Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Efsaneleşen Deli Mehmed’den isyan çıkaran Delibaş Mehmet’e…

Efsaneleşen Deli Mehmed’den isyan çıkaran Delibaş Mehmet’e…

TARİHE YOLCULUK (88)

Efsaneleşen Deli Mehmed’den

isyan çıkaran Delibaş Mehmet’e…

 

  • Osmanlı’da efsaneleşen ve düşmana başını vermeyen Deli Mehmed’den Konya’da isyan çıkaran Delibaş Mehmet ve sülalesi, Osmanlı’nın ‘Deliler Ocağı’na mı mensuptular?..

 

OSMANLI’DA “DELİ OCAĞI”

Delibaş kimdir ve bu adı nereden almıştır?

Bu soruyu cevaplandırmak için Osmanlı askeri teşkilat yapısına yâni on beşinci asra kadar gitmek gerekiyor.

Osmanlı ordusunun belki de en az bilinen unsurlarından biri olan deliler, ilk olarak 15. yüzyılda görülmeye başlandı. Ordu-yı Hümayun bünyesinde yer alan Deli Ocağı, genellikle sınır boylarında, Rumeli Beylerbeyleri veya sancakbeyleri maiyetinde bulunan hafif süvari birliklerinden oluşuyordu. Olağanüstü cesaretleri, oldukça gösterişli kıyafetleri ve gözlerini budaktan sakınmayan tavırları ile düşmana saldırmalarından dolayı kendilerine gerçekte öncülük, yol göstericilik anlamına gelen "delil" denilirken bunların en tehlikeli işlere gözlerini kırpmadan atlamaları sonucu halk arasında adları ‘deli'ye dönüşmüştür. Ayrıca serhadlerden gelen gözüpek gazilere de "deli" denilirdi. Sadece Osmanlı tarihinin değil dünya tarihinin de en renkli askeri birliklerindendiler.

Deliler başta sancakbeylerinin muhafız birliği olarak kullanılırken daha sonraki dönemlerde sayıları arttırılarak korkutucu bir savaş unsuru haline getirildiler. Vahşi hayvan kürkleri ve derilerinden kıyafetler giyen, benekli sırtlan, kaplan, leopar derisinden yapılmış ve yırtıcı kuş tüyleri takılmış başlıklar takan, savaşırken balta, normalinden daha uzun mızrak, çekiç, gürz ve pala gibi silahların yanında son dönemlerinde tabanca da kullanan deliler yabancı ordular için en büyük korku unsurlarından biriydi. Deliler Osmanlı ordusuna uzun yıllar boyunca mükemmel biçimde hizmet ettiler. Fakat zaman içinde tüm Osmanlı’yı tutsak alan bozulmadan ve yozlaşmadan Deliler de nasiplerini almışlardı. Emrinde oldukları beylerin sık sık görevden alınmaya başlamasıyla birlikte Deliler başıboş ve işsiz kalınca bunun sonucu olarak askeri disiplinlerini yitirdikleri gibi halka eziyet etmeye ve köylere saldırmaya başladılar. Sonunda II. Mahmud tarafından 1829 yılında Deliler Ocağı lağvedildi ve karşı koyanların öldürülmesiyle bir dönem de kapanmış oldu.

 

EFSANELEŞEN DELİLER

Önemli Osmanlı tarihçilerinden Peçevi İbrahim Efendi, Kanuni Sultan Süleyman döneminden IV. Murat dönemi sonuna kadarki olaylara yer verdiği Tarihi-i Peçevi eserinde birçok hikâye ve kahramanlığa yer vermiştir.

Grijgal Palangası'na yapılan saldırı ve bu saldırıda önemli rol oynayan iki deli olan Deli Mehmet ve Deli Hüsrev'in hikâyeleri bunlardan biridir. Rivayete göre kaleyi kuşatan Macar ordusu üzerine delilerin peşi sıra hücum edilmiştir. Saldırı sırasında Deli Mehmed, bir şövalye tarafından öldürülür ve başı kesilir. Bunu gören Deli Hüsrev, Deli Mehmed'in yerde yatan cesedine seslenip “Ne yatarsın! Başını aldı gitti! Revadır canı verdin kıyma başa” der. Bunun üzerine Deli Mehmed kalkar bir koşuda şövalyeyi yumrukla yere serer alır başını ve öyle yatar yere.

Delibaşı Mehmet Kimdir?

Osmanlı’da efsaneleşen ve düşmana başını vermeyen Deli Mehmed’den yakın tarihin isyancılarından Konya’daki Delibaşı Mehmet’e gelelim.

Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra, Deliler Ocağı da1829 yılında tamamen kaldırılmış, hatta bir kısım ‘Deli’, Anadolu içlerine yürüyen Mısırlı Mehmed Paşa ordusuna katılarak Osmanlı ordusuna karşı çarpışmışlardır. İşte Çumra’nın Alibeyhüyüğü köyünden Delibaş Mehmet’in sülalesi de bir Delibaşı teşkilatına mensuptur.

deli_sinan.jpgdelibas.jpgdeliler.jpg

YARIN: Başıbozuk Deliler Konya’yı nasıl işgal etti?..

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR