Erol Sunat

Erol Sunat

“Mutlu olmak nasıl bir şey”

“Mutlu olmak nasıl bir şey”

Rahmetli Müslüm Baba, “Borç mutluluk istiyorum” şarkısına “Mutlu olmak nasıl bir şey” diye başlıyordu. Ve şöyle devam ediyordu; “Hiç tatmadım, bilmiyorum / Ömre değer sevgileri / Yaşamadım, bilmiyorum”

Şarkının dizeleri ise akıp geliyordu ardı ardına…

“Hasret çökmüş yüreğime / Biraz umut diliyorum / Avuç açtım kaderime/ Borç mutluluk istiyorum”

“Fazlasında değil gözüm / Bir kerecik gülsün yüzüm /Kalbim üzgün, ben üzgünüm/ Borç mutluluk istiyorum”

“Yarınım yok beklediğim /Bir mazim yok özlediğim / Elindeyim ben kaderin / Borç mutluluk istiyorum”

Mutlu olmayı, mutluluğu, mutluluğun tarifini, neye benzediğini unuttuk. İşimiz mutluluk anketlerine kaldı.

Mutluluğun anketi olur mu?

Olmaz amma…

Diyorlar ki, mutlusun arkadaş…Sen mutlu olmasını bilirsin. Zaten mutluluk dediğin nedir ki? Bak, gül kokuları bahar kokuları geliyor, misler gibi, mutlusun işte…

Sonra, kime sorduysak herkes mutlu, mutsuzum diyenlerde mutlu olmanın bir tık gerisindeler!

*****

Mutlusun değil mi?

Neye göre?

Havaya göre…

Ne havası bu?

İklim, meteoroloji, mevsim, ılık bir gün, artık ne denk gelirse…

Hadi bir kere mutluyum deyiver…Yalandan da olsa gülümse…

Bak ne oldu?

Mutlu oldun, mutluluğu bir ucundan yakaladın gördün mü?

Zorla güzellik ne kadar olursa, zorla mutluluk da o kadar oluyor desek yalan değil…

Mutluluğa, Kaf Dağından bakar gibi bakarsanız ne mi görürsünüz?

Ortalık toz pembe, her şey güllük gülistanlık, her şey yerli yerinde, herkes mesut, herkes memnun, herkes işinde gücünde ne dertleri kalmış ne de bir sıkıntıları insanların!

Gel gel, sen de benim baktığım yerden bir bak ne görüyorsun diyenlerin baktığı yer neresi mi?

Nerede olduğunu ancak bakanların bildiği bir seyir terası…

Mutluluğu gösteren ve mutluluğun seyredildiği söylenen teras!

Lakin, mutlu olmak nasıl bir şey sorusunun cevabının olmadığı, bulunmadığı bir teras.

*****

Mutlu muyuz?

Yüzümüz gülüyor mu?

Halimizden memnun muyuz?

Bunlar daha iyi günleriniz diyen dostlar, keşke böyle söylemeseydik demekten kendilerini alamıyorlar.

İyi gün hangisi mi?

İyi gün bugün, o da içinde bulunduğumuz bugün diyorlar.

Mutlu olmak kim istemez?

Kim istemez yüzü gülsün?

Kim istemez çok şükür halimden memnunum demeyi?

Sıkıntıdan, borçtan-harçtan, dertten, kredi kartından, kiralardan, evine ekmek götürememe derdinden o kadar çaresizliğe düşülmüş bir hal var ki, insanlar bırakın mutluluğu hatırlamayı, bırakın kendine zaman ayırmayı, kendilerini kaybetmiş durumdalar.

İşte onun içindir ki, etrafımızda ne olup bitiyor, neler oluyor, kim geliyor, kim gidiyor? Ne görüyoruz ne biliyoruz.

Derdim var dağlar gibi diyen insanın o dağ gibi derdi hafiflemedikçe, oh demedikçe, mola vermedikçe ne olacak?

Nasıl mutlu olacak?

İnsanları mutlu etmek lafta kaldığında, yüzlerdeki acı tebessümleri görememek, görmezden gelmek, mutlulukla insanlar arasına kalın bir perde çekmekten farksız.

*****

Borç mutluluk istemiş ya rahmetli Müslüm Baba...belli ki, bu şarkıyı söylediği günlerde de bulamamış, sonrasında da…

Biz ise son yıllarda aynen onun gibi borç mutluluk arayanlara döndük.

Ancak, mutluluğu borç olarak veren yok. Mutluluk döviz gibi, altın gibi, erişilmez bir şey oldu.

Mutluluğun tarifi de anlamı da ruhu da değişti diye anlatanlar mutluluğu adeta kırk bohçaya sarmışlar, kırk kilitli sandıklara kilitlemişler.

Nerde mutluluk?

Kim kaybetmiş ki biz bulacağız diyenler var.

Evet bir zamanlar mutluluk vardı., mutluyduk, yarınlardan umutluyduk.

Şimdi ne sen sor ne biz söyleyelim….

Her tarafta karamsar bulutlar. Karamsar yüzler, karamsar sözler…

Kim çaldı bizim mutluluğumuzu?

Mutluluk denen o rüzgâr gülü, kimin kapısında, hangi kapalı kapılar ardında yüzünü gören cennetlik!

*****

Millet zaten boğazına kadar borca harca batmış. Eskiler, uçan kuşa borçlu diye anlatırlardı ya…Mutluluğu da borçlansanız ne olacak? Ha bir eksik, ha bir fazla…

Çok şey mi istedikleri?

Değil amma…

Mutluluk öyle pahalı ki…

Gram altın gibi desek, mutluluğa karşı ayıp mı olur bilmem?

Mutluluğun maddi bir değerinin var olduğunu düşünmek tek kelimeyle içler acısı…

Hatta saçma!

Mutluluğu; borç verenlere, mutluluk tacirlerine, borç olarak mutluluk arayanlara sorun…

Neden mutluluğu borç olarak arar hale geldiğimizi bir daha düşünün…

Bir de bize mutluluk borcu olanları…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR