Erol Sunat

Erol Sunat

MUAMMER ŞAHİN AĞABEY’İN ARDINDAN…

MUAMMER ŞAHİN AĞABEY’İN ARDINDAN…

Avukat Ahmet Muammer Şahin Ağabeyi geçtiğimiz hafta perşembe günü Üçler Mezarlığı’nda ikindi namazını müteakiben sevenleriyle birlikte toprağa verdik.

MHP’nin adını koyanlardandı Avukat Ahmet Muammer Şahin. 9 Şubat 1969’da, Avukat arkadaşları İhsan Ceylan ve Naci Yıldırım’la birlikte meşhur Adana buluşmasındaydılar.

Tüzük Komisyonuna seçilmişlerdi.

Yeni Partilerine, Milliyetçi Hareket Partisi adını verdiler. Amblem olarak üç hilalin kabul görmesinde önemli bir rol oynadılar.

Konya’nın bu üç meşhur avukatı, aynı zamanda Konya’da Milliyetçi Hareket Partisinin de temelini atan isimlerin başında geliyorlardı.

Muammer Şahin Ağabey’in de bu oluşum içinde yer aldığı o günlerde kimler mi vardı?

Avukat Tevfik Fikret Kılıçkaya, Eczacı Adnan Koçbeker, Muhasebeci İbrahim Ataçoğlu, Avukat İhsan Ceylan, Avukat Naci Yıldırım, İnşaat Mühendisi Altan Yeniaydoğmuş, Avukat Macit Sarıkaya.

İdris Eken, Zeki Loraslı, Mehmet Emiroğlu, Konya 3.Noter’i Celal Özdemir, Emekli Müfettiş Mevlüt Özay, Sanayici Recep Binatlı, Avukat Mehmet Ali Uz, Avukat Halil İbrahim Gültekin…

Rahmetli İdris Eken Ağabey’in tabiriyle bu ekip Alperenler gibiydi.

Ağabeylerin anlatımıyla, o yılların MHP adına en iyi hatibi rahmetli Avukat Macit Sarıkaya bir başkaydı.

Hitabeti çok tesirliydi,  vatandaşın ruhunu çok iyi bilir, o kadar güzel şeyler söylerdi ki, insanlar onu zevkle dinlerlerdi.

Bir başka etkili konuşmacı Avukat Naci Yıldırım’dı. Onunda konuşmaları da bir hayli etkiliydi.

Bir diğer hatip, rahmetli Adnan Koçbeker’di.

Bu ekip öylesine etkiliydi ki,

 Rahmetli Alpaslan Türkeş;

“Arkadaşlar! Ben Konya teşkilatı ile Bakanlar Kurulu kurabilirim. Hepsi Bakan olabilecek kalitede arkadaşlar.” demişti.

Konya’da Milliyetçi Hareket Partisinin ilk il başkanı, “Paşa” lakaplı Tevfik Fikret Kılıçkaya idi. Ondan sonra Muammer Şahin, başkan oldu.

Partinin adı CKMP iken Konya İl Başkanı Muammer Şahin’di. Osman Yüksel Serdengeçti’nin daveti ile MHP’ye gelmişti. İl Başkanlığı tecrübesine sahipti.

Konya’da Milliyetçi Hareket Partisi, adeta bir avukatlar hareketiydi. Hukukçular partiyi sırtladılar ve 1977 seçimlerinde, gezmedik yer bırakmadılar. Avukatlar bürolarına seçim dönemlerinde birkaç ay kilit vurmuş, partilerinin başarısı için koşmuşlardı.

1977 seçimlerinde;

İlk sırada Agah Oktay Güner…

İkinci sırada İhsan Kabadayı…

Üçüncü sırada İbrahim Metin…

Ve dördüncü sırada Muammer Şahin Milletvekili adayı oldular.

Ve çok çalıştılar.

Sandıktan, Agah Oktay Güner ve İhsan Kabadayı MHP’nin ilk Konya Milletvekilleri olarak çıktılar.

 

GİDERKEN HERKESİ BİRLEŞTİRDİ, ÖYLE GİTTİ!

Muammer Şahin gibi ağabeyler, birleştirici özelliklere sahiptiler. Onların oldukları yerde kimse kimseyle küs duramazdı. Barışın dediler mi, küs olanlar birbirine sarılır, el sıkışılır, küslükler sona erer, dostluklar kaldığı yerden devam ederdi.

O dönemin Başkanlarının bambaşka bir ağırlığı vardı. Sözleri dinlenir. Onlara olan saygı ve sevgiden dolayı hayır denemezdi.

Toplumda karşılıkları vardı. Sokağa çıktıklarında, herkes selam verir, küçükler ellerini öper, tanımayanlar bu kim diye merak ederlerdi.

Dönemlerine damga vurmuş, saygın ve itibarlı insanlardı. Kendilerinden sonra gelecek insanları yetiştirme özellikleri vardı.

Ağabey gibi, başkan gibi, baba gibi anılanları pek çoktu. Bilgileri, meseleleri çözmede ki pratiklikleri, çözüm üretmeleri, milli ve manevi hassasiyetler karşısındaki duruşları görülmeye değerdi.

İşte böyle ağabeylerden biriydi Ahmet Muammer Şahin.

Onu anlatanlardan dinledim. Onu anlatanlardan dinlediklerimi yazdım.

Muammer Şahin’i bilmeyen, tanımayan, onu sevmeyen yoktu. Camiada yetişenlerin hepsinin üzerinde hakkı vardı.

Ona vefa gösteren o yılların gençleri, cenazesinde bir araya geldiler. Onun cenazesi olmasa bir araya gelemeyecek olanların hepsi Hacı Veyis Camii’nde ve sonrasında Üçler Mezarlığındaydılar.

Rahmetli Muammer Ağabey, birbirine küs gibi duran, dargın gibi duran, kırgın gibi duran selamlaşmayı bile neredeyse göz ucuyla yapacak hale gelen insanları birleştirdi. Bir araya getirdi.

Cenazeye koşup gelenlerin, başkanıydı, ağabeyiydi,  büyüğüydü, herkese nazı da geçerdi, sözü de.

Bu dünyadan ayrılırken de öyle oldu.

MHP’liler, İYİ Partililer, Büyük Birlik Partililer, diğer partilerden rahmetliyi tanıyanlar, akrabalar, yakınlar eski ve yeni başkanlar, bu partilerin yönetimlerinde görev yapanlar, partililer, Muammer Ağabeyin hakkını ödeyemeyiz diyenler, onu son yolculuğuna uğurlamak için bir araya gelmişlerdi.

Çünkü o saygı duydukları, önünden geçmedikleri bir insandı.

Oğlu İsmail Hakkı Şahin, gençlik yıllarından arkadaşlarıydı. Hep birlikte büyümüşler, 12 Eylül’ü hep birlikte yaşamışlar başlarından bir sürü olay geçmişti.

 

“AYRILSAK DA BERABERİZ!”

Ne olmuştu da, bu ayrılıklar-bu gayrılıklar oldu? Etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayanlar ne oldu da ayrıldılar. Neden o arada, neden bu burada, neden filanlar karşı taraftalar?

Bunlar uzun hikaye. Hava serin, mevzu derin demişler ya…

Biz ayrılamayız şarkısının dizelerine takılmış bir camia bu camia!

Kök birdi, öz birdi, söz birdi, köz birdi. Araya inat girdi, dedikodu girdi, yalan girdi, haset girdi, fesat girdi, fitne girdi. Sonrası kem söz girdi,  ima girdi, sataşma girdi.

Mesele şu dedi, bu dedi meselesi elbette değil. Kim dedi, neden dedi, niçin dedi hiç değil.

Aynı ağacın dalları, aynı ağacın üstünde dargın, kırgın, küs olabilir mi, ilanihaye küs durabilir mi?

Ancak cenazelerin bir araya getirdiği manzara insanın içini sızlatıyor. Böyle ayrılık olmaz, olmaz olsun diye isyan ettiriyor!

Ağabeyler giderken herkesi birleştiriyor, birleştirmesine amma, görmek istemeyenlerin bakar körlükleri bunu sürdürmeye devam çabasında. Çabasında da, nereye kadar?

Taban var ya taban, bu zıtlaşmalardan, bu inatlaşmalardan, bu kör dövüşlerinden, bu nefret sözlerinden, bu karşılıklı hakaret etmelerden bıkmış usanmış durumda.  Zirvelerde birbirlerine laftan gülleler yağdıranlara inat, “Ayrılsak da beraberiz” şarkısını mırıldanıyor herkes.

Sevgili okurlar!

Yazımı son bir defa gözden geçirirken, Avukat Naci Yıldırım Ağabey’inde aramızdan ayrıldığı haberi geldi. Muammer Ağabey’den sonra, o günlerin en etkili isimlerinden bir ulu çınarı daha kaybettik.

Ağabeylerimiz adeta sözleşmişler gibi birer birer aramızdan ayrılıp giderken, bir araya ancak cenazelerde gelebilen bu camia bakalım bundan sonra ne düşünecek? Didişmeye devam mı edecek, yoksa yeter artık, bu yaptığımız yazıktır, günahtır diyerek, kucaklaşacak mı?

Ağabeylerimizin ruhları şad, mekanları cennet olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Erol Sunat Arşivi
SON YAZILAR