Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

ÖZBEKİSTAN-FERGANA VADİSİ

ÖZBEKİSTAN-FERGANA VADİSİ

Bir tarımcı olarak yıllar önce dünyada tarım havzalarından en çok nereyi görmek istersin deselerdi, Fergana Vadisi derdim. Bu vadi hakkında çok şey okumuş, medyada çok şey görmüştüm ve beni hep cezbederdi. Bunda tarihi bağlarımızla birlikte, renkli ve geleneksel değerlerinin yaşatılması da vardı.

Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan'ın toprakları içine alan Fergânâ Vadisi yaklaşık 70 milyonun yaşadığı Orta Asya coğrafyasında, tek başına 17 milyondan fazla insana ev sahipliği yapıyor.  Seyhun Nehri'nin geçtiği Vadisi oldukça verimli ve bereketli topraklara sahip. Tarımsal üretimde Özbekistan'ın %25'i, Kırgızistan'ın %50'si, Tacikistan'ın %70'i ise bu vadiden alınır. Coğrafi olarak siyasi merkezlerden uzak ve ulaşımı zor olmasından dolayı aşırı uçlar için de uygun bir konumda görülmektedir. Yesevîlik ve Nakşibendilik bu bölgede doğmuş ve günümüzde hâlâ etkilidir. SSCB'nin dağılmasından çok kısa bir sonra bölgede her ne kadar dini eğitim faaliyetleri kontrol altında tutulmaya çalışılsa da, yalnızca Özbekistan'da 5000'e yakın devlet kontrolü dışında medrese açılmış durumdadır.

img_8390.jpg

Çok merak ettiğim Vadiye, Taşkent tarafından Tanrı Dağlarının kıvrımlı geçitlerinden zengin bir flora arasında geçiyoruz. Dağ yamaçlarında otlatılan koyun sürüleri dikkat çekiyor. En yüksek noktada bir duraktayız. Ana yemekler bizdeki gibi ete dayalı ve lezzetli. Eriyen karlardan akan sular dağın her iki yamacından hızla akıyor. Katır ve at sırtlarında kendilerine has kıyafetleriyle çobanlara rastlıyoruz. Dağlar henüz karlarla kaplı, tepeler ağaçlarla işlenmiş durumda.

Nihayet Vadiye iniyoruz. Yaklaşık 1000 km uzunluğunda, 50 km genişliğinde verimli topraklara sahip bir vadi. Ova olmanın ve genişliği verdiği anlayışla oldukça geniş caddeler üzerine yerleşmiş durumda. Etrafta bazı yerlerde eski kamyonlar, bazı yerlerde lüks arabalar ve at veya eşek tarafından çekilen arabalar iç içe. Özbek kıyafetli kadınlar ve erkekler koşuşturma halinde.

img_8385.jpg

Vadinin her haliyle tarım bölgesi olduğu belli. Bir Pazar yerinde yörede yetiştirilen ürünler aynen ülkemde olduğu gibi satıcıların sesleri ile sergileniyor. Özellikle özel fırınlarda yapılmış üzeri el işlemeli Özbek ekmekleri ayrı bir akustik katıyor pazara.

Fergana Vadisine gitme sebeplerinden biri de dünya çapında Han Sarayını görmek. Hokand kentindeki bu muhteşem esere ulaşıyoruz. Hokand 10. yy da Hindistan-Çin yolu üzerinde önemli bir kent.  Düz bir ovada yığma tepe üzerinde bir kale gibi yükseliyor. Kapısından itibaren, geniş avluyu dizi dizi çevrelemiş işlemeli odalar. Binlerce yıllık savaş arabaları ayrı bir hava katıyor Saraya. Her kapısı, odası, pencereleri, ahşap sütunları ayrı bir şaheser, Khudoyar Han Sarayı şuan müze olarak kullanılıyor.

Saray dışında bir grup öğrenci ve öğretmenleriyle karşılaşıyoruz. Türkiye’den geldiğimizi öğrenince inanılmaz bir sevgi ve sıcaklık. Özbekçe ve İngilizce konuşuyoruz. Arı duru Türkiye Türkçesi konuşanlar dilimizi dizilerden öğrenmişler. Çeşitli sorularla ülkemizi soruyorlar. Resimler çekiyoruz, bizi ağırlamak için de kendilerine göre bir gösteri yapıyorlar. Sarılarak ayrılıyoruz.

img_8469.jpg

Özbek pilavı yemek üzere önceden ayarlanmış bir eve davetliyiz. Biraz bakımsız ama sıcak insanlar hizmet ediyor. Ülkenin her tarafında Özbek Pilavı için hazırlanan çeşitli renkte havuç burada da var. Yanında salata, kola, meyve suyu veya ayran ikram ediyorlar. Bize göre oldukça yağlı bir lezzet.

Fergana şehrine geçiyoruz. Orta büyüklükte bir şehir. Klasik binaları yanında modern yapılara da var. Bahçe içinde lüks evlere de rastlanmak mümkün. Bahçeli evlerin neredeyse tamamı duvarları ve giriş kapıları ile ayrı bir görünüme sahip. Her sokakta ki küçük kanallardan sular akıyor.

img_8354.jpg

Şehirden kırsal alanlara doğru yol alıyoruz. Konya gibi dümdüz ovada maalesef yer yer küçültülmüş tarlalar, ilkbahar mevsimi olduğu için ekime hazırlanıyor. Daha çok meyve, sebze, mısır, yem bitkileri ve pamuk üretimi yapılıyor. Meşhur Özbek pamuğunun ana merkezlerinden. Yeni ve büyük traktörler yanında eskimiş olanlara da rastlıyoruz. Yol boyunca binek atları, at arabaları, eski model üçtekerli araçlarla taşıma yapıyorlar. Yolda bir grup tarım işçisi ile zar zor anlaşıyoruz. Çok düşük ücretle bir firmaya da çalışıyorlar. Ürünlerin işlendiği küçük fabrikalar, soğuk hava tesisleri de mevcut.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR