Erol Sunat

Erol Sunat

Her şey paramparça, her şey tuz-buz!

Her şey paramparça, her şey tuz-buz!

Kasım ayının ortasıyla birlikte her şey şirazeden çıktı, şirazemiz kaydı. Doların hızına yetişmek, onu dizginlemek, durdurmak, aşağıya çekmek, frenlemek mümkün olmuyor.

Alım gücümüz pes etti!

Piyasalar karşısında direncimiz kırıldı.

Enflasyon kaça çıktı, ne kadar yükseldi tahmin eden var mı?

Rakamlar gerçekleri ne kadar saklayabilecekler?

Mızrağın çuvala girmediği, girme imkanının kalmadığı, mızrağı saklayacak, gizleyecek çuval bulmanın imkansız olduğu günlerdeyiz!

Enflasyon değerleri artık günlük değişiyor!

Enflasyon ne denli yırtıcı, parçalayıcı, hayat hakkı tanımayan bir canavar olduğunu bilen-bilmeyen herkese gösteriyor. Yanında yardımcısı ve destekçisi fırsatçılar, meydan onlara kaldı!

Bir türlü yüzde yirmilere erişemeyen, yüzde yirmiyi bulmamak için çabalayan rakamlar, bakalım bundan böyle ne diyecek, ne açıklayacak?

Enflasyon tahmin edilebilir mi bir enflasyon mu?

Enflasyona bizleri ezdirmemişlerdi ya hani?

Kasım ortasında enflasyon topumuzu birden göstere-göstere, şekil a’da görüldüğü gibi diye diye ezdi attı! Sanatını icra etti! Rakamların dili tutuldu…Yüzdelerin kafası karıştı!

Dolar çift basamaklı hanelere öyle bir kuruldu ki, on bir, on iki, on üç diye tekerlemeler söylemeye başladı!

Gram altının hayali ve hedefi 700 lira! Çeyrek altın bin lira olduktan sonra, ne kaldı yedi yüz demeye dercesine yükseliyor! Onlar yükselirken, bizde panik havası hakim. Sinirlerimiz laçka, her şey paramparça!

*****

Gönlümüzden geçen bu değildi diye diye havanda su döven, iplere un seren siyasilerimiz, gönlümüzden geçeni verdik deseler dahi, bundan böyle kurtaracak gibi gözükmüyor!

Ne bizi, ne onları!

Cebimizdeki paranın hükmü kalmadı…

Alım gücü benden buraya kadar dedi ve durdu.

2022 yılının sonuna ertelenen 3600 ek gösterge bugün verilse dertlere derman olacak gibi değil!

Lafı güzaftan ileriye gitmeyen laflar havalarda uçuşuyor!

Dinleyen yok!

Etkisi yok!

Faydası yok!

Teselli etmeden uzak!

Derde derman, yaraya merhem değil!

Edebiyat nafile bir şekilde kendi kendini parçalıyor.

Bu saatten sonra kürsülere de, meydanlara da, konuşanlara da bakan, aldıran olabilir mi?

*****

Önümüz kış, önlenemez, bastırılamaz, önüne geçilemez zamların damga vuracağı ağır kış faturalarını nasıl ödeyecek bu insanlar?

Hangi parayla?

Hangi gelirle?

Karnını dahi doyurma konusunda karmakarışık düşüncelere dalan insanlara söylenecek bir şeylerin olması lazım!

Hem de hemen!

Piyasalar allak bullak, karmakarışık, fiyatlar uçmuş vaziyette…

Zam sağanakları ıslatmayı bıraktı, yakmaya, zorlamaya her şeyi imkansız hale getirmeye başladı.

İnsanlar büyük bir şaşkınlık içinde olan-biteni seyrediyorlar.

Denge dediğimiz o hassasiyet dağıtmış ve dağılmış vaziyette…

Kendi başının derdine düşen insanlar için, hiçbir şeyin önemi ve ehemmiyeti kalmadı!

Göç gide gide düzelir diyenlerimiz, ümitvar olanlarımız dahi sus-pus!

*****

Kendimizi bir şekilde bir yerlerde mahsur kalmış gibi hissetmeye başladık.

Bu mahsur kalma, sadece bizler için geçerli değil.

Siyaset mahsur!

Ekonomi mahsur!

Piyasalar mahsur!

Ümitlerimiz mahsur!

Bu kargaşa, bu karmaşa yalnızca fırsatçının işine yarıyor!

Fırsatçıların şirazesi çok daha değişik bir şekilde kaymış vaziyette…

Hem öyle kaymış vaziyette ki, onlarda ne Allah korkusu kaldı, ne vicdan, ne merhamet!

Bu arada Pandemi meselesi arada kaynadı gitti…

Oluruna kalmış gibi, bırakılmış gibi bir manzaraya büründü!

Hatta öyle bir oluruna kaldı ki, meydan virüse, onun mutasyonlarına ve varyantlarına kaldı. Kaç kişi öldü, kaç kişi hasta, ne olup, ne bitiyor, kimse eskisi gibi ilgilenmemeye başladı.

Çünkü herkes kendi başının derdine düştü…

İnsanlar yakasına küstü, içine kapandı, evine kapandı, bir kenara büzüldü kaldı!

*****

Ayakta durduğumuz zemin eskisi gibi sağlam değil…

Piyasaların başı öylesine hızlı dönüyor ki, bizim tansiyonlar fırladı, inesi yok!

Baş ağrılarımız fena tutmuş vaziyette…

Ne aspirin kâr ediyor, ne gripin!

Freni boşalmış bir araçta gibiyiz, maazallah nereye çarpacağız, hangi virajı alamayıp, savrulup bir yere uçacağız, yada bir şarampole yuvarlanacağız?

Ne varsa avuçlarımızdan kaymaya başladı…Ne tutmamız mümkün ne yakalayabilmemiz!

Her şey paramparça, her şey tuz-buz!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR