Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Mustafa Balkan (Tarih Yazıları)

Delibaş’a rahmet okuttular

Delibaş’a rahmet okuttular

TARİHE YOLCULUK(98)

“Konya’da kurulan Divanı Harp’te kim olursa olsun, sorgusuz sualsiz idam ediliyordu. “Siz Delibaş’ın peşinden gidersiniz ha! Vur! Paralar, altınlar nerde, söylemezsen kurşunu yersin.” Bazan o hale geliyorlardı ki Delibaş’a rahmet okunuyordu.”

Alâeddin Tepesi, isyanı bastırmak için kendilerine yardıma gelecek olan milli güçler de gelmeyince isyancılara teslim oluyordu. Hükümet meydanına getirilinceye kadar yollarda Vali ve maiyetine taarruz ve hakaret ediliyordu. Sanayi mektebi civarına gelindiğinde ansızın kalabalık arasından fırlayan bir kişi Valinin üzerine atılmış, yüzünden yaralamıştı. Vali ve yanındakiler Hükümet binasına getirilerek bir odaya konulmuşlardı. Delibaş Mehmet, kardeşi Ömer ve yanında arkadaşı Abdurrahman olduğu halde Hükümet Konağından merdivenleri tırmanmaya başladılar. Vali Haydar Bey’le Delibaş Mehmet, koridorda karşılaşınca yüz yüze gelince biran duraklamışlar, sonra ellerini açarak kucaklaşıvermişlerdi. Bu durum salondaki kalabalık kitleyi  son derece şaşırtmış, kimse bir mâna verememişti. Vali ile Delibaş hemen yan odaya girdiler. Odadan her ikisi 10 dakika sonra güler yüzle çıktılar. Delibaş sakin bir tavırla, kapı eşiğinde bekleyen adamlarına şu emri vermişti:

“- Vali ve Kumandan beyler, yaverleriyle birlikte benim misafirlerimdir. Taşbaşlı Hacı Hüseyin efendinin konağında kalacaklar ve ağırlanacaklardır. Kendilerine yan bakanın canını çıkarırım.”

KUVAYI MİLLİYE KONYA KAPILARINDA

Kuvayı Milliye’nin Konya kapılarına dayandığı haberi şehirde sevinçle karşılanmış, Delibaş ve avenesinin kalbine bir ürperti girmişti.

İçlerinde Kuvayı Milliye taraftarları olmak kaydıyla yakalanarak Delibaş tarafından hapsedilenlerin sayısı 200 kadar vardı. Bunlar don gömlek vaziyette kurşuna dizilmek üzere çayır yolunda bekletiliyorlardı. Delibaş Mehmet, kardeşi Ömer’le çayıra gelmişler, “- Bunları kabahati yok, salıverin gitsin” diyerek onları kurtarmıştı. Kafile, Hükümet meydanına getirilmek üzere yola koyulurken Horozlu Han civarında karpuz arabası denk gelmiş ve aç olduklarından karpuzları kabuklarıyla birlikte yemişlerdi. Kafiledekiler, Hükümet meydanında bekletilirken daha sonra birer birer firar ettirilerek kurtarılmışlardı.

Delibaş Mehmet’i ikna eden Vali Haydar Bey, Kumandan Avni Bey, Taşbaşlı Hacı Hüseyin efendi, Delibaş ve kardeşi Ömer’le birlikte, ertesi sabah hazırlatılan otomobille Kuvayı Milliyecilerle anlaşmak üzere Pınarbaşı yoluna düşmüşlerdi. Yolda Delibaş birdenbire kanaatini değiştirmiş;

“-Haydi siz gidin anlaşın. Bana da bir haber getirin” diyerek kardeşi Ömer’le birlikte otomobilden inmişti (bir başka rivayete göre bir ara Delibaş arabadan inmiş, Vali Haydar bey de Kuvayı Milliye tarafına doğru otomobili sürdürmüştü). Vali Bey’in can derdine düştüğü böylece anlaşılmıştı.

refet-bele.jpg

DİVAN-I HARP KURULARAK İDAMLAR BAŞLAMIŞTI

Anakara, Konya’daki Delibaş isyanıyla yakından ilgileniyor, bütün olayları günü gününe takip ediyor ve Dahiliye Vekili Miralay Rafet Bey, yeni kuvvetlerle birlikte Afyonkarahisar’dan 5 Ekim 1920’de Konya üzerine hareket etmişti.

Milli kuvvetler Konya’ya girdiği sırada, Delibaş yanında kardeşi Ömer, arkadaşı Abdurrahman ve 50-60 kişilik bir kuvvetle şehri terkederek Bozkır istikametine yönelmişti. Millî kuvvetler ise şehirde sevinçle karşılanmıştı. Dahiliye Vekili Miralay Rafet Bey, Konya’ya gelerek Hükümet Konağı’nda, Milli kuvvetleri karşılayan Konya heyeti vilayette göz hapsine alındıktan sonra serbest bırakılmışlardı.

O günün gecesi, Konya ve civarında Örfi İdare ilân edilerek Konya Askeri Rüştiyesi Müdürü Binbaşı Tenzili Bey’in riyasetinde “Divanı Harp” te teşekkül etmiş, hâdise müsebbibi diye birçok kimseler alelacele toplatılarak mahkemeye sevkedilmişti. Bunlar arasında hadiseyle hiçbir alâkası bulunmayanlar olduğu gibi, Konya’da birçok aileleri himayeleri altına alarak hayatlarını, namus ve mallarını kurtaranlar da vardı. Meselâ hemen idam edilen bir Şehzade Rıfat Bey vardı ki, bîgünah gitmiş, onun bu şekilde cezalandırılmasını kimse tasvip etmemişti. Çok şedit davranılıyor, kim olursa olsun, sorgusuz sualsiz idam ediliyordu.

DELİBAŞ’A RAHMET OKUTULUYORDU

Konya milli kuvvetlere bağrını açarken, Divanı Harbin daha ilk kararı ile şaşıra kalmıştı.

Dün Delibaş’ın maiyetine girmiş soyguncu, bugün kendisine “çete” unvanı adı altında bir kahraman süsü veriyor, gurup gurup köyleri, inim inim inletiyorlardı.

“- Siz Delibaş’ın peşinden gidersiniz ha! Vur! Paralar, altınlar nerde, söylemezsen kurşunu yerdin.” Bâzan o hale geliyorlardı ki Delibaş’a rahmet okunuyordu. Günlerse, haftalarca Konya köyleri soyuldu, işkence edildi, döğüldü, dünyaya geldiğine pişman ettirildi.”

 

YARIN: Konya’da idam sehpaları kuruluyor…

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Balkan (Tarih Yazıları) Arşivi
SON YAZILAR