Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Öyle bir bayramdı ki

Öyle bir bayramdı ki

Her dini bayram geldiğinde insanımız “nerede o eski bayramlar” diyerek hatıralarını aktarmaya çalışır şöyle bir sıla özlemi yapar. Bizimde vardır ancak geçmiş yılların bayramları o kadar da değil denecek kadar yoksulluk doluydu demek pek de yanlış olmaz.

Aklımın henüz ermeye başladığı dönemlerdi. 5-6 yaşlarında olduğumu düşünüyorum. Bayramın anlam ve önemini bilmesem de, “bayramlığı” biliyordum.

O zamanların bayramlığı, kol askısı gibi, sol veya sağ omuzdan geçirilip, ters taraftan arkada bağlanılan bir poşu (başa sarılan ya da boyun atkısı olarak kullanılan, çevresi saçaklı, genellikle ipek örtü) dan ibaretti. Bazen iki adet olarak her iki omuzdan da bağlanırdı. Bunun yanında elimize yine ipekten elle dikilen, şimdiki hamam kesesine benzer ancak ağzı büzgülü bir kese verilirdi.

Bu bayramlıklar ailede her çocuğa nasip olmazdı. Bunları kullanma hakkında öncelik büyük kardeşindi. Diğerleri bu basit ancak anlamlı bayramlıklara gıpta ile bakardı. Evin anası sabah erkenden hem kahvaltı hazırlar, hem ortalığı toplar, hem çocuklarını giydirir, hem de kuşluk vakti tüm ailenin katılacağı yemeği organize ederdi.

Bayram kahvaltısı amcaların en büyüğünün evinde yapılırdı. Genelde 4-5 aile bir arada kahvaltısını yapar, kahvaltı sonrası bayramlaşmalar olurdu. İşte o zaman el keseleri devreye girer, amcalardan alınan harçlıklar keselere alınır, sonrasında keyifle sayılırdı.

60 sene öncelerine gidelim. Hep derler ya “eski bayramlar”, bunlardan çoğunu bizim kuşak yaşadı. Bizim çocukluğumuz da çok varlıklı değildi. Sabah içeriz bulgur aşı; öğlen yufka arası peynir, turşu, yoğurt-pekmez, yani ne bulursak; akşam da yine bulgur pilavı. Sonuç, şükürler olsun idi.

Bayram şuurunu pek bilmesek te, bayramlar bize şeker ve küçük hediyeler, demekti. Köydeyiz. Henüz ilkokula başlamadığımız dönemlerdi. Benden 2 büyük abilerimin hep gölgesinde kaldığımı hatırlıyor olsam da, bana kol kanat gerdiklerini bilirim. Öyle ya, benden küçük iki kız kardeşim de benim gölgemde kalıyordu.

Kırsalda, bir ailede otorite, anne ve babadan sonra, en büyük çocukta olurdu. En büyük abim çok merhametli ve sevecen, onun küçüğü biraz yaramaz ve acımasızdı. Sadece biz değil kavgacı ruhuyla herkese karşı acımasızdı. Köyde de bu geçerdi. Bu halinden ben de rahat ettim diyebilirim. Belalı adamın kardeşi diye bana pek de sataşamazlardı.

Geçmiş bayramlar ve bayramlıklar her kesim yani her statüde aileler için farklı manaları ifade ederdi. O zamanlarda çok azı üstte olmak üzere çoğunluğunu alt kesimin oluşturduğu aileler vardı. Üstteki ile alttakiler arasında da çok bir fark yoktu. Üsttekiler denen kesim eli ve sofrası daha, açık yörenin köklü ailelerinden oluşurdu. Bu gelenek kuşaktan kuşağa bir oda sahibi olma geleneği ile aktarılırdı.

Eski ile yeni arasında en büyük fark, ailelerin ve 2-3 kuşağın bir arada bulunması ve kuşakların kesin itaatine dayanması idi. Yenide böyle bir anlayış yok. Bırakın 3 kuşağın ortak değerlerde birleşmesini, yeni kuşakta her biri ayrı havadan tel çalıyor.

Büyükleri beğenmiyor, yapılanı yemiyor, bunca varlığa rağmen iyi beslenemiyor, obezite ve israf almış başını gidiyor. Menfaat duyguları ve başkalarının sırtından geçinme hat safhada. Baba çocuğuna hâkim değil, çocuk desen ayrı havada. Nereye gider bu nesil bilinmez.

Görülen odur ki dünya ciddi bir krizin eşiğinde. Bu krizin ülkesel değil dünya temelli olacağını tüm araştırma kuruluşları ve gıda örgütleri açık açık aktarıyor. Hangi birini ele alalım, teşhis edelim.

Olması ve yapılması gereken “tek dünyada yaşayan her statü ve sosyal yapının ortak değerlerini koruyacak ve yeni nesillere aktaracak tedbirleri uygulamasıdır”. Benim ülkem, benim param, benim malım, benim menfaatim demeden insanlığı tek bir toplum görerek soygunculara ve soygunlara dur denmelidir. Ben tok iken komşunun aç olmasının cezası ağır olabilir. Aksi durumda bayram-seyran diyemeyebilirler.

Nice sağlıklı, huzurlu, hakça paylaşımcı bayramlara erişmenin dileklerimle.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR