Yusuf Alpaslan Özdemir

Yusuf Alpaslan Özdemir

“En mühim sırrı mütemadiyen çalışmak, okumak ve yazmak” olan mütefekkir: D.Mehmet Doğan

whatsapp-image-2025-08-12-at-11-45-23.jpeg

11 Ağustos 2024’te, kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir vakitte, Türkçenin yılmaz savunucusu, mütefekkir ve müellif D. Mehmet Doğan’ı ebedî istiraatgâhına uğurlamıştık. Vefatının birinci sene-i devriyesinde de adına mevlid okundu, başta TYB olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşlar çeşitli programlar düzenledi. Hocanın sevenleri yıl boyunca bu çabayı sürdürecek. Benim hassaten beklentim ise D. Mehmet Doğan adına tez çalışmaları ve özel prestij kitapların sayısının artması. Bu noktada Rektör ve TYB Başkanı Musa Kâzım Hocaya önemli bir görev düşüyor, en başta.

Eserleri, fikirleri, dilimize kattığı incelik ve direnişle her daim hatırlayacağımız Mehmet Doğan hoca için neler söylesem azdır. Bu bakımdan ben hocayla yaptığım söyleşinin satır başlarını, eserleriyle ilgili nokta atışı tespitler aktaracağım. Böyle bir tutumun daha faydalı olacağı kanaatindeyim.

İlk olarak kendisiyle 2020 yılında yaptığım, Temmuz dergisi, Pusula gazetesi ve TYB sitesinde yayınlanan söyleşimizden seçilmiş sözlerinin özünü yansıtan bölümler aktaracağım.

Bu sözleri hasebiyle bir kez daha anlıyoruz ki; D. Mehmet Doğan, yalnızca yazdıklarıyla değil, yaşarken taşıdığı istikametle de dilimizin ve kültürümüzün en sahici müdafilerindendi.

whatsapp-image-2025-08-12-at-11-46-15.jpeg

Sözlük Hazırlamak: Zor ve Hor Bir İş

“Doğru ve sağlam bilgiyi toplayıp müracaat kitabı hâline getirmek yıllar süren zahmetli bir iştir. Yayınlandığında bitmez; yenilenmesi, geliştirilmesi gerekir. Bu yüzden sözlük yazmak, hem zor hem de çoğu zaman kıymeti bilinmeyen bir iştir. Tarihimizde en mühim sözlükler şahısların emeğiyle ortaya çıkmıştır. Komisyonlar ancak güçlü bir kişinin yönlendirmesiyle sonuç alır.”

Kelimelerle Dostluk ve Dilin İncelikleri

“Kelimelerle dostum ben. Onların âhengi, derinliği ve taşıdığı mânâ beni çeker. ‘Kelime’ kelimesi, ‘sözcük’ten daha yüksektir. ‘Sözün küçüğü’ demek olan sözcük bana dil zafiyetini hatırlatır. Bazı kelimeler vardır ki, kafama silah dayasalar kullanmam; mesela ‘olanak’. ‘İmkân’ varken bu kelimenin dilimizde yeri yoktur.”

Dil Devrimi ve Kültürel Kopuş

“Osmanlı büyük bir dil ve edebiyat mirası bıraktı. Harf inkılâbı ve dil devrimi bu mirasla bağımızı kopardı. Dil fakirleşince ifade gücü zayıflar, büyük eser verme kudreti kaybolur. Türk yazarının yeni bir hamle yapabilmesi, bu meseleyle hesaplaşmadan mümkün değildir.”

İstanbul, Taşra ve Kültürel İktidar

“İstanbul büyük bir cazibe merkezidir ama aynı zamanda kendine çektiklerinin hayat alanını daraltır. Taşrayı İstanbul’a, İstanbul’u taşraya açmak gerekir. Teknoloji mesafeleri kapatsa da büyük şehir tecrübesinin önemi büyüktür. Asıl mesele, kültürel merkezlerin birbirini tanımasıdır.”

Türk Dünyasıyla Ortak Dil Meselesi

“Türk dünyası geniş bir coğrafya ama dil birleştirici rolünü oynayamıyor. Dil devrimi ortak kelime hazinemizi zayıflattı. Ortak bir lehçe üzerinden anlaşmak şart; bu da Türkiye Türkçesidir. Bunun için büyük bir siyasî basiret ve kültürel faaliyet gerekir.”

Yazarlık Okulu ve Genç Yazarlar

“Yazar Okulu, yazmaya meraklı gençler için dil, düşünce, felsefe, sanat, estetik ve eleştiri alanlarında yoğun bir eğitim programı sundu. Buradan dergilerde yazan, kitap çıkaran çok sayıda yazar yetişti. Yetenekli olanın önünü açmak, heves edeni teşvik etmek önemliydi.”

En Mühim Sırrım: Mütemadiyen Çalışmak

“En mühim sırrım, mütemadiyen çalışmak, okumak ve yazmaktır. Neredeyse bütün klâsiklerimizi okudum. Âkif, Yahya Kemal, Haşim, Tanpınar, Necip Fazıl, Tarık Buğra… hepsi zihnimde bir zemin oluşturdu. Fikir dünyasında Nureddin Topçu gibi büyükleri külliyatıyla okumaya gayret ettim.”

Her Yerde ve Her Zaman Yazmak

“Her şartta okur ve yazarım. Gürültüye aldırmam. Birden fazla kitabı paralel okurum. Yazarken bir çırpıda bitirmem; başlık ve ana fikir oluşunca, defalarca düzeltir, nihayetinde olgunlaştırırım. Yayınlanana kadar değiştirme hakkımı saklı tutarım.”

whatsapp-image-2025-08-12-at-11-47-52.jpeg

whatsapp-image-2025-08-12-at-11-47-52-1.jpeg

whatsapp-image-2025-08-12-at-11-47-52-2.jpeg

whatsapp-image-2025-08-12-at-11-47-52-3.jpeg

DÜNE, BUGÜNE VE YARINA TANIKLIK EDEN KİTAPLAR

Dil, düşünce ve kültür dünyamızın müstesna isimlerinden merhum D. Mehmet Doğan’ın eserleri; söylen(e)meyenleri söyleyen, doğru bilinen yanlışları cesaretle düzelten, hafızamızı sarsan ve ufkumuzu genişleten metinlerdir. Cumhuriyet tarihini, resmî ideolojinin mahiyetini, dil ve kültür adına yaşadıklarımızı, doğru Türkçeyle konuşma ve yazmayı en doğru biçimde idrak etmek isteyen herkesin bu kitaplarla tanışmasında büyük fayda vardır. Mehmet Hoca her ne kadar bedenen ebediyen aramızdan ayrılsa da eserleriyle her daim bizimle olacak, ebedi istiraatgâhından çok sevdiği ülkesini ve milletini izleyecektir. Biz onunla yazdıkları yoluyla konuşmayı, bilgilenmeyi, akıl almayı sürdüreceğiz. Eksikliğini mütemadiyen hissedeceğimiz gerçeği yanı başımızda olsa da metin ve konuşmalarının kaydı teselli vesilemizdir.

whatsapp-image-2025-08-12-at-11-48-50.jpeg

Batılılaşma İhaneti

1975’te yayımlanan ilk kitabı Batılılaşma İhaneti, yirmi yıl boyunca sürekli ilgi gördü, defalarca basıldı. Kitap, yakın tarihe yöneltilmiş cesur bir meydan okumadır. Cemil Meriç, onu “ithamname” diye nitelendirmişti. Konunun güncelliğini koruması, Doğan’ın meselelere korkusuzca yaklaşımı ve ulaştığı sonuçların netliği ilgiyi diri tutmuştur. Yazar, bu ilginin en büyük sebebini, halkın hislerine tercüman olmasına bağlar. Bir mağlubiyet ideolojisi olan “Batılılaşma”yı doğru anlamak için bu kitap mutlaka okunmalıdır.

Dil Kültür Yabancılaşma

1984’te yayımlanan Dil Kültür Yabancılaşma, Türkiye’de yaşanan kültürel kopuşun insanımızı nasıl derin bir kargaşaya sürüklediğini anlatır. İyi, güzel, doğru gibi kavramların nasıl çarpıtıldığı; dilin, kültürün ve hafızanın nasıl örselendiği ele alınır. Kitap, haklı bir tedirginlikle gerçeği arayanlara, çarpıtılmış şartların dışında düşünebilme cesareti gösterenlere ithaf edilmiştir.

Bir Savaş Sonrası İdeolojisi: Kemalizm

1992’de ilk baskısı çıkan Kemalizm, 1923 sonrası oluşturulan ideolojinin Millî Mücadele’nin fikrî temellerine zıt olduğunu savunur. Doğan, bu ideolojinin artık dünyada karşılık bulmadığını, hâlâ ezberlerle toplumu yönlendirmeye çalışanların ise tarihi tahrif ettiğini vurgular. Kitabın yeni baskılarında İnkılâp Tarihi derslerinin nasıl başladığı ve kurumlaştığına dair müstakil bir bölüm eklenmiştir.

Yüzyılın Soykırımı

2004 tarihli Yüzyılın Soykırımı, başlığıyla dikkat çeker. Kitap, soykırımın yalnızca bedenlere değil; dili, kültürü, inancı imha ederek insanı kimliğinden koparmaya yönelik boyutunu tartışır. Okur, bu sayfalarda şaşkınlık, hayret ve derin bir hüzünle karşılaşır.

Bir Lûgat Bulamadım

Doğan’ın dil mücadelesinin en somut eseri olan Bir Lügat Bulamadım, gençlik yıllarında başlayan bir arayışın hikâyesidir. Ortaokulda hediye edilen bir sözlük, önce büyük ve kusursuz görünür; sonra kifayetsizliği ortaya çıkar. Doğan, aradığı sözlüğü bulamayınca kendisi hazırlamaya karar verir. Çeyrek asrı aşan emeğin ürünü olan Büyük Türkçe Sözlük, son baskısında Osmanlıca okunuşlu, iki ciltlik hacimli bir eser hâline gelmiştir.

Neden Klâsiklerimiz Yok?

Bu kitap, zorla kültür değiştirmenin sonuçlarını, klasik metinlerimizden kopuşu ve dil merkezli farklılaşmaları inceler. Doğan, klasik mûsiki ve sanatlarla bağımızın kopmasının medeniyet idrakimizi zayıflattığını belirtir. Medeniyetin, inanç ve kültürlerin kendini ifade tarzı olduğunu; bunun inkârının ise en uçta vandallığa kadar varabileceğini söyler.

“Türkçenin Cenaze Töreni”: Bir Hafıza Silme Operasyonu

Doğan’ın son yıllardaki en çarpıcı eserlerinden biri Türkçenin Cenaze Töreni: 1. Türk Dil Kurultayıdır. Ona göre bu kurultay, köklü kültürümüze yönelik bir hafıza silme operasyonudur. Kitapta TDK’nin imla kurallarına bile itibar edilmez; zira kurumun dilimize verdiği zararın altı çizilir.
Doğan, dil devrimini “plansız, esassız, olumlu sonuç doğurmamış” bir hareket olarak tanımlar. Yıkım ekibinin, dile borcu olmayan ve ona bağlılık hissetmeyen kişilerden oluştuğunu söyler. Kurultayın ilmî seviyesini “sıfır kelimesi bile yüksek bir rakamdır” diye niteler.

Kitapta, dil kurultaylarının tutanakları, gazete kupürleri, dil ve tarih tezlerinin tahrip edici etkileri belgeleriyle aktarılır. Ayrıca Karamanoğlu Mehmed Bey’in “sahte kahraman” olarak nasıl yüceltildiğine dair çarpıcı bir bölüm de vardır. Son kısımda, dilde yapılan tahribatı ironiyle hicveden yazılar yer alır.

Doğan’ın Türkçenin Cenaze Töreni kitabı, yalnızca dilimizin yakın tarihini değil; kültürel kimliğimizin nasıl törpülendiğini, hafızamızın nasıl silinmeye çalışıldığını anlamak isteyen herkes için başucu eseridir. Bu kitap, dilin hem hafıza hem kimlik olduğunu bir kez daha hatırlatır.

Son olarak; aynı çağda yaşayıp tanışma bahtiyarlığına eriştiğim D. Mehmet Doğan’ın eserleri, sadece birer kitap değil; dil, kültür ve medeniyetimizin direniş hattıdır. Onu anlamak, bu külliyatı dikkatle okumaktan geçer. Her kitabı, hem geçmişimizin muhasebesi hem geleceğimizin inşasında bir rehberdir.

whatsapp-image-2025-08-12-at-11-49-57.jpeg

whatsapp-image-2025-08-12-at-11-49-57-1.jpeg

whatsapp-image-2025-08-12-at-11-49-57-2.jpeg

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yusuf Alpaslan Özdemir Arşivi

Düşünce tarihleri

12 Kasım 2025 Çarşamba 15:16

Şehir ve belirsiz duvarları

13 Temmuz 2025 Pazar 15:19

Fânusun içinden okyânusa bakmak

23 Haziran 2025 Pazartesi 10:58

Gençleri yoldan çıkarmak (!)

26 Mayıs 2025 Pazartesi 10:51