Erol Sunat

Erol Sunat

BİZİM BUGÜNLERDE MESAFE SORUNUMUZ VAR!

BİZİM BUGÜNLERDE MESAFE SORUNUMUZ VAR!

Yazımı tam yazmaya başlamıştım ki, evimin tam karşısında, Atiker İmam Hatip Orta Okulunun önünde bir araç durduğu yerde kör dumanlar çıkarmaya başladı..

Bereket içinde kimse yoktu.

Bir anda herkes toplandı.

Kimsenin aklına, ne korona geldi, ne salgın.

Seyre gelenler yan yana dizildi.

Üçerli beşerli yan yana durmaktan, seyretmekten kendilerini alamadılar!

Mesafe kayboldu!

Araç alev, alev yanmaya başlamıştı ki, önce bir vatandaş, yangın söndürücüyle müdahale ettiyse de, çare olmadı.

Sonunda, İtfaiye yetişti.

İnsanlar ne açıldı, ne kaçtı. Mesafe denen en az 1.5 metre sınırını herkes unuttu.

Yan yana sokulanlar, konuşanlar, ne olmuş, ne oldu, nasıl oldu, araba kimin diye soranlar, mesafeleri sıfırladılar.

Araya mesafe koymak demek, sosyal mesafe demek, virüse karşı mesafeli olmak, mesafeli durmak demek!

Bizim bugünlerde mesafe sorunumuz var! Mesafeyi kendimize sorun etme gibi bir derdimiz var!

Hem de az uz değil!

Adımdan anlamıyoruz, metre konusunda ki görüşümüz net değil.

Henüz 1.5 metre ile 2 metre arasında bir karara varabilmiş değiliz.

Peki biz bu mesafeyi ayarlayabildik mi?

Ayarlayacağız, tutturacağız inşallah!

 

MESAFEYE UYMUŞ HALİMİZ, EVLERE ŞENLİK!

Şehirlerimizde, il dışına çıkacak olanların izin belgesi almak için girdikleri kuyruğa bakarsanız, o görüntüde insanlar arasında bir mesafe  var mı? Keşke olsaydı!

Mesafe Koronaya davetiye çıkartan bir vaziyet almış!

İnsanlar sözüm ona kuyruğa giriyorlar! Mesafeyi, yani sosyal mesafeyi bir türlü koruyamadık, ayarlayamadık, uyamadık gitti!

Doktorlarımız, uzmanlarımız günlerdir, ısrarla sosyal mesafenin korunması, sosyal mesafenin koyulması konusuna vurgu yapıyorlar.

Biz ne yapıyoruz?

Uymuyoruz, uyar gibi yapıyoruz. Marketlere girerken aralara kocaman mesafeler koymuş görüntüleri verip, hem karelere giriyoruz, hem de o görüntüleri paylaşıyoruz.

Mesafeye uymuş halim diyerekten!

Nisan ayına girdiğimiz şu günlerde, Koronayı ciddiye almayanlarımız, vız gelir-tırıs gider diyenlerimiz mevcut!

Bu işin direkt olarak sağlığımızı ilgilendirdiği, bizimle birlikte o mesafeyi koruması gereken insanlarından uyması gereken bir mecburiyet olduğu konusunda çokta emin değilmişiz gibi görünüyoruz!

Konuşulanlar, ikazlar, tavsiyeler bazılarımıza çoktan itici gelmeye başladı!

Nasıl mı?

Sosyal mesafe konusunda konuşmayan kalmadı! Yeter artık, sağır mıyız?

Kabak tadı verdi arkadaş, tamam anladık!

Bazıları da mesafe konusuyla dalga geçme peşinde…

Beş santim ileri!

On santim geri!

Az daha geldim tamam mı?  Ne virüsmüş be abi!

Bu kadarda abartılmaz ya neyse…deyip duruyoruz!

Bazılarımız işin ciddiyetini henüz kavrayamadı, belki de anlayamadı.  Yada anlamak istemiyor, Anlamamış görünüyor.

ARTIK BU SAVAŞ, VAR OLMA-YOK OLMA SAVAŞI!

Mesafe deyince, Rahmetli Barış Manço’nun sesi hala kulaklarımızda, ne diyordu rahmetli Manço

 “Hey Koca Topçu” diye seslenirken;

Hey koca topçu!

Şu dağlara yan gele!

Bahr-i sefiddeki düşman sefinesinin su kesimi!

Denkleşdur!

İki bıyık bükümü sağa!

Üç evlek ileru!

Bir gülle tıkıla!

Ikıla!

Sıkıla!

Mesafe, hak getire!

Haydi Allah rast getire!

Bahr-i sefid, bildiğiniz, bildiğimiz Akdeniz! Osmanlı döneminde Avrupa devletlerinin bir tahta parçası dahi yüzdüremediği, Türk denizi!

Koca derya-denizin Türk Gölüne dönmüş hali!

Bu savaş Korona ile savaş. İllet ülkemizin her köşesinde, her bucağında!  Her hanemize girmek için sinsi bir şekilde ilerliyor. Savaş verilen alan cümle Türkiye toprağı…

Artık bu savaş, var olma-yok olma savaşı, varlık-yokluk savaşı,

Bir adım daha atalım, işgalci Koronaya karşı milli mücadele gibi de düşünülmesi lazım diyor bir uzman doktorumuz!

Düşman Sefinesi yani düşman gemisi, günümüzde Korona gemileri insanımızı, şehirlerimizi kuşatmaya çalışıyor.

Topçu birliklerimiz, keskin nişancılarımız Doktorlarımız, sağlık personelimizin cümlesi.

Korona denen işgalci sefineleri, ülkenin her köşesinde, imha etme mücadelesi veriyorlar!

Destek olmak lazım, yardımcı olmak lazım! Ne diyorlarsa aynen uymak lazım!

“Hey koca topçu!” diye başlayan seslenişin içinde,

“Mesafe hak getire” diye bir sesleniş var!

Bu mesafe, “Hak” getire mesafesidir. Bizim bu konuda mesafe almamız lazım!

 

MESAFE, MESAFE DE, BU İŞİN “DE” HALİ VAR

Edebiyat parçalayanlarımız daha bir başka.

Diyorlar ki, Sosyal mesafemizi koruyalım!

Koruyalım tabi de…

Bu işin bir “de” hali…

Birde “de” meselesi var!”

Sosyal mesafe mi?

Mesafenin sosyali, asosyali de mi var, belli ki var diye felsefe yapanlara ne demeli?

Dilimizde, mesafeli durmak, mesafeli olmak, mesafeli yaklaşmak, araya mesafe koymak diye kavramlar var!

Biz birisiyle aramıza mesafe koyacaksak, mesafeli olacaksak,

Ya ona kırgın olduğumuzdandır,

Ya arkamızdan iş çevirdiğindendir,

Ya yalancıdır, ya da laf taşıma özelliği olan biridir.

Aralara mesafe koymak için, mesafeli durmak için herkesin kendince bir sebebi mutlaka bulunur.

Ancak bu mesafe, başka mesafe, özellik arz eden bir mesafe!

Mesafe koymazsanız, mesafeyi Koronaya bırakırsınız! Onu da ne biz anlatalım, ne de siz duyun!

 

 

 

 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR