Erol Sunat

Erol Sunat

Kandil Ümitsiz Gecelerin Işığıdır!

Kandil Ümitsiz Gecelerin Işığıdır!

Bizi artık kandillerde kendimize getiremiyor. Bu ne hırs, bu ne kin, bu ne düşmanlık. Mübarek üç aylara girmedik mi?

İlk kandilimiz olan Regaib kandilini idrak etmedik mi?

Bize ait olmayan neyi bölüşemiyoruz?

Hiç mi pişman değiliz?

Hiç mi ders almadık hayattan?

Hiç mi ders almadık üç günlük ölümlü dünyadan?

İbret dolu, sınanma dolu bir 2020 yılı geçirdik!

Düşünmek için dünya kadar zamanımız vardı dedik!

Yine de hırslarımıza yenildik!

Bugün evet dediğimize yarına kadar dahi sabredemeden hayır diyoruz!

Kavlimizde durmuyoruz!

Söz dilimizde oyuncak olmuş!

Söz verip de sözünde durana hasretiz!

Keskin sirke küpüne zarar denmemiş mi?

Denip denmemesi de artık üzerinde durulan bir konu değil!

Bitip tükenmeyen kavgalara bağlamışız ümidimizi!

Münakaşalar yaşama sebebi, ayakta durma sebebi olmuş!

Sataşmalardan zevk alan, kendine pay çıkaran hale gelmişiz!

Ve ne haldeyiz bilmiyoruz!

Bunun adı kör dövüşü!

Bunun adı çıkmaz sokak!

Bunun adı duvara toslamak!

Büyüklerimiz kendi aralarında, kavga ederken, birbirleri arasında üstünlük yarışına girerken, neleri ve kimleri unuttuklarının ne zaman farkına varacaklar?

 

*****

Kandil geceleri, hatırlama geceleridir!

Ben ne yaptım,

Ben ne yapıyorum deme geceleridir.

Hizaya gelme geceleridir.

Pişman olma, pişmanlık duyma, yanlışlardan geri dönme geceleridir.

Kandiller barışma geceleridir.

Küslüklere, kırgınlıklara, incinmiş olmalara,

Yaradanın hoşgörüsünden ilham alarak son verme geceleridir.

Görseniz de görmeseniz de…

Bilseniz de bilmeseniz de…

Hissetseniz de, hissetmeseniz de…

Ortalık yangın yeri…

Yananı elbette Rabbim görür!

Yananları seyredenleri de!

Umursamayanları da!

Görmezden gelenleri de görür!

 

*****

Kandil geceleri, İslam aleminde bizden başka ve bizim gibi kutlanmıyor olabilir!

Bu Türk Milletinin Rabbine ve onun sevgili Peygamberine karşı duyduğu sevginin bir nişanesidir.

Rabbimiz ve onun sevgili Peygamberini böyle sevdiğimiz içindir ki, Türk Milleti yüzyıllardır mazlumların imdadına koştu.

Düşenin elinden tuttu.

Mazluma kast edeni, bir daha mazluma dönüp bakamayacak hale getirdi.

Adaletin ve huzurun sağlayıcısı oldu.

Bizim ecdadımız Rabbinin ve onun sevgili Peygamberinin izinden yürüyerek üç kıtada şehirler ve memleketler fethetti.

 

*****

Bugün yaptıklarımız sevgi değil, kardeşlik değil!  Kalp kırmakla, bağırmakla, aşağılamakla, hakaret etmekle, üstünlük taslamakla, mağrurlukla, zapt edilemeyen egolarla, burnu Kaf dağında olan kibirlerle nereye varacağız?

Bu saydıklarımızın hiçbiri ne dinimiz de, ne inancımızda, ne de hasletlerimizde var!

Biz ne yapıyoruz Allahaşkına?

Bunu biz kendimize nasıl yapıyoruz?

Bunun adı birbirinden kopmak!

Bunun adı ayrılık ateşleri yakmak!

Türk Milleti tarihi boyunca, bu oyunları çok yaşadı!

Devlet kurduğu coğrafyalarda hüsranlara uğradı, istila yüzü gördü.

Her defasında silkindi, kendine geldi, kendini toparladı, kendine hayat hakkı tanımayan ne kadar ayrık otu, ne kadar zehirli sarmaşık varsa kesti, kopardı attı.

 

*****

Tarih anlayana değişik bir ibret sahnesi!

Bu coğrafyada görmediğimiz entrika,

Görmediğimiz hile,

Görmediğimiz tuzak,

Görmediğimiz arkamızdan hançerleme,

Görmediğimiz kendi içimizden vurulma hadisesi kalmadı.

Sultan Alparslan’dan, Kutalmışoğlu Süleymanşah’a, Ertuğrul ve Osman Beylere, Fatih Sultan Mehmet Han’dan Mustafa Kemal Atatürk’e kadar yaklaşık bin yıldır bu coğrafyadayız.

Bu coğrafya bin yıldır, adaletin ve huzurun dağıtıldığı bir coğrafya…

Ancak, tarihin hiçbir döneminde adaleti ve huzuru tesis eden Türk Milleti rahat yüzü görmedi.

Her an tetikte hazır bekledi.

Dünde öyleydi, bugünde öyle, nasip olursa yarında öyle olacak!

 

*****

Kandiller, soluklandığımız günler!

Huzuru ve huşuyu yakaladığımız günler!

Rabbimizin huzurunda bir ve beraber olduğumuz günler!

Bu günlerde tesis edilen birlik görüntüsü devam etmeli, devam ettirilmeli.

Rabbimizin huzurunda;

Ne sen var, ne ben!

Ne sizden var, ne bizden!

Kavga etmeye, tartışmaya, sataşmaya devam edenler!

Biraz susarsanız, biraz sessiz kalırsanız…

İniltilerimizi duyacaksınız!

İnleyişlerimizi duyacaksınız!

Feryatlarımızı duyacaksınız!

İşsizleri, evine ekmek götüremeyenleri, çarkları dönmeyenleri, düşüp de kalkamayanları, dermanı kalmayanları görecek ve duyacaksınız!

Kandiller durmanız için, duymanız için, görmeniz için, ben ne yaptım, ben ne yapıyorum demeniz için bir vesile!

Çünkü, duymak, görmek, bilmek, insanların derdiyle hemhal olmak Türk Milletinin emanetini taşımanın bir nişanesidir!

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR