Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

‘Sözcükler’den dalya

‘Sözcükler’den dalya

Turgay Fişekçi ismini ilk kez Memet Fuat üzerine lisans tezimi hazırlamaya başladığımda, yani 1999’da duymuştum ve aynı yıl içinde tanışma fırsatı yakalamıştım. O zamanlar hasta olan, solunum cihazına bağlı bir şekilde evinden çıkmadan yaşayan Memet Fuat’ı telefonla aramış,kendisi hakkında tez hazırladığımı ve görüşmek istediğimi söylemiştim. Nazikçe hastalığından dolayı doktorunun kimseyle görüşmesine izin vermediğini ama Turgay Fişekçi’nin her konuda bana yardımcı olacağını belirtmişti. Yaşına ve hastalığına rağmen sesi çok dinçti ve hâlâ kulaklarımda

Turgay Fişekçi, Memet Fuat’ın ölümünün ardından tek başına edebiyat adına üretmeye, çalışmaya devam etti. Bu sürecin verimlerinden biri de neredeyse tek başına omuzladığı ‘Sözcükler’ dergisi. 2006’nın mart ayında yola çıkan dergi bugün 100. sayıya ulaştı, dalya dedi. Edebiyat ve kültür sanatın çeşitli alanlarında nitelikli bir içeriğe sahip olan dergi iki ayda bir bayilerde oluyor ve ben de düzenli olarak takip ediyorum. “Edebiyatın insan ve toplum için hayati bir gereklilik olduğu” şiarıyla okuyucu huzuruna çıkan derginin editörlüğünü Burcu Yılmaz yapıyor.

Tahmin edeceğiniz üzere pek çok dergi gibi şehrimize çoğu zaman gelmeyen ‘Sözcükler’ dergisini Ankara’da Dost’tan temin ediyordum. Şimdi bir alternatif yol, derginin dijitaline abone olmak ve çok daha cüzi bir fiyata e-dergi olarak okumak. Size de tavsiye ederim.

Turgay Fişekçi ‘Sözcükler’ merkezli bir söyleşide derginin dünü ve bugünü hakkında T24’ten Soner Sert’e özetle şunları söyler; “Dergimiz 2006’da yayın hayatına başladı. 2007’de de küresel ekonomik kriz çıktı. Neredeyse çıktığımız günden buyana ekonomik zorluklar içindeyiz. Çıktığımızda 6 TL olan fiyatımız bugün 15 TL (şimdi 50 lira-YAÖ). Yani dövizle alınan kâğıt, matbaa mürekkebi vb. giderler büyük oranda okurlarca karşılanıyor. Neyse ki, az ama dergiye çok bağlı bir okur topluluğumuz var. Dergiyi hiç yalnız bırakmadılar bu on iki yıl boyunca. (…) Geçtiğimiz temmuz ayına dek sosyal medya kullanmadık. Şu an sadece twitter hesabımız var ve onu da pek etkin kullandığımızı söyleyemem. Bilinirliği artırdığına inanıyorum ama bu ne kadar işe yarıyor emin değilim. Sosyal medya konusunda daima önyargılı oldum. Hızla tüketmek üzerine kurulu, görmekten ziyade görünmeyi merkeze koyan oluşumların dergiciliğe/ edebiyata “sahici” anlamda ne denli katkısı oluyor bilemiyorum.” Söyleşinin tamamını okuduğunuzda günümüz edebiyatı, şiiri, dergileri vd. hakkında Turgay Fişekçi ve Burcu Yılmaz’dan nokta atışı, isabetli tespitler r bulacaksınız. Linkini buraya bırakıyorum, ilgilisi için; https://www.gazeteduvar.com.tr/kitap/2018/02/20/sozcukler-dergisi-edebiyatta-modalar-gelip-gecicidir

100.sayıda ‘Sözcükler’in başında Fişekçi’nin sunuş yazısı, dergi hakkında önemli bilgiler içeriyor. Derginin çizgisi ve içeriği hakkında özlü bilgiler veren o yazıyı aktarayım; “Merhaba, işte 100. sayıya ulaştık. Türlü yönlerden çok renkli bir dönem yaşadık. İki yüz ay, tam olarak on altı yıl sekiz ay. Hazırlık süreçlerini de katarsak on yedi yıl. Yirmi beş yıl çalışılarak emekli olunduğu düşünülürse bir insanın çalışma hayatına yakın bir süre. Dışarıdan bir kurum gibi görünen ama çevresindeki geniş yazar ve aydın varlığı ve iki kişinin yoğun emeğiyle süren bağımsız, yalnızca edebiyatın evrensel değerlerine bağlı bir dergi yayımcılığı.

Arayanların telefonlarını açtığımda çok kez şu cümleyle karşılaştım:

"Telefonları siz mi açıyorsunuz?”

Ya kim açacak?

Bu on yedi yılı, edebiyat dergâhının bir dervişi gibi yaşamayı becererek geçirmeyi başardık. Sadece okur desteğiyle ayakta kalacak bir dergi istedik. Dışarıdan gelen destek önerilerini geri çevirdik.

Son bir yıldır koşullar çok değişti. Artık ne yapsanız ayakta kalabilmek güç. Aşırıpahalı maliyetler bir yandan, satılan dergilerin bedelinin dokuz ayda geri dönüşü öte yandan, enflasyon ortamı silip süpürüyor her şeyi.

Dergi yayımcılığı koşullarının ortadan kalktığını düşünerek 100. sayıda yayımı sonlandırmayı düşündük ama okurlardan büyük tepki gördü bu düşünce. Her şeye karşın sürmesini istediler Sözcükler’in.

Sözcükler 2023’de de yayın hayatını sürdürecek.

&&&

19 Aralık, dergicilikte ve hayatta örnek aldığımız büyüğümüz Memet Fuat’ın yirminci ölüm yılı. Bu sayımızda Oğuz Demiralp, onu en önemli kitaplarından biri olan Çağdaşımız Makyavel bağlamında değerlendirdi.

Çağdaş edebiyatımızın bir başka büyük adı Orhan Kemal, Zeki Kırmızı’nın kapsamlı ve yeni bir bakışla değerlendirdiği yazısıyla sayfalarımızda.

Bu sayıda Cevat Çapan çevirisiyle iki şiirini okuyacağınız Amerikan ozanı William Carlos Williams, ana karakter olduğu Jim Jarmusch’un Paterson adlı filminin gösterime girmesiyle ülkemizde de tanınmıştı. Şiirlerinin yanı sıra Williams’la hayatının son dönemlerinde yapılmış bir konuşmadan bölümler de sunuyoruz.

İlk yıllarda, dergiyi çok sahiplenen arkadaşlardan biri de Salih dergiyi çok sahiplenen arkadaşlardan biri de Salih Ecer’di. Büyük hayalleri vardı dergiye ilişkin. "Ben bu dergiyi birkaç yıl sonra Fransızlara iki milyon dolara satarım, mali olarak rahatlarız,” demişti bir kez.

Kimi insanların hayallerine bile yetişebilmek zor oluyor.

Salih çok renkli bir insandı. Ona ilişkin iki olayı hiç unutamıyorum. 1970’lerde Türkiye İşçi Partisi’nde, başkan Behice Boran’ın sağ kolu sayılacak denli yakınında çalışıyordu. Adamıştı kendini partiye. Fakat ne olduysa bir gün partiden kovulmuş. Başına gelene inanamaz biçimde günlerce ağlarken bir gün Can Yücel’e rastlamış, ona da başına geleni anlatmış. Nasıl teselli edeceğini bilememiş Can Yücel, "Üzülme,” demiş, "biz de seninle yeni bir parti kurarız.”

Öteki olay Sözcükler’in ilk zamanlarında oldu. Kitap yayımına da başlasak mı diye düşünüyorduk onun evinde bir gün. "Parlak bir kitapla çıkış yapmalıyız ki ilgi çekelim,” dedim. "Örneğin Yaşar Kemal’e şiirlerini kitaplaştırmayı önerebiliriz.”

Hemen telefona sarıldı, aradı Yaşar ağabeyi. "Turgay’la konuşuyoruz, kitap yayımına başlayacağız. İlk kitap da senin şiirlerin olsun istiyoruz. Bize verir misin şiir kitabını?” diye sordu.

"Seninle dağa bile çıkarım,” diye yanıtladı Yaşar Kemal.

Tabii sonra o kitap Yaşar Kemal’in öteki kitaplarını da basan Yapı Kredi Yayınları’ndan çıktı.

Salih’ten bunca söz etmem bana bıraktığı çok sayıda elyazması. Geçen ay yine karşıma çıktılar bir kolinin içinde, kimi şiir, kimi sanat çevrelerinden portreler. Bu sayıda birkaçını yayımlıyoruz, Salih’in tükenmez sanat ve yaşama heyecanını bir kez daha selamlayarak.

&&&

Bir dönem çokça tartışılmıştı, Nâzım Hikmet’in 1951’den sonraki şiirlerinin "kartpostal” olması. Düşünce Ece Ayhan’ındı. Ben de o günlerde Cumhuriyet gazetesinde her çarşamba yazdığım köşe yazılarından birinde bu konuya değinmiştim, bir gazete yazısının sınırları içinde. Birkaç gün sonra da yazı üstüne Ece Ayhan’dan bir mektup almıştım.

İlk kez bu sayımızda yayımladığımız o mektubun da ilgiyle okunacağını düşünüyorum.

İyi okumalar...

&&&

Umarım bu güzel dergi hakkında bir fikir verebilmişimdir. Nasıl ulaşabileceğinizi de girişte yazdım.

‘Sözcükler’i okumanız, destek vermeniz ve istifade etmeniz dileğiyle…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi
SON YAZILAR