Mübarek vakit yaklaşırken…
Mübarek Kurban Bayramı'nın müjdesi ufukta belirmeye başladı. O eşsiz atmosferi, kesilen kurbanların bereketi, sevdiklerimizle paylaşılan sofraların sıcaklığı… Hepsi ruhumuzu şenlendiren, kalbimize huzur veren anlardır. Ancak bu kutlu günlere yaklaşırken, içimizde bir hüzün de belirmiyor değil. Çünkü biliyoruz ki, ne yazık ki herkesin sofrasında aynı bolluk olmayacak; herkesin kurban kesme imkanı bulunmayacak.
Kurban Bayramı, sadece bir ibadet değildir. O, aynı zamanda bir sosyal dayanışma, bir kardeşlik köprüsüdür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in de buyurduğu gibi, "Komşusu açken tok yatan bizden değildir." Bu hadis-i şerif, Kurban Bayramı'nın ruhunu en güzel şekilde özetler. Kurban, varlıklı olanın, malının bir kısmını Allah rızası için infak etmesi, bu sayede fakir ve ihtiyaç sahiplerine ulaşması demektir. Kesilen kurbanın etinin üçe bölünmesi adeti de bunun en güzel sembolüdür: bir bölümü ev halkı için, bir bölümü eş-dost ve akrabalar için, bir bölümü ise fakir ve muhtaçlar içindir. Bu, aslında toplumun her kesiminin bu bayramın bereketinden nasiplenmesini sağlamak adına konulmuş derin bir hikmettir.
Düşünün bir kere, her gün zorluklarla boğuşan, çocuklarına bir lokma et yedirebilmek için canla başla çalışan bir aileyi. Bayram sabahı, komşusundan gelen bir tas çorbanın, bir parça etin onlara nasıl bir mutluluk vereceğini tahayyül edin. Bu, sadece karın doyurmak değildir; bu, umut aşılamaktır, yalnız olmadıklarını hissettirmektir. Bu, bir gönül bağı kurmaktır. O küçücük tebessümler, edilen hayır duaları, belki de kesilen kurbanın en kıymetli karşılığıdır.
Bugün, etrafımıza baktığımızda, maddi zorluklarla mücadele eden o kadar çok insan var ki… Pandemi, ekonomik dalgalanmalar, depremler ve seller gibi doğal afetler… Tüm bunlar, toplumun bazı kesimlerini derinden etkiledi. Belki de yan komşumuz, belki de yıllardır tanıdığımız bir esnaf, sessizce geçim sıkıntısı çekiyor. Kurban Bayramı, işte tam da bu noktada, kalbimizdeki merhameti harekete geçirme ve bu kardeşlerimize el uzatma fırsatı sunar.
Kurban etini sadece et olarak görmemeliyiz. O, aynı zamanda bir paylaşım sembolüdür, bir dayanışma mesajıdır. Kurban, sadece hayvana bıçağı vurmakla biten bir eylem değildir; kurban, o bıçağın ucunda beliren kan damlasıyla başlayan, kalplerdeki şefkati harekete geçiren, gönüllerden gönüllere uzanan bir köprüdür. Kurban, varlığın emanet olduğunun, zenginliğin sadece bir imtihan vesilesi olduğunun idrakidir.
Unutmayalım ki, bu bayram, neşe ve sevinç kadar, empati ve sorumluluk da gerektirir. Eğer elimizden geliyorsa, kurban kesemeyen kardeşlerimize destek olalım. Onlara bir parça et ulaştıralım, belki de kurban kesme imkanı olmasa bile, bayram sofralarını şenlendirecek küçük bir hediye götürelim. Zira Kurban Bayramı'nın gerçek anlamı, tam da bu kardeşlikte, bu paylaşımda gizlidir.
Bu mübarek günler yaklaşırken, sadece kendi sofralarımızı değil, başkalarının sofralarını da düşünelim. Gönlümüzü geniş tutalım, elimizi uzatalım. Unutmayalım ki, bir avuç etten daha değerli olan, bir gönle dokunmak, bir yüze tebessüm kondurmaktır. Çünkü kurban, gerçekten de kardeşliktir. Ve kardeşlik, bu dünyada en güzel ibadettir.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.