı…

Milleti bir arada tutan coşku ve heyecan veren 29 Ekim’i…

Ordumuzu, askerimizi gururlandıran 30 Ağustos’u…

Neden koymuş, neden yerleştirmiş Cumhuriyetin önemli günlerine ve tarihlerine?

Düşman işgalinden kurtulmanın nişanesi olan mahalli kurtuluş günleri, şehirlerimizin ve ilçelerimizin bayram günleri olarak neden coşkuyla ve oldukça renkli kutlanıyordu?

Kültürümüzü yansıtan, bizi biz yapan bayramlarımız ve bize ait olan günlerimiz en asgari düzeylerde kutlanmaya başladığı andan itibaren ne mi oldu?

Meydan; bu uyduruk,

Bu bize ait olmayan,

Bu bize hitap etmeyen,

Milli ve manevi yönümüzü yozlaştıran, Cadılar bayramı ve benzer günlere,

Bayramları tatil denen kavramlara kurban eden anlayışlara kaldı maalesef!

*****

Atamızdan armağan diye bir asırdır neden sahiplenilmeye çalışılmış o güzel bayramlar?

Cadılar bayramı gibi bayramlar, günler Türk Milletinin tarih ve kültürünün önüne geçmesin diye! Aklımızı çelmesin diye!

Mustafa Kemal Atatürk’ün büyüklüğünün ve ufuk zenginliğinin bir nişanesi olan Dünya’da çocuklara armağan edilen, çocuklar için düşünülen ilk bayram olan 23 Nisan’ı kutlamazsanız, geliştirmezseniz, Anneler, Cadılar bayramlarına katılır, çocuklarını cadı kıyafetlerine sokup gezdirir sokaklarda…

Üstelik ne yaptığını, neyi kaybettiğini, neye özendiğini bilmeden….

Bu çocuklara ne kadar tatlı olmuşlar diyenlere, beğenenlere ne diyelim?

Ne söyleyelim?

Manzara hoş değil!

Manzara vahim!

Bayramlarımıza geri dönmeyi geciktirdiğimiz her yıl, cadılar bayramı gibi birçok özentiyi de beraberinde getirecek, yarın biz nerde ne yanlış yapmıştık demek, ne diyeni, ne yanlışından dönmeyeni, ne de yapılan yanlışlığı seyretmeye devam edenlere hiçbir şey kazandırmayacak!

*****

Cadılar bayramı, bayramlarımıza ve bize ait olan günlerimize yapmış olduğumuz haksızlığı ve yanlışlığı ortaya çıkardı.

Yine de neden olmasın, ne var bunda, bütün dünya da kutlanıyor, biz kutlayamaz mıyız diyecek olanlar az değil.

Görüldüğü üzere bayramlarımız ve bize ait olan günlerimizin en alt seviyede kutlanmasından doğan boşluğu doldurmaya hazır, Cadılar Bayramı gibi birçok etkinlik sırada bekliyor.

Yarın, hoşumuza gitti diye, böyle daha güzel oluyor diye, beğeni ve yorum yağıyor diye, bizde bayram mı var, bayram mı kaldı diye, Yunanlılardan, Ruslardan, Araplardan, İranlılardan, Amerikalılardan hatta Çinlilerden kendimize yeni bayramlar, yeni günler mi alacağız?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR