Uğur Özteke

Uğur Özteke

Davutoğlu’ndan sonra ilk “bomba”…

Davutoğlu’ndan sonra ilk “bomba”…

Haftanın ilk yazısına yine sıkıntılı bir duyum ile başlamak zorunda kalıyoruz. Davutoğlu’nun Başbakanlığı ile “Konya 100 yıllık bir hayaline kavuştu. Bunu iyi değerlendirelim. Çünkü bu fırsat bir 100 yıl daha gelmeyecek” dedikten sonra yaşanılanlar malum.

Geldiğimiz noktada, ne Konya Davutoğlu’na sahip çıkabildi, ne de Sayın Davutoğlu Konya ve Konyalıya beklenileni verebildi. Evet, her zaman olduğu gibi bu konuda da ümitvar olmak gerek.

Sayın Cumhurbaşkanımız ve yeni Başbakanımız Konya’ya bu acımızı hissettirmeyecekler.

Ama meğer dün bir, bugün iki yaramıza ilk tuz basılmış bile. Hani davullar çalıp manşetler attığımız Konya-İran uçak seferleri var ya iptal edilmiş. Hala inşallah yanlıştır diyorum.

Ama cuma sabahı bu işin membasından bir dostumuz aradı ve “Uğur abi gözün aydın(!). Korktuğumuz başımıza geldi. Davutoğlu gitti, İran uçuşları iptal” diyordu.

…….

Daha durun bakalım. Daha yolun başında bile değiliz.

Ama benim biricik anamın her konuda söylediği bir söz vardır. Bu söz özünde rahmetli anneanneme aitti. Bir sıkıntı oldumu sağ elini havaya kaldırır şöyle bir sallar ve derdi ki, “Bak tek elin hiç sesi çıkar mı?” Sonra iki elini birbirine vurur şaaaap, “Amma iki elin sesi çıkar. Her zaman bir elin sesi çıkmaz ses ancak iki elden çıkar” derdi.

Nur içinde yatsın. Osmanlı kadınıydı. Görmüş geçirmişti.

Odunu kömürü görmediğimiz için onun bodrumdan güçlükle çıkardığı talaşlarla yaktığı talaş sobasından ısınmış, teneke kutuyu çamurla sıvayıp maltız yapmış, çivit ile tokaçla buz gibi bodrumlarda çamaşırları yıkamıştı.

Yine o meşhur izbemizin tavanına tek tek iplerle bağladığı kavunları üzümleri karda kışta nasıl da iştahla yemiştik.

……….

Ne deniyordu? Tam hatırlayamadım.

Gidene mazi mi deniyordu?

UÇAK VE THY DEMİŞKEN

Bakın bu fotoğrafı ve yazılanları da geçtiğimiz hafta pazarı pazartesiye bağlayan saatlerde yani 00.52 de İstanbul’dan Konyalı bir okurumuz atıyordu.

 

foto-1-126.jpg

Ve altında da şunları yazıyordu;  “Abi Avrupa’dan gelmişiz. 7 saattir İstanbul’dayız. Gecenin bir yarısı uçak seferi onu bile doğru dürüst yapamıyorlar. Soruyoruz cevap veren yok. Rötar üzerine rötar tam bir kepazelik. Sabah Konya’ya varırız inşallah. Uğur abi gözünü seveyim öyle köşenden filan yazma bunu

ana sayfadan yaz. Yaz da birileri ve yetkililer bu işi kökten bir çözsün. Selamlar iyi geceler”…

 …………

Konya olarak Konyalı Başbakan ile de Konyalı olmayan başbakan ile de bu işi çözemedik gitti.

KÜLTÜR VADİSİNDE ŞEMS TÜRBESİNDE MOLA VERELİM Mİ?

Cuma günü Şems-i Tebrizi’nin camiinden türbesinin bulunduğu güzel havuzdaki çirkin görüntüden fotoğraflı söz etmiştik yaa.

Allah sizi inandırsın o gün gündem olduk. Bir tek okurumuzun dışında bu çirkinliğe herkes destek verdi.

Evet işin özünde oradaki konu havuzun içindeki sadece bir kara koca tekerlek değildi.

Burası hayal edilen iddia edilen bir Kültür vadisinin sadece ve sadece bir durağı idi. Başbakan Davutoğlu ile birlikte bir kültür vadisi projesi açıklanmıştı. Buna göre Hz. Mevlana türbesinin bulunduğu bölge, Üçler Mezarlığı, Şehitlik, Hacı Veyiszade Camii, Sultan Selim, Aziziye Camii, İplikçi Camii, Şems-i Tebrizi Türbesi, Alaaddin Camii, Karatay Medresesi, İnce Minare, Alaaddin Tepesi … gibi.

Şimdi böyle muhteşem bir tarihi bölgedeki eksiklikleri ya da denizi geçip derede boğulmalara dikkat çekmek istiyoruz. Çünkü bunlar yeni bir şey değil ki.

Yıllar geçiyor, gören tek bir yetkili yok. Buyurun tekrar Şems bölgesindeyiz.

Bir okurumuz yazmıştı hatırladım. Ben Dr. Abdullah Salim Sokak’ta doğdum. Yani Merkez İmam Hatip Lisesi’nin hemen dibindeki çıkmaz sokağın olduğu yerde.

Şimdi “Yeni Konya” kandırmacası ile yok edilmeye çalışılan hatta yok edilen 19 Mayıs İlkokulu’nda okudum. Şems bizim büyüdüğümüz bölge idi. Rahmetli anneannem asla ama asla bizi parkın içerisinden yürütmezdi. “Oralar mezarlık oğlum günah” derdi.

Bunu bir okurumuz cuma günü yorum olarak yazdığı için tekrar hatırlatmak istedim.

foto-2-117.jpg

Bakın bölgedeki Şems-i Tebrizi Camii ve türbesi konu ile ilgili bilgisi olmayan insanlarımız için ziyaretler için ne güzel anlatılmış. Bu aslında yetkililerin görevi ama biz yine de teşekkür edelim.

Pekii camiin yanındaki bu türbe.

foto-3-068.jpg

İshak Paşa Türbesi.

foto-4-031.jpg

Peki kimdir İshak Paşa? Bu türbenin yanına “İshak Paşa kimdir, necidir” diye bir bilgilendirme tabelasını niye yaptırmayız?

foto-5-014.jpg

Gelelim tekrar bizim şadırvanın yanına. Allah rızası için elinizi vicdanınıza koyun ve söyleyin “Bu dolap neyin nesidir? Bunu şöyle kenara köşeye milletin dikkatini çekmeyecek göz zevkini bozmayacak bir yere koyamaz mısınız?”

….

Yine çok mu ileri gittik? Peki pardon. Özür dilerim.

 

GÜNÜN OKKALI SÖZÜ

Artık etten, yağlı tirit olmazmış

 

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Düğün konvoylarından ve açıkta düzenlenen düğün eğlencelerinde tabanca ve pompalı ile atış yapmadığımız zaman daha iyi ADAM oluruz. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
7 Yorum
Uğur Özteke Arşivi
SON YAZILAR