İ. Hakkı Biçer

İ. Hakkı Biçer

Taşeron köleliği bir yazgı değilse eğer...

Taşeron köleliği bir yazgı değilse eğer...

Her gün sabahtan akşama kadar direksiyon sallayan, aynı zamanda gezici halkla ilişkiler elemanı gibi otobüste belediyeyi temsil eden kadrolu Kaptan Mehmet Abi 3 bin TL’yi cebine koyarken, 15 yıllık taşeron firma elemanı Kaptan Cengiz evine 1500 TL ancak götürebiliyor. Sıcak soğuk demeden kanalizasyon çukurunda ömür tüketen 12 senelik müteahhit işçisi Hasan Abi de alnına yazılmış kaderin bir gün değişeceği umuduyla sektirmeden gidip geliyor KOSKİ’ye.

On senedir KOMEK’te hacı teyzelere tel kırma belletmeye çalışan Remziye Abla ile yine aynı yerde İngilizce, Arapça, Rusça öğretmenliği yapıp da “öğretmen” sayılmayan taşeron kurs öğreticileri... Hepsinin kaderi aynı...

Hatta müteahhit işçisi bir kurs öğretmeni, memur olmamanın bu defa “avantajı”nı kullanarak yerel siyaset zemininde siyaset yapacak olsa “ama sen önce müteahhit elemanısın,  ona göre” uyarısı yapılır. Yani çalıştığı yer, üstlendiği rol ve statü ne olursa olsun onun “müteahhite mensubiyet”i bir kölelik yazgısı gibi, üstleri tarafından daima yüzüne vurulur. Taşeron çalışanlar seslerini işittirmek için çok çaba sarf ediyor; ancak patronların sesi daha yüksek çıktığından olacak pek duyulmuyorlar.

28 Şubat’ın üzerinden geçtiği mezunlardan biri olarak 30 yaşında “müteahhit işçisi metin yazarı” unvanıyla belediyeye başladığımda taşeron köleliği sisteminin nasıl işletildiğini bilmiyordum. 8 sene sonra memuriyet statüsü ile gönüllü kölelik şekil değiştirse de bir şekilde devam etti.

Hal böyle olunca yeryüzünde köleliğin kalktığını söylemek zor. Köleliğin tarih sayfalarına gömüldüğünü sanıyorsunuz.

Köleliğin “rıza” gösterilerek yapıldığı taşeron işçilik sistemi aşağı yukarı şöyle işliyor. Herhangi bir kamu kuruluşu, ihtiyacını karşılayacak sayıda işçi çalıştırmak için bir ihaleye çıkıyor. İhaleyi en düşük fiyatı veren firma kazanıyor doğal olarak. İhaleyi açan kamu kuruluşu ‘mevcut fiyatların en düşüğüne bu işi bitirdim, ihtiyacımı ucuza hallettim’ diye kasıladursun, sistem derhal ‘köle’ oluşturmaya başlıyor.

AK Parti karşısında saf tutmuş çevrelerin tamamı -Saadetçiler, Ulusalcılar, Milliyetçiler, Cemaatçiler dahil- iktidarı taşeron sistemini icat etmekle suçlayabiliyorlar. Oysa 1 milyona yakın “müteahhit işçisi” AK Parti öncesi iktidarlar döneminde kullanıldılar. Bugün 1 milyondan fazla taşeron işçisi kamuda görev yapıyor. Üniversite ve yüksek okul mezunu binlercesi yine AK Parti döneminde kadroya alındılar. Meclis’te grubu bulunan 4 parti de belediyelerinde taşeron elemanı çalıştırıyor. AK Parti’yi bu konuda eleştirmek, AK Partililer’den başka kimsenin hakkı ve haddi değildir.

Mevcut belediyeleri taşeron işçi ihalesi yapmakla meşgul meclis partilerimiz, bu hususta inisiyatif kullanıp bu kölelik düzenini ortadan kaldırmaya yönelik bir düzenlemenin önünü açabilirlerdi, bugüne kadar. Açmadılar.  Burada en büyük sorumluluk, her seçimde ‘yeni bir sosyal devlet dizaynına giden’ AK Parti’ye düşüyor.

1 Kasım seçimleri öncesi emekliye zam, asgari ücretin 1300 TL olması da dahil seçmene bir çok vaadde bulunan Başbakan’ın temsil ettiği hareket, “sosyal devlet”i köşe bucak yedi bölgeye ulaştırmış bir iktidar hareketidir. Şimdi, böyle bir partiye gecikmiş olsa da, faili olmasa da böyle bir yanlıştan dönmek yakışacak. Hoca’nın “Taşeronluk çerçevesinde kamunun ihtiyaç duyduğu işlerde çalışan ‘taşeron’ları kamuda istihdam edeceğiz” müjdesini her yönüyle kayda değer bulmalıyız. “Kölelik bir yazgı değilse eğer...”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
İ. Hakkı Biçer Arşivi
SON YAZILAR