Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

Bir Direniş Biçimi Olarak Şiir ve Şair: İsmet Özel

Modern Türk şiirinin en çarpıcı, en sarsıcı isimlerinden biridir İsmet Özel. Onun dizeleri yalnızca bir şiir estetiği taşımaz; aynı zamanda bir çağrıdır; bir uyanışa, bir hesaplaşmaya davettir. Her mısraında bir sancı, her kitabında bir kırılma anı gizlidir.

İsmet Özel hem bireysel hem toplumsal hafızamıza ayna tutan diliyle, edebiyatın sınırlarını zorlayan bir düşünce adamı olarak da karşımıza çıkar. O, yalnızca bir şair değildir; aynı zamanda fikirleriyle zamanına başkaldıran, inancın, kimliğin ve özgürlüğün şiirini yazan bir çağ tanığıdır. İsmet Özel’i anlamak, Türkiye’nin son yarım yüzyıllık hikâyesini, sancılarını, arayışlarını ve direnişlerini de anlamaktır.

İşte bu kutlu yolun duraklarına iki ciltlik esaslı bir çalışma da katıldı: Hece dergisi İsmet Özel özel sayıları. Bu yazımda böylesine anlamlı bir çalışmanın önemini ve etkilerini naçizane değerlendirmeye çalışacağım. Bunu yaparken de büyük fedakârlık ve emek isteyen böyle bir eserin sonraki baskıları yahut aynı minvalde çalışmalara karınca kararınca katkı sunabilmek asıl gayem olacaktır.

İsmet Özel özel sayılarının ilk cildi şiir, ikinci cildi büyük şairimizin düşünce yönüne odaklanmış. Toplamda 1500 sayfalık oldukça hacimli çalışmanın yazı kadrosunda akademisyeninden, şairine, gencinden yaşlısına konunun ve meselelerin ehil isimleri bir araya getirilmiş. Arşivlik eser ayrıca bir soruşturmayla taçlandırılmış.

Hem şiir hem de düşünce dünyasını ele alan özel sayılar hakkında tek yazının yetersiz kalacağını tahmin ederseniz. Bu nedenle bu yazımda ilk cildi ele alacağım.

Sözle Kurulan Barikat: İsmet Özel’e Dair Eleştirel Bir Alan

İsmet Özel’in şiiri ve düşünce dünyası, yalnızca edebi değil aynı zamanda felsefi ve ideolojik derinliğiyle de pek çok entelektüelin dikkatini celbetmiştir. Bu bağlamda Osman Özbahçe, Faruk Uysal ve Prof. Dr. İbrahim Tüzer’in kaptan köşkünde bulunduğu bu özel sayı, Özel’in çok katmanlı yapısını anlamaya yönelik önemli duraklar olarak öne çıkmaktadır.

Osman Özbahçe, Özel’in poetikasını içeriden kavrayan yaklaşımlarıyla onun şiirini bir direniş estetiği olarak konumlandırırken; Faruk Uysal, özellikle Özel’in medeniyet ve kimlik tasavvurunu merkeze alan analizleriyle derinlikli bir okuma sunar. Prof. Dr. İbrahim Tüzer ise İsmet Özel’in düşünce evrenini felsefi bağlamda ele alarak, onu yalnızca bir şair değil, aynı zamanda bir düşünür olarak konumlandırır. İbrahim Tüzer’in İsmet Özel hakkında ilk doktora çalışmasına imza atan isim olduğunun da altını çizmeliyim.

Özbahçe, Uysal ve Tüzer, Özel’in eserleriyle kurdukları ünsiyet sayesinde, onun şiirini ve fikrini yalnızca okumakla kalmazlar, aynı zamanda çağdaş Türk düşüncesine dair bir yorum imkânı da inşa ederler. Buradan hareketle çalışmanın editörlüğünün emin ellerde olduğunun, kuşatıcı bir çalışmanın güvenini en baştan anlamış oluyor okurlar.

Metinleri kaleme alan isimlerin seçiminde ideolojik bir tercihin göz önünde tutulmadığı, büyük şairi en iyi anlayan ve anlatabilecek bir kıstasın en üstte tutulduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Solun önde gelen eleştirmenlerinin ve araştırmacılarının yaklaşımlarını hatırladığımızda bu tercihin son derece önemli olduğu da aşikâr.

Yazıların vitrin olarak da görebileceğimiz başlıkları da oldukça dikkat çekici, misal; Hayata Açılan Kapı: Bir Yusuf Masalı, Büyük Ayartıcı, Her Şey İsmet Özel Yaşarken Oldu, Elmadaki Kurt Ya da Şair Bizim Neyimiz Olur?..

Özel sayıda İsmet Özel’in hayat hikâyesinden, eserlerinin konusuna estetiğine ve şekline, şiirlerindeki felsefi çağrışımlardan, dillendirilen meselelerin yansımalarına… geniş yelpazede ve çok boyutlu fikir verme tavrı da hemen dikkat çekiyor.

Yazı kadrosunda bulunan akademisyen ve araştırmacıların çoğunun bilgilendirmeyi önceleyen göreceli olsa da bilimsel metin sayabileceğimiz yazıları şair-eleştirmenlerin ürünleriyle dengelenmiş.

Yazıları okuyup bitirdikten sonra “Büyük Türk Şiirinin Yaşayan En Büyük Şairi Kimdir?” tartışmalarının sona ereceğini, cevabın net olarak belli olduğunun anlaşılacağına inanıyorum. İkinci cildin sonundaki soruşturmada “İsmet Özel şiiri hakkında neler söylemek istersiniz, düşünce ve edebiyat dünyamızda İsmet Özel imgesinin karşılığı nedir, İsmet Özel’in cemiyetçiliği, eylem adamlığı ve duruşu hakkındaki düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz?” şeklindeki sorulara cevaplar işin özünü, niteliğini derleyip toparlayan betimleyici, özlü ve nitelikli hüviyette olmuş. Bunlardan Nurettin Durman’ın cevabını aktarmakta fayda görüyorum…

“Egosantrik şiir diyebiliriz. Zaten egosu çok olmak kendini başta görmek için bir zorunluluk gibi algılanmadır. Aşağı bakılmaz hep yukarıdadır başı. Akıcı, vurucu, etkileyici zaafı yüksek olan bir şiirdir.

İsmet Özel şiiri kendini yüksek bir havada okutulmasına rağmen çarpıcı, çekici özelliği nedeniyle özenilen ama kendine özgü düşünsel ve yapısal tarafı yüzünden aşılamayan bir yapıya içeriğe ve sosyal konuma sahiptir ismet özel şiirini önemli kılan da bu içsel ve dolayısıyla yapısal özelliğidir.

‘Ben yaşarken oldu bütün bunlar’ çoğul olanı teke indirgeyen bir öz söyleyiş içindeki bakışımı varlık sorunu olarak kendini ortaya koyar şiir ne güç kılan biri diğer husus ise doğrudan ve hasbi olarak sağlam bir alt yapısının düşünsel olarak hayatına dahil olanı idrak makamında sunmasıdır…”

Durman’ın dil kullanımı ve kelime tercihleri dikkatinizi çekmiştir. Hâl böyleyken bir paragraf açayım. İbrahim Demirci, Özel’in Türkçesini ele aldığı ‘İsmet Özel: Kalın Türk, İnce Türkçe’ başlıklı makalesinde şairin kelime kadrosuna da bir göz gezdirir: erginlik, erinç, gizemli eviçleri, üzünç orduları, bunaltı, binit, büyük tecimevleri, tecime elverişli, çağrışım, ansımak… Demirci’ye göre İsmet Özel muhafazakâr çevrelerin uydurma diye suçladıkları ‘uydurukçuluk’ diye küçümsedikleri pek çok kelimeyi rahatlıkla kullanmıştır.

