Erdal Küçükşehir

Erdal Küçükşehir

Fitch, Moody’s ve Standard and Poor’s

Fitch, Moody’s ve Standard and Poor’s

   Onlar küçülen dünyanın not verenleri. Dünyada 150’den fazla derecelendirme kuruluşu var ancak pazarın neredeyse % 95’i bu üç şirketin kontrolünde. Kuruluşları 1900’lü yıllara kadar dayanıyor. İlk olarak John Moody 1900’de Moody’s’i kuruyor, 1916’da S&P kuruluyor. 1920’li yıllarda ise Fitch kuruluyor. 1929 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde yaşanan büyük buhran sonrasında bu şirketler tüm dünyada faaliyet alanlarını genişletiyorlar. Şirketlere devletlere ve neredeyse alınıp satılan her şeye not veriyorlar. Bu gücü nereden aldıkları ayrı bir tartışma konusu ancak uluslararası sermaye çevreleri tarafından verdikleri notlar son derece önemli. Bu şirketlerle çalışmak gibi bir zorunluluk yok gerek devletler gerekse şirketler kendi rızaları ile anlaşmalar yapıyorlar. Siz anlaşma yapmasanız bile sizinle çalışan ya da çalışmak isteyenler sizin derecelendirmenizi talep edebiliyorlar. Birçoğumuz siyasilerle bu kurumlar arasında yaşananları biliyoruz. En son Sayın Cumhurbaşkanı bu şirketlerle çalışmanın Türkiye’ye bir şey kazandırmadığını gerekirse ilişkileri kesebileceğimizi söyledi. Aslında bu şirketler sadece Türkiye’de değil birçok ülkede bu tür eleştirileri işittiler. 2011 yılında S&P, ABD’nin kredi notunu düşürünce Amerika Hazine Bakanı bu kurumu matematik bilmemekle suçlamıştı. Yine İngiltere’nin görünümü negatife düşünce benzer açıklamalar geldi. Hatta gerek AB gerekse ABD bu şirketlerin çalışma alanlarını daraltan bir takım yasalar çıkardılar. Avrupa Birliği işi daha da ileri götürerek bu kurumları denetleyen bir kurumu hayata geçirdi. Bu şirketlerin bu kadar çok sorgulanmasına sebep olan olaylar 2008’de Lehman Brothers başta olmak üzere batan ve devletleştirilen birçok kuruluşun notlarının en yüksek seviyede olmasıyla başladı. Amerika Birleşik Devletleri kendi krizini Avrupa’ya ihraç ederken Moody’s Yunanistan’ın not seviyesini korumuştu. Oysa herkes bilmekteydi ki Yunanistan borçlarını çeviremeyecek durumdaydı. Nitekim Yunanistan’ın yaşadıklarını bugün herkes biliyor. Yine Moody’s 1994’te ülkemize olumlu değerlendirme yapmış ancak arkasından herkesin bildiği o meşhur 1994 krizi çıkmıştı. Bunca yanlış analiz ortada iken bu gün gelirleri ve karlılıkları 2008 krizinden önceki dönemden bile daha iyi durumda. Esasen mesele derecelendirme kuruluşları bu kadar çok iken bu 3 şirketin hâla pazar payının neredeyse tamamına sahip olmaları. 1994 yılında Çin Hükümeti bu kuruluşların notları objektif kriterlere bağlı vermedikleri gerekçesiyle kendi kredi derecelendirme kurumunu kurdu. Çin, her yıl milyarlarca $ fon kullandıran bir devlet. Bu fonların çoğunda kendi kuruluşundan not alınmasını zorunlu tuttuğu halde aradan geçen 20 yıla rağmen henüz bir gelişme kaydedemedi. Gelecek yıllarda özellikle Amerikan Merkez Bankası’nın para politikaları hiç şüphe yok ki dünyada sermaye akışlarını çok ciddi etkileyecek ve bu üç şirketin önemi daha da artacak. Özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan piyasalarda yabancı fonlar ve şirketler yatırımlarının öncesinde bu şirketlerin notlarını dikkate alacaklar. Biz sözleşmeleri fesh etsek dahi Türkiye ile ilgili yaptıkları derecelendirme faaliyetlerine devam edecekler. Bu açıdan bakıldığında bunları eleştirmek yerine bunlara alternatif kurumları hayata geçirmek daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Özellikle bölge ülkeleri ya da ekonomik işbirliği teşkilatlarına üye ülkelerin beraber kuracakları bir derecelendirme kuruluşu ciddi bir alternatif olabilir. Ulusal bazda kurulacak bir derecelendirme kurumu ile en azından bir takım düzenlemeleri hayata geçirebiliriz. Yerel bazda yatırımcı olmasa bile başlangıçta emeklilik ve sigorta fonlarına, tahvil ihraçlarına derecelendirme ön plana çıkarılarak ulusal kurumlar güçlendirilebilir. Bu kurumların uluslararası piyasalarda yer alması biliyorum ki uzun bir sürecin sonucu. Unutmayalım piyasayı elinde tutanlar 100 yılı geride bırakmış şirketler. Ama bir yerlerden başlamak gerekmez mi?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erdal Küçükşehir Arşivi
SON YAZILAR