Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Dış politika krizi ve Ahmet Davutoğlu

Dış politika krizi ve Ahmet Davutoğlu

Bu hafta başı yazımı kuraklık ve çölleşme olarak hazırlamıştım ama son günlerin en popüler konusu tekrar hız kazanınca yazımı değiştirme zorunda kaldım.

IŞİD tarafından rehine tutulan kardeşlerimizin kurtarılışına, ülke olarak çok sevindik. Kurtuluş sonrası kardeşlerimizin ailelerine kavuşurken başbakanları Davutoğlu, saygıdeğer eşleri Sare hanımla topyekûn kucaklaşmalarına; millet-devlet kaynaşmasına şehit olduk ve çok da duygulandık.

Şöyle bir geriye gidelim ve Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi hükümet, pardon Cumhurbaşkanımız karşıtı basının insafsız, dengesiz izansız saldırıları, rehinelerin seçim öncesi anlaşmalı olarak kurtarılacağı ve seçime de bu havayla gidilerek seçimin kazanılacağını tezleri hala kulaklarımızda. Aslında onlar mağlubiyetlerine kılıf arıyorlarmış da biz bilememiştik.

Onlara göre dış politikamız iflas etmiş, Türkiye itibarını yitirmiş, Hükümet IŞİD tarafından rehine alınmış ve Davutoğlu bu süreci iyi yönetemiyor, deniliyordu. Şimdi bir görelim.

Başbakanımızın Azerbaycan da bulunduğu sırada gece yarısı 01.45 de Bakü de, Başbakanımız Sare Hanımla Hazar Denizi sahil gezisinden dönmüş ve bir telefon bekliyor, bundan da kimsenin haberi yok. Saat 01. 45 de telefon çalıyor, arayan Mit Müsteşarı Hakan Fidan “sınıra yakınlar, inşallah bir aksilik olmazsa sınırdan geçecekler” diyor. Sonrası herkesin malumu olan gelişmeler.

Şimdi tekrar rehine krizi başladığından itibaren 3 ay içinde yazılan çizilen, konuşulan, kışkırtılan yazıları şöyle tekrar hatırlayalım. Aynı çarpık zihniyetle “öküz altında buzağı arıyorlar. Şimdi de görevlilerimizin bir can telef olmadan ailelerine kavuşmasın konuşmuyorlar da, “rehineler için fidye verildi mi” tezleri ile açık arıyorlar. Galiba konsolosluk görevlilerinin kansız ve kayıpsız kurtarılışı –Başbakanımız -hükümetimin ve MİT ‘in başarısı olduğundan- onları pek memnun etmedi.

Kaldı ki bu tür olaylarda fidye verilmesi yadırganmamalı. Dünyadan birçok örnekler de yok değil.

2009 da bir ABD askerinin Taliban tarafından kaçırılması, Guantanemo da tutuklu 5 Taliban üyesi takası ile serbest kalmıştı.

Yine 2010 da Mağrip El Kaidesi tarafından Nijer de kaçırılan dört Fransız vatandaşı için Fransa bu örgüte 34 milyon dolar ödemişti.

Yine IŞİD tarafından kaçırılan İtalyan bir gazeteci için örgüte ödenen fidye karşılığında serbest kalması İtalyan basını tarafından günlerce yazılmıştı.

Örnekler çoğaltabilirse de, önemli olan bu tür illegal örgütlenmeler ve kaçırmalar için bir ölçü koyulmamasıdır. Zira eşit şartlarda mücadele verilmiyor ve bunun bir ölçüsü de yok. Düşünün bir kere, Rehinelerimizden birisinin IŞİD militanları tarafından başı kesilerek dünya ya gösterilse daha mı iyi olacaktı ki olayı küçümsüyoruz.   

Efendiler her kimseniz, her ne söylerseniz, her ne yazarsanız bunlar sizin boyunlarınızda yafta olarak uzun yıllar kalacaktır.

Bu başarı Türkiye’mize, bu diplomasi Erdoğan-Davutoğlu ikilisine, sonuç ta rehinelerimizin burnu kanamadan teslim alınmasını sağlayan MIT başkanı Hakan Fidan ve personeline yazar.

Galiba Türkiye başardıkça sizler bozuluyorsunuz, bozuldukça yazılıyorsunuz, yazıldıkça da gönüllerden kazılıyorsunuz.

Bu tekneden size ekmek yok, hatta bu ülkenin kaynaklarından yedikleriniz dahi size çok.

Allah’a emanet, hayra muhatab olunuz, efendim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR