Ahmet Çapanoğlu

Ahmet Çapanoğlu

DÜNYEVİLEŞEN İNSAN

DÜNYEVİLEŞEN İNSAN

Fark edin artık, dünya hem bir ateş tarlası hem de dikenlerle dolu bir yol gibidir. Hepimizin hayat yolunda ateşler vardır. Eğer o ateşten yolunu aydınlatacak kadar bir parça alırsan geriye kalan ateşten emin olursun. Yok, eğer o ateşin tamamına sahip olmak istersen, o ateş seni yakar. İşte dünya da bu ateş misalidir. Nefsin isteklerinin hepsine sahip olmak istersen, hepsine sahip olamadığın gibi kendi ateşini hazırlıyorsun, dünya ve ahiret saadetini kaybediyorsun demektir.

Sen bu yolda yürümeyi bilmiyorsan ya yanacaksın ya da dikenlerle dolu yolun üzerinde yürüyerek ayağındaki acılarla yol bulmaya çalışacaksın. Ama acılarından dolayı yol da bulamayacaksın. Her adımında dikenlere basarken, ayağında oluşan acının şiddetinden yolunu kaybedeceksin. Eğer nefsine hâkim olur, dikkatli yaşarsan ne ateşi tutar ne de dikenli yola saparsın, başına gelecek musibetlerden de kurtulup huzura erersin.

Dünya nimetlerine meylederek kendimizi kandırıyor dikenli ve ateşli yollarda yürüyoruz. Aslında dünyaya meyleden insan çabuk yoruluyor da yorulduğunun da farkında olmuyor. Sadece bedenen değil aklen de zihinsel de yoruluyor. Ne ateşi önceden fark edebiliyor ne de dikenli yolu görüyor. Bu meyille de bir göz açıp kapayıncaya kadar bu âlemden gideceğinin farkında olmuyor. Eğer bu âleme gereğinden fazla önem vermez ve bu hayatın süslü aldatmacalarına değer vermezseniz, rahat ve huzur bulur, yorulmazsınız. Ama herkes bir gaflet içerisinde ki, göçüp gideceğini bildiği halde edindiklerinin yetersiz olduğunu zannederek, her şeyi elde etme gayretine düşerler. Bu da insanın akılsızlığını ve idrak gücünün olmadığını gösterir. Eğer insan akıllıysa, kendinden sonrakilere bırakacağı şeyler için kendini yormaz, inancından ödün vermez, bu hayatın aldatıcı süslerine kendini alıştırmaz.

Kendini alıştıran insanın bu dünya sevgisiyle hayatını yaşamaya çalışma gayreti, ruhunu karanlığa götürür ve o tertemiz ruhunu ayaklar altına aldırır. Ruhunuzu ayaklar altına alacağınıza, ruhunuzu rahatlatın, serbest bırakın ve kuşlar gibi özgür olsun.

İnsanların dünyaya o denli bağlı kalmalarının ve daha çok edinim sağlama düşüncelerinin ana temelini iki şey oluşturuyor. Rızık korkusu ve yarın endişesi. Bu ikisi de insanı daha çok edinim sağlama derdine düşürüyor.

İnsanlar neden rızık korkusuyla yaşar onları da anlamış değilim. Allah demiyor mu ki ben yarattığım kulumun rızkına kefilim diye. Eğer bir kefil varsa, ki var, o halde neden doyduğundan fazlasına ihtiyaç duyar insan?

İnsanlar bu kadar akıllıyken neden bir kuş kadar akılları yok? Kuşlardan örnek alsa, ne huzursuzluğu kalacak ne de rızık korkusu. Bir kuş yuvasından çıkar, gider birkaç darı gagalar karnını doyurur ve yuvasına döner, yavrusu varsa onu besler. Daha fazla gagalayayım diye doyduğundan fazlası ile ilgilenmez, yırtınmaz oradan oraya uçmaz. Onların akılları kıtken Allah’ın rızıklarına kefil olduğunu bilip daha fazlasına tamah etmezken, akıllı olan ve idrak gücü olan insanoğlu buna neden akıl etmez ve kendini mutsuz edecek daha fazla için neden daha çok koşturur?

İnsan bilmeli ki, bu âlemde işine yaramayan, ihtiyacından fazlasını almışsa, kendisine yaramayacak şeyleri biriktirmiş demektir. Kim de yeterince, kendine yetecek kadar olanı alıp şükrederse, o da kurtuluşa erecektir.

Çok acırım dünyaya meyledip emellerine kavuşana da kavuşamayana da. Dünyevileşen insan, hiç ölmeyecekmiş gibi mal biriktirme sevdasında olur. Belki sonunda bu mala kavuşur ama kendini yıprattığı yanına kar kalır. Çünkü ölüm gelince onun sefasını bile süremeden ondan sonrakilere bırakır ve gider. Eğer o kadar çabalamasına rağmen dünyevi zenginliğe kavuşamazsa da içinde kalan ukdeyle ölür gider.

Akıllı insan, bırakıp gideceği dünyalığın peşinden koşmadan, rahata kavuşmanın peşinde olur, temiz gelen ruhunu temizce sahibine teslim etmesi gerektiğini bilir.

Ne mutlu, temiz gelip, insanca yaşayarak şükredip, temizce gidene.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ahmet Çapanoğlu Arşivi
SON YAZILAR