Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Pandemi ve depremlerden daha büyük tehlike: Kuraklık

Pandemi ve depremlerden daha büyük tehlike: Kuraklık

Hafta sonu Konya’da yaklaşık 150 km çapında bir alanda (özellikle tarım alanlarında) bir seyahatimiz oldu. Havaların ısınmaya, karların erimeye başladığı bu dönemde birden yine kıştan yaza döndük gibi. Bu durumu özellikle tarım alanlarında daha net görmek mümkün.

Kısacası basına yansıdığı gibi ya da çoğu basının abartarak yazdığı gibi 3 hafta önce yağan kar kuraklığı falan çare olacak gibi görülmemeli. Çoğu tarlalar şimdiden tava gelmiş, ilkbahar hazırlığına uygun durumda, bazıları da 5-10 gün içerisinde hazırlığa uygun hale gelecektir.

Büyük şehirleri sulayan su kaynakları; barajlar, tabii göller ve nehirlerde su varlıkları tükenmiş durumda. İstanbul, Bursa, İzmir gibi şehirler alarm veriyor; kuraklık Trakya’da kendini daha da etkili gösteriyor. Buralarda bırakın sulamalı tarımı, kentlerin içme suyu ihtiyacını karşılayamaz hale gelen kaynaklar yok olmuş, kurumuş durumda.

Zirai manada yazlık üretim, birkaç ürün hariç, genelde endüstri bitkileri temelli yapılan üretime verilen isimdir ve bu da çoğunlukla sulamayla yapılır. Mısır, yonca ve bazı diğer yem bitkileri istisna tutulursa; şeker pancarı, patates, ayçiçeği, yer fıstığı ve pamuk gibi ürünlerin tarımı sulanarak yapılır.

Bunun üstüne ülkemin % 10 kadar ki (bu kadar da tarımsal alanımızı ihtiva ediyor) alanı deprem felaketi yaşamış. Tarımsal altyapı tahrip olmuş, sulama kaynaklarının ne olacağı belli olmadığı bir durumla da karşı gelmiş durumdayız. Yani bu bölge insanının çoğu, belki de bu seneki zirai üretime katılamayabilirse de bunlar da gıda almak ve beslenmek zorundadır. Yine, deprem bölgesinde geçen seneki ürünlerden depo edilen temel gıda kaynakları (buğday, mısır, küspe, yonca ve diğer yem bitkileri) tabii olarak depremden zarar görmüş, kullanılamaz durumda.

Burada kara bir tablo çizmek istemesem de ortada mevcut bir durum var ve tüm gıda ihtiyaçlarımız için bir şekilde üretim yapma mecburiyetimiz olduğunu ortaya koymaktır. Elbette bu gerçek Tarım Bakanımız ve Bakanlığımız tarafından da biliniyor. Talebimiz toplumun hassasiyetini tetiklemek olup, gerek bitkisel üretim, gerek sanayi ve gerekse de insan ihtiyacı için su kaynaklarımızın israf edilmeden kullanılmasına dikkat çekmektir. Öyle ki içinde bulunduğumuz tabii durum gereği bu sene (imkân olursa) en azından 2 senelik ihtiyacımız için üretim yapmak olmalıdır.

Dünya ve ülkem 3-4 senedir bazı zorluklarla karşı karşıya kaldı. Ülkemi diğer ülkelerden farklı kılan, muhtemel kuraklık tehlikesi ve 6 Şubat Depremi ile her iki felaketin etkilerinde olmasıdır. Konu başlığını Pandemi ve mevcut Deprem üzerinden kuraklığa kaydırmak istememin anlamı da buydu.

Her zaman ifade ettiğim gibi, ülkemin gıdasız kalması birçok iç ve dış düşmanların oldukça hoşuna gider. Hele de siyaset sahasında, seçimin olduğu bir sene de, çapsız ve aptal bazı muhalif grupları ve sivil toplum örgütleri vatandaşlarımı yanlış yönlendirmek için her türlü ahlak dışı argümanları kullanacak; en azından psikolojik baskı ile rahatsızlığa sebebiyet verecek olmasıdır. Bu durum onlara ahlaken ve siyaseten eksi not yazsa da, tedbiri de elden bırakmamamızın gerekliliğidir.

Her kim ve kurum ne düşünür, ne yazar, ne tür ahlaksızlıklar yapar ve elinden geldiğince kargaşaya sebep olmak isterse de, aklı başında vatandaşlara (tarımcısı, iş adamı, resmi kurumu, sanayicisi) düşen özellikle her türlü israfa meydan vermeyecek tedbirleri almak olmalıdır. Bu anlayışın meydan bulması ve yaygınlaşması sadece Devlet, siyaset ve bürokrasiye ait değil; iş dünyası, sanayicisi, çeşitli hizmet sektörü ve de tarımcının da iş edinmesidir.

Sevgili dostlar, bu ülkenin vatandaşı olmakla övünen, Devletine tarihi, manevi, fiziki ve ahlaki tüm değerleriyle bağlı olan herkese ve kuruma düşen, öncelikle su olmak üzere her türlü israfı önleyecek adımları önce kendi nefsinde, sonra da başkalarına örnek olacak adımları atmak olmalıdır. Yoksa depremzedeye nasıl temiz su, nasıl temiz ve yeterli gıda temin ederiz, bir düşünelim.

Ülkeme birlik, vatandaşıma sağlık, depremzedelerimize yüksek moral dileklerimle; kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR