Bilal Akar

Bilal Akar

HAYATI’MUZ

HAYATI’MUZ

5 maymun deneyini duymuş muydunuz?  Kafese 5 maymun, bir merdiven ve merdivenle ulaşılabilen bir de muz konulmuş. Maymunlardan biri muza uzanmış ve o anda tüm maymunlar sırılsıklam olana dek ıslatılmış. Diğer maymunlar da içgüdüsel olarak sırayla muza uzanmayı denemiş. Ancak muza yapılan her deneme, yangın musluğuna dinamit koyulmuş gibi patlayan fıskiyelerle ıslatıyormuş maymunları. Üşümüş ve ıslanmış maymunlar dersini almış, artık hiçbir maymun muza uzanmaya cesaret edemiyormuş. Bunun üzerine maymunlardan biri kafesten çıkarılmış ve daha önce hiç ıslanmamış bir maymun konulmuş. Bu maymun da muzu görünce hemen atlamış merdivene. Ama o da ne, daha önce ıslanan dört maymun yeni maymunu iyi bir pataklamışlar. Sonra, ıslanan maymunlardan biri daha çıkarılmış kafesten ve yine yerine hiç ıslanmamış bir maymun konulmuş. Bu yeni maymun da muzu almaya çalışmış ve diğer maymunların şiddetine uğrayarak hedefinden vazgeçirilmiş. Enteresan olan da en çok vuran maymun, az evvel niye dayak yediğini bilmeyen şaşkın maymunmuş. Islanan son maymun da kafesten çıkarılmış ve olaydan bihaber yeni bir maymun kafese eklenmiş. Bu maymun da türdeşlerinin sopasına maruz kalmış. Artık kafeste kalan maymunlar muzu niye yiyemediğini de bilmiyor, neden dayak yediklerini de bilmiyor. Kafeste sahibini bekleyen bir muz var ama hiçbir maymun uzanmayı denemiyor ve kafese giren her yeni maymunu da sebepsizce öldüresiye dövüyor.

Dr. Stephenson’ın yıllar önce yaptığı bu araştırma, bir bakıma homo sapiensin bütününe hitap ediyor. Şimdi bu muzun yerine sorgulanması tabu olan neyi koyalım? Mesela ahlaki değerler olabilir mi, ya da potu artıralım inanç olabilir mi?

National Geographic’de, Morgan Freeman’ın sunduğu “God of Story” isminde dinlerin yolculuğunu anlatan bir belgesel yayınlanıyor. İnanç sahibi olun veya olmayın tüm insanlığın bu araştırmayı yapması gerektiğini düşünüyorum. Belgeselde, insanların asırlar öncesinden kalma kimi ritüelleri ısrarla devam ettirdiğini gözlemledim. Her bireyin inancına saygı duyulmalı elbette ama bazılarını rasyonel bir anlayışla açıklamak imkânsız. Örneğin renginden ve kötü kokusundan apaçık bakteri yuvası olan nehirde yıkanarak ruhsal arınma ümit ediliyor. Özellikle ilahi olmayan inanç sistemlerinde bu gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.

Birine veya bir şeye olduğundan fazla anlam yüklemek her zaman sorun yaratıyor. Bu insanda da böyle inekte de böyle. İneğe tapmayı mı, etine ve sütüne şükretmeyi mi seçmeli? Geceyi doğaüstü güçlere barınak yapıp korku teması haline getirmekte tercih edilebilir, mehtabı ve gecenin saflığını Özdemir Asaf gibi sevgiliye atfetmekte.

Socrates 2400 yıl önce öğüt niteliğinde bir söz söyledi; “sorgulanmamış hayat, hayat değildir”. O dönemden bugüne doğru bilinen birçok yanlış, bilim sayesinde düzeltildi. Ama saplantı haline getirdiğimiz dogmalarımız da yok değil. Yerleşik hayata geçtiğimizden bu yana sosyal uyma davranışının yörüngesinden ayrılmak korkulu rüyamız haline geldi. Kabul görmek için akılcılıktan vazgeçiyor, “normal” görünmek için düşünmeden onayladığımız olgular ile yönetiliyoruz.

Eleştirilmekten çekindiğimiz için yargılamadan kabul ettiğimiz daha neler var? Başarısızlıkla gelen toplum tepkisinden çekindiğimiz için denemekten imtina ettiğimiz daha ne yollar var?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Bilal Akar Arşivi
SON YAZILAR