Dilden yol almayı sürdüreyim. İlk makale olan ve Prof. Dr. İbrahim Tüzer’ın kaleminden çıkan “Bir İstikamet Yolcusu: Şair, Yazar Mütefekkir… İsmet Özel” başlıklı yirmi sayfalık biyografik yazıda hocanın “içinde” kelimesi yerine her yerde “içerisinde” kelimesini tercih etmesi dışında meselâ; “göstermiş olan” yerine olduğu gibi “gösteren” yeterliyken, buna benzer birçok cümlede “ol-“ fiilini gereksiz yere kullanması beni çok rahatsız etti; bilmiyorum belki de her okur için geçerli olmayacaktır bu durum. Lâkin İsmet Özel hakkında ilk doktorayı yapan, neredeyse ömrünü büyük şairimize adamış, bu özel sayıda da son derece zahmetli bir çaba olan “İsmet Özel Bibliyografyası”na imza atan kıymetli hocamıza bunu bir nazar boncuğu, akademik bir alışkanlık gibi görmek gerek belki de.

Kırılma, Kavga, Kuruluş: İsmet Özel’i Anlamak mı, Katlanmak mı?

İsmet Özel şiirinde önemli yer teşkil eden “ben ve öteki, İslâm, Türklük, ideolojik ve zihniyet arayışları, varoluşçuluk” gibi kavram ve meseleler, şiirlerde odağa alınan temalar, İsmet Özel’in entelektüel ve edebi dünyası ile Foucault, Heidegger, Lacan gibi filozoflar arasındaki bağlantıları merkeze alan makalelere müstakil yer ayrılması da takdire şayan bir seçim kanaatimce.

İsmet Özel külliyatı direkt yahut dolaylı yollardan ele alınıyor makalelerde. “Bir Yusuf Masalı, Amentü, Waldo Sen Neredesin?, Erbain, Of Not serisi” başlıklı şiirlerin diğerlerine göre daha çok bahsedilmesi, özel önem verilmesi de okurun dikkatinden kaçmayacaktır.

İsmet Özel’in solculuğu ve sosyalistliği, Ataol Behramoğlu başta olmak üzere sol çevrenin önde gelen kalemleriyle irtibatı, toplumsal gerçekçiliği ve ‘Halkın Dostları’ dergisi her daim dikkatleri celbeden, ilgiyle şahitlik eden meseleler olması hasebiyle hacimli bu eserde de kendine genişçe bir yer buluyor. Örnek olması cihetiyle, Osman Çutsay’ın şu tespitlerinin altını çizmişim; “Hakkını verelim veya haksızlık yapmış olalım: Edebiyatımızda sayısı pek az Martin Eden’lardan biridir İsmet Özel. Ondan önce Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Yılmaz Güney vardı. Çok zor koşullarda ve olanaksızlıklar içinde yetişmiş ama yetenekleriyle kendilerine Türkçede özel bir yer açıp gerçek birer şöhret olabilmişlerdi. Solun çocuklarıdırlar. İsmet Özel dahil.”

“Halkın Dostları“hakkındaki müstakil makalelerden birinin Selçuk Küpçük’ün kaleminden çıkması beni ziyadesiyle memnun etti. Ne de olsa nitelikli bir dergiyi aynı kalibrede bir dergi dostu/uzmanı yazabilir.

Sıradışı bir teklif!

İkinci Yeni ve İsmet Özel’i ayrı düşünmek takdir edersiniz ki doğru olmaz. Onun İkinci Yeni içindeki önemi, katkılarına vd. da lâyıkıyla çalışmada yer verilmiş.

Memet Fuat, Hilmi Yavuz, Murat Belge vd. ile yaşanan çalkantılı irtibata, tartışma ve polemiklere; eleştirmen Mehmet Erdoğan’ın Kopernik etiketli ‘Edebiyat ve Eleştiri Yazıları”ndaki sıra dışı İsmet Özel yorumlarına az ad olsa yer verilseydi esere daha bir canlılık katardı diye düşünmedim değil, ne yalan söyleyeyim! Hatta düşünsenize Hilmi Yavuz, Haydar Ergülen, Murat Belge, Baki Ayhan T., Yücel Kayıran vb. da yazılarıyla veya en azından soruşturma sorularına verdikleri cevaplarla çalışmada yer alsaydı, böyle bir teklifi kabul etselerdi ya da, nasıl bir fırtına koparırdı, tahmin bile yürütemedim!!!

