Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Kötü romanın doruklarında

Kötü romanın doruklarında

12 Ekim’de İhsan Yılmaz’ın Hürriyet’teki köşe yazısında gördüm ilk; “Halide Edib’in yeni romanı bulundu.’ Yılmaz, köşesinde özetle şu bilgileri veriyordu; “Halide Edib Adıvar’ın daha önce kitaplaşmamış yeni bir romanı bulundu ve Can Yayınları tarafından yayımlandı. ‘İstanbul’da Bir Yabancı’ adını taşıyan mini roman, 10 Mart - 26 Mayıs tarihleri arasında 12 sayı olarak Büyük Gazete adlı haftalık süreli yayında tefrika edilmiş. Romanı burada bulup yayına hazırlayan Erol Gökşen. Kitaba yazdığı yazısında şöyle anlatıyor bu keşif sırasında yaşadıklarını ve hissettiklerini: ‘Edebiyat araştırmacılarının arşiv çalışmaları sırasında şair ve yazarlara ait gazete, dergi sayfalarında bir yazı, bir şiir, bir hikâye veya roman tefrikasını keşfettikleri an yaşadıkları sevinci anlatmak için kelimeler yeterli gelmez sanıyorum. Bunu, Halide Edib’in ‘İstanbul’da Bir Yabancı’ adlı romanıyla yaşadığımı söylemeliyim.’

Erol Gökşen de sunuşunda kitabın edebi değeriyle ilgili benzer şeyler yazmış. Romanın Halide Edib’in aynı yıllardaki diğer romanlarında olduğu gibi kısa, kurgu ve teknik olarak zayıf ve derinliğinin az olduğunu belirtiyor.

Kitaba ön söz yazan İnci Enginün de Gökşen de yaşla birlikte Halide Edib’in yazarlık kariyerinde belirli bir düşüş olduğu gerçeğinin altını çiziyorlar.”

Cılız da olsa yeni bulunan romanın akisleri gazetelerimizde yer buldu. Ama benim hatırıma, sevgili Ali Işık hocamın da hatırlatmasıyla Engin Ardıç’ın 26 Aralık 2014’te Sabah’ta çıkan ‘Halide Edib Konuşulacakmış’ başlıklı yazısı geldi. Halide Edib’in çok ciddiye alınmasına, Adıvar’a büyük önem atfedilmesine itiraz eden Ardıç’ın yazısından bazı kısımları aktarıyorum, ki ben de Ardıç’la hemfikirim; “Halide Edib önemli bir yazar değildir. Sinekli Bakkal da kötü bir romandır. Evet, o pek sevdiğiniz "Doğu-Batı sorunsalına" el atmıştır ama içinden de çıkamamıştır, çünkü bu konu onun çapını aşmıştır. (Bu alanda Tanpınar'ı ya da Kemal Tahir'i konuşsanız daha hayırlı bir iş yapmış olursunuz.) Hele hele "Mor Salkımlı Ev", "Raik'in Annesi", "Seviyye Talip", "Mev'ud Hüküm", "Handan" falan, çağın dışına düşmüş, edebiyat tarihimizin derinliklerinde çoktan kaybolup gitmiş eserleridir. (Bir başka büyük balon Abdülhak Hamid'in "Finten"i minteni gibi.) "Vurun Kahpeye" romanı da, Reşat Nuri'nin "Yeşil Gece"si tarzında ve tadında, klasik "gerici imam -ilerici öğretmen" edebiyatıdır. Bu zırva doruk noktasına en kötü yazarlarımızdan Fakir Baykurt'la çıkmıştır. CHP'liler pek severler.
Son yıllarında yazdığı "Yolpalas Cinayeti", "Akile Hanım Sokağı" falan, bir Muazzez Tahsin ya da Kerime Nadir düzeyindedir.

Yazının tamamını internette de okuyabilirsiniz; https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ardic/2014/12/26/halide-edib-konusulacakmis

&&&

Son zamanlarda roman tahliline yeni bir soluk getiren Mustafa Özel Vadi’den çıkan kitaplarında ‘Sinekli Bakkal’ı en önemli Türk romanlarından, hatta en önemlisi kabul eder.

Peki bu durumda yazarlara nasıl bakmalı ve onların eserlerinin edebi nitelikleri hususunda nasıl karar vermeliyiz? Bu noktada Mehmet Kaplan hocamızın ‘eser-devir-şahsiyet’ metodu yardımcı olabilir okura.

İdeolojik kamplaşmaların, yanlı tutumların geleneksel sporumuz olduğu ülkemizde okumalarımızı tek tek tip yazarlardan değil farklı bakış açılarına sahip güvenilir isimlerden okumak en doğrusu. Sonuçta karar mercii okurun kendisi.

Roman kendini ilgiyle okutuyor mu, hayata dokunuyor mu, yeni ilhamlar yaratıyor mu, aynı konuda yazılan romanlar içinde yeri ne?... gibi sorulara verilecek cevaplar da doğru yargılarda bulunmamıza kapı açar.

Burada anlatmaya çalıştığım metodu günümüz romanları için de rahatlıkla uygulayabiliriz kanaatindeyim. Geçen haftaki Orhan Veli hakkındaki yazıma tekrar baktığınızda perde arkası empoze ve diktelerin işi nerelere götürebileceğini daha somut anlarsınız. Bu yazının linkine de buraya bırakıyorum; https://www.pusulahaber.com.tr/oteki-sait-faik-13100yy.htm

O halde tekrar tekrar hatırlatmakta fayda var; bir roman hiçbir zaman ve asla sadece bir roman değildir!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR