Mustafa Balkan

Mustafa Balkan

Konya Tarım Fuarı ve buğdayda ilaç kalıntısı

Konya Tarım Fuarı ve buğdayda ilaç kalıntısı

Bu sene 15’incisi düzenlenen Konya Tarım Fuarı, 21 – 25 Mart tarihleri arasında dünyanın pek çok ülkesinden ve Türkiye’den şehrimize gelecek misafirlerini ağırlayacak.

Tarım fuarı denilince ziraat ile ilgili ne varsa hepsi bu kelime ve kavramın içine giriyor.

Türkiye’nin tahıl ambarı olarak bilinen Konya, bu açıdan büyük önem arzediyor.

Geçtiğimiz sene düzenlenen fuarla ilgili olarak yapılan yorumlarda, organizasyonda büyük aksaklıkların yaşandığı ve İstanbul’dan ve diğer şehirlerden gelen ziyaretçilerin içeriye girmek için saatlerce dışarıda beklemek zorunda kaldıkları; tanıtım elemanlarının sorulan soruların çoğuna “bilmiyorum” cevabını verdikleri ortaya çıkıyor.

Konya’nın tanıtımı ve vizyonu açısından Tarım Fuarları, organizasyonun aksamadan ve profesyonelce gerçekleştirilmesi büyük önem taşıyor. Ben bu tür fuarları; tarımdaki yeni teknolojilerin görücüye çıkması ve un sanayii ile gıda sanayiinde Konya’nın ne derece ilerlediği, yatırım yaptığı, önemsediği, insan sağlığına ne derece ehemmiyet verdiği, bu sektörde küresel anlamda nasıl rekabet edeceği/edebileceği gibi konularda işin ehli ilim adamları ve uzmanlar tarafından dile getirilmesi gereken iyi ve güzel bir ortam olarak bakıyor, o şekilde değerlendiriyorum.

Diyeceksiniz ki, bu ne derece gerçekleşiyor veya hayata geçiriliyor mu?..

Meselâ, Konya’daki un sanayicilerinin dertleri nelerdir?

Tarımdaki zirai ilaç kalıntısı bu ve buna benzer fuarlarda masaya yatırılıp, yabana atılmayacak derecede üzerinde dikkatle durulması ve araştırılması gereken konular da enine boyuna bu fuarda ele alınması gerekir.

Konya’daki ziraat odaları başkanları, ziraat mühendisi odası ile ziraat yüksek mühendisleri ve gıda mühendisleri acaba neler düşünüyorlar?

 

***

Belediye başkanları, Konya ovasının verimli topraklarını ve sanayi yerlerini mesken yerlerine çevirerek inşaat sektörüne “rant” aracı haline getirmeye devam mı edecekler? Yeni yatırım yapmak isteyen ve işini büyüterek bu şehre daha fazla katma değer katmak isteyen ve istihdam sahası açmak niyetiyle hareket eden ve sizlerden arsa talebinde bulunan un sanayicilerinin isteklerine; “buraları da yeni mesken sahaları yaptık” deyip kulak tıkamayı alışkanlık haline getirmeyi daha ne zamana kadar devam ettireceksiniz?..

 

***

Ne yazık ki dışarıdan buğday ithal eder hale gelen/getirilen bu ülkede; bir şeylerin ters gitmesi münbit Konya ovasını, yoksa “su” kadar bile endişelendirmiyor mu?

Küresel gıda tröstleri mısırla oynadıkları gibi buğdayla da oynadılar. Artık o eski buğday tohumları yok. Buğdayı da bozdular. Buğday bozulunca haliyle unların kalitesi de dumura uğruyor. Türkiye’nin tahıl ambarı olan Konya, en kaliteli unlarını dışarıya satarken, biz neden Konya’daki fırınlarda üretilen kalitesiz ekmekleri yemeye devam ediyoruz?

Varlık içerisinde kalitesiz bir yaşama Konya insanını mahkûm etmeye ve kalitesiz unlardan yapılma ekmek yedirmeye kimin ne hakkı var ki?

 

***

Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Hüseyin Demirtaş, ekmekle ilgili şok bir iddiayı gündeme getirdi. Demirtaş, buğday üretiminde sıvı gübre ve tarım ilaçlarının bilinçsizce kullanıldığından dolayı ekmeğin insanlarda kanser riski oluşturabileceğini ileri sürdü.

Geçenlerde konuştuğum bir gıda mühendisi de aynı iddiada bulunmuş ve bana “tam buğday unundan üretilmiş ekmeği yeme” tavsiyesini yapmıştı. “Beyaz ekmek ye. Ama içinde çok katkı maddesi olan tam beyaz ekmeği yeme” diyen o gıda mühendisi, Konya’da kanser vak’alarındaki artışın neden yüzde 65’lere kadar yükseldiği, son yıllarda kalp ve damar sertliğindeki çoğalmaların asıl sebebinin ne olduğuyla ilgili bilimsel araştırma yapılması gerektiği hususunda yaptığı uyarısı da yabana atılacak gibi değil.

Türkiye’de her gün kişi başına ortalama üç ekmek tüketiliyorsa, bu oran Konya’da Türkiye ortalamasının üzerinde demektir.

O halde insanımızın sağlığı tehlikede!

Ne demiş atalar: “Can boğazdan gelir.”

 

***

TÜYAP Konya Tarım Fuarı’na katılmak içim şimdiye kadar 388 firma başvuruda bulunmuş. Geçtiğimiz sene 300 bine yakın ziyaretçi bu fuarı gezmiş. Bu seneki hedef ise 350 bin ziyaretçi. Konya Tarım Fuarı demek, herşeyden önce insanımızın sağlığı demektir.

Tarım fuarları demek, Konya’nın değerleriyle birlikte iyi pazarlandığı mekânlar demektir.

 

AZİZİM DİYOR Kİ…

Eskiler, “Buğday ekmeğin yoksa, buğday dilin de mi yok?” derlerdi. Konya Tarım Fuarı’nı gezmeye gelen ziyaretçileri; “buğday dili”yle güzel ve hoş karşılamak, elbette herkesi memnun eder.

Düşündürücü bir başka atasözüyle yazımıza nokta koyalım:

“Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince.”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan Arşivi
SON YAZILAR