Ali Dutal

Ali Dutal

Kalkındınız da İslam mı engel oldu

Kalkındınız da İslam mı engel oldu

Ülkemizde her türlü olumsuzluğun neden ve sonuçlarını Müslümanlarla dolayısıyla İslam’la ilişkilendirme kastıyla hareket eden bir güruh var.

Bu güruhun İslam düşmanı kesimlerce yönlendirildiğine şüphe duymadan inanıyorum; çünkü, azıcık objektif davranma anlayışına sahip olsalar gerçeği görebilirler.

Ülkemizde belli kesimleri yönlendirenlerin amacının her türlü olumsuzluğu İslam’la ilişkilendirilerek İslam’ın insan hayatındaki etkisi ortadan kaldırılmaya yönelik olduğunu ve bunun için de çeşitli algı yöntemlerini kullandıklarını görüyoruz.

Üzülerek ifade etmeliyim ki, gerçek dışı algı yöntemlerinin etkili olduğunu görmenin acısını yaşıyorum.

-Bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu günümüzde insan azıcık araştırmaz her söylenene inanır mı?

Bu olumsuz algılar toplumun ortak hareket etme kabiliyetini zaafa uğratarak çözümü çok kolay sorunların çözümünü karmaşık hale getirmektedir.

Ondan sonra her kişi yaşanan her türlü olumsuzluktaki sorumluluğunu veya suçunu sorgulayacağı yerde bir yerleri suçlamaya başlar.

En çok suçlanan ve sorumlu tutulan Müslümanlar aslında çaktırmadan İslam’dır.

Öyle bir algı oluşturuyorlar ki, kalkınamadığımızın sorumluluğunu İslam’a yüklüyorlar.

Mesela, ülkemizin teknoloji ve sanayide ileri gidemediğinin suçlusu İslam!

Ölmeden önce hepinizin tanıdığı ilahiyatçı profesör Malezya’nın kalkınmasını bile ülkede yaşayan 3 milyon Hıristiyan’a bağlayacak kadar şirazeyi kaybetmişti.

-Samimi olarak, ülkemiz dünyanın en kalkınmış ülkeleri arasında yer alacaktı da İslam mı engel oldu?

-Ülkem insanının kahir ekseriyeti kendisini Müslüman olarak tanımlasa da ülkemin anayasasında İslam ne kadar var hiç düşündünüz mü?

Ülkemin yönetim anlayışında İslam’a yer verilmese de ülkeyi yönetenler kendilerini Müslüman olarak tanımlıyorlarsa İslam’ın ilkeleri gereği merhametli, adil, çalışkan, barışçıl, birleştiricisi, iyilikleri emredici, kötülüklerden sakındırıcı olmak zorundadır, bu ayrı değerlendirilmeli.

Ayrıca, ülkesinin yönetim biçimi ne olursa olsun Müslüman anarşi çıkarmaz, adam öldürmez, gasp, soygun yapmaz, başkalarının ırzına, namusuna tasallut olmaz, içki içmez, zina yapmaz, faiz yemez topluma zararlı hiçbir fiilin içinde yer alamaz!

Konumuza dönersek ülkemizin kalkınmış ülkeler seviyesine yükselememesinin neden ve sonuçlarını İslam’la ilişkilendiremeyiz.

Türkiye Cumhuriyetinin halkının bir kısmı Müslüman olsa da devletin tüm anayasal kurumları laik olup batı referanslı hukuk sistemleriyle idare edilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti bir İslam devleti değil; bunu anlamalı, tüm söylem ve değerlendirmelerimizde bu durumu dikkate almalıyız.

Elbette ki İslam çalışmayı emreder; ancak, T.C. Devleti kalkındıysa da kalkınamadıysa da bunun sebebi İslam değil, kendi yönetim anlayışıdır.

Cumhuriyetin ilk dönemlerinde kalkınmaya yönelik kara ve demir yollarının yapılması, fabrikaların açılması gibi birçok önemli işler yapıldığı inkar edilemez bir gerçektir.

Hatta uçak fabrikası açılarak milli uçağımız üretilmiştir. Yanlış duymadınız uçak ve otomobil fabrikası kurularak üretim yapılmıştır.

Nuri DEMİRAĞ adlı bir Anadolu evladı T.C. Devlet Demir yollarının 1250 km inşaatını yapmıştır. Dönemin en önemli iş adamıdır.

Kendisinden uçak satın almak için başlatılan bir bağış kampanyasına katılması istendiğinde, Benden bu millet için bir șey istiyorsanız en mükemmelini istemelisiniz. Mademki bir millet tayyaresiz yaşayamaz, öyleyse bu yaşama vasıtasını başkalarının lütfundan beklememeliyiz. Ben bu uçakların fabrikasını yapmaya talibim.” sözleriyle 1936 yılında tek motorlu daha sonra çift motorlu yolcu uçağını üretir.

1941'de tamamen Türk yapımı ilk uçağı İstanbul'dan Divriği'ye uçurur. Türk Hava Kurumu uçak siparişi alır. Her şey iyi giderken beklenmeyen olumsuzluklar meydana gelir.

THK'nın siparişi olan ve son olarak İstanbul'dan Eskişehir'e uçan uçakların teslimi için Eskişehir'de bir kez daha test uçuşu yapılması talep edilir. Uçak üretimin en önemli aktörlerinden Mühendis Selahattin Reşit Alan, 1938’de Nu.D-36 uçağıyla iniş yaparken pistte açılan bir hendeğe düşerek kaza yapar ve vefat eder.

Bu kazadan sonra THK siparişini iptal eder. Nuri Demirağ, mahkemeye verdiği THK ile yıllar süren bir mahkeme sürecine girer ve mahkemeyi kazanır.

Yaptığı uçaklar THK tarafından alınmadığı gibi uçaklarının yurt dışına satılamaması için bir de kanun çıkartılır.

İspanya, İran ve Irak'tan alınan siparişler engellenerek uçaklar elde kalır. Bu yüzden uçakları satılamayan fabrika 1950’li yıllarda kapanmak zorunda kalır.

Kendi yerli uçak fabrikasının kapanmaması için her türlü yardımı yapması gereken devletin yetkilileri yardım yapmadığı gibi kapanması için ne gerekiyorsa onu yapıyorlar.

-Şimdi bu fabrikanın kapanmasının suçlusu Müslümanlar ve İSLAM mı?

Eğer, yaşanan bu acı olayın gerçek nedenlerini öğrenebilirsek, kimin veya kimlerin kalkınmaya engel olduğunu anlayabiliriz!

İslam dini insanların hayrına olan her türlü ilmi ve teknolojik gelişime engel olmadığı gibi bilakis teşvik eder.

Azıcık geriye dönüp bakabilirsek Müslüman ilim adamlarının insanlığın hayrına büyük hizmetleri olduğunu görebiliriz.

Tam Müslüman olamıyorsak bile her olumsuzluğu İslam’a yüklemeyelim!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Dutal Arşivi
SON YAZILAR