Şiiri ve Şairi Anlamak: Özel'in Aynasında Özbahçe’nin Sözü

İsmet Özel gibi kült bir şair ve düşünce adamının hayatı, eserleri ve sanatının renkliliğine, devinimine paralel olarak onun hakkındaki çalışmanın da çok boyutlu, renkli olması doğaldır. İstiklâl Marşı Derneği Fahri Genel Başkanlığını yürüten, derneğin internet sitesinde haftalık yazılarını sürdüren Özel’in “içerisine doğduğu coğrafyanın bir ferdi olarak şairliğinin yanı sıra mütefekkir kimliğinin de neyi öncelediği, sahici kıldığı ve fikirlerini istikamet içerisinde nasıl inşâ ettiği yazılarda idrak ediliyor.

Böylesine hacimli, bir o kadar da dolu dolu bir eseri tek yazıda ele almanın güçlüğünü ve tek bir yazının sınırlarını düşündüğünüzde artık sözü bağlamanın vaktinin geldiğine hak vereceğiniz kanaatindeyim.

İsmet Özel hakkındaki bu müstesna eserdeki her bir yazı oldukça kıymetli, önemli ve istifade edilecek, ilham uyandıracak mahiyette. Son olarak “şiiri şair mi, şair-eleştirmen mi daha iyi anlar ve yorumlar?” minvalindeki tartışmalara cevap olacak nitelikte birkaç yazıya imza atan ve çalışmada çok ama çok önemli bir yeri olan şair- eleştirmen Osman Özbahçe’den bahsetmek istiyorum.

Osman Özbahçe’nin gerek “İsmet Özel Şiirinde Estetik Yapı” başlıklı makalesi, gerekse İsmet Özel’in şiir kitaplarının tamamını nokta atışı tespitlerle özlü ve özgün bir şekilde tek bir yazıya sığdıran tarzı ve birçok kıymetli kalemin kendisine sık sık atıflar yapılması gibi hasletler oldukça özel kılıyor hem İsmet Özel namına, hem de Türk şiiri adına onu.

“İsmet Özel Şiirinde Estetik Yapı” makalesinde yer verdiği şiir çözümlemelerindeki incelik ve geri plândaki mânâları görebilme yeteneği ‘şair-eleştirmenler mi, eleştirmenler mi şiiri daha iyi anlar ve anlatır?’ keşmekeşine cevap olduğu gibi, şiirin mevzu bahis edildiği her yerde Osman Özbahçe isminin bir zenginlik ve kuşatıcılık kattığını idrak etmeye yeter de artar bile.

Ertuğrul Rast’ın günümüz şiirinin ipuçlarını içeren makalesi ile Hakan Şarkdemir’in bilgiyi bilgeliğe taşıyan yazısını da anmadan geçemeyeceğim. Elbette yukarıda söylediğim gibi her yazı okunmaya değer, ilgi çekici, ufuk açıcı ve bilgilendirici mahiyette.

İsmet Özel özel sayısının ikinci cildi olan düşünce boyutunu da bir başka yazımda ele almaktan başka çarem yok.

Hasılı ve’l-kelâm; Çağın kıyısında, şiirin merkezinde duran; edebiyatımızın en sarsıcı ve aykırı seslerinden biri olan İsmet Özel’i, çok katmanlı bir dikkatle mercek altına alan bu çalışma hem ideolojik gerilimleri hem poetik seyrini bütün yönleriyle tartışmaya açarken; yalnızca bir şairi değil, aynı zamanda bir düşünme biçimini, bir duruşu ve bir yalnızlığı da kuşatıyor.

Şiirle, metinle, tavırla hesaplaşmaya cesareti olanlar için “Hece İsmet Özel özel sayısı” bir davet değil, bir çağrıdır…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi

Düşünce tarihleri

12 Kasım 2025 Çarşamba 15:16

Şehir ve belirsiz duvarları

13 Temmuz 2025 Pazar 15:19

Fânusun içinden okyânusa bakmak

23 Haziran 2025 Pazartesi 10:58

Gençleri yoldan çıkarmak (!)

26 Mayıs 2025 Pazartesi 10:51