Erol Sunat

Erol Sunat

Pilavdan dönmek!

Pilavdan dönmek!

Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın derler ya hani. Pilav mecaza vurulduğunda söz hükmündedir. Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın demekle, sözünden dönenin, sözünü yerine getirmeyenin hali ve ahvali anlatılır.

Şimdi efendim işin aslı bizim pilav yiyecek halimiz yok, pilava gidecek de…Pilavdan ve pilavlardan dönmemiz o yüzden…

Ağzımızın tadı kaçmış…

Kafamızda cevabı olmayan bin türlü soru…

Ortada sofra yok…

Tencerede pişen aş yok…

Çalışacak iş yok…

Cepte ekmek alacak para yok.

Ortada pilav var da dönüp dönmeme konusunda şımarıklık mı yapıyoruz?

Öyle dertliyiz ki…

Derdimizi dökememişiz, anlatamamışız.

Nereye varsak kapı duvar!

Gel diyenler…

Çal kapımı diyenler...

7/24 telefonum açık diyenler ortalarda yoklar.

Pilavdan dönenlerin hangi birini sayalım?

*****

Pilavdan dönenin kaşığı kırılacaksa, o kaşık neden bizim olsun ki…

Kırık kaşıkları hak edecek ne yaptık?

Bizler kendi payımıza, pilavdan dönenin kaşığı kırılsın demedik mi?

Sözümüzde durduk, sözümüzü tuttuk.

Her şey iyi hoş…

Kaşık boş, sofra boş, tencere boş, tava boş, tabak boş…

Hani nerde pilav?

Aylardır bugün gelecek, yarın gelecek, geliyor, az kaldı, az sabır, şöyle olacak, böyle olacak, sofra pilavla donatılacak diye neler duymadık neler?

Pilavdan biz dönmediğimize göre…

Elimizdeki kaşık, beklemekten öyle bunaldı ki, sabır taşının çatladığı gibi, önce çatladı, sonra kırıldı, ayrıldı iki parça oldu.

Siz buna kaşığın kırgınlığı da diyebilirsiniz, gösterdiği tepki de…

*****

Pilava gitmedim, gidemedim. Şöyle oldu, böyle oldu mazeretleri de artık hükmünü kaybetti. Pilav varsa kaçmaz deniyor şimdi. Bu devirde pilav dökecek kaç kişi kaldı lafı da git gide kalıcı olmaya başladı.

Şimdi efendim mesele pilav mı yemek?

Pilava mı gitmek?

Yoksa pilavın mecaz tarafından kapak mı kaldırmak?

Artık her yerde seçim havaları çalmaya başladı.

Geçim mi, seçim mi soruları karşısında, şimdilik kaydıyla seçim en az üç sıfır geride.

Enflasyon ve zamların fırtına gibi estiği şu günlerde.

Oy verecek insanların kolu kanadı kırık.

Seçim sürprizleri olur mu gibi laflar, şimdilik rafta…

İnsanlar seçim değil, geçim sürprizi bekliyorlar…

Aylardır geçim sürprizi olmamış…

Yapılmamış…

İnsanlar beklemiş, umutlanmış…

Bazı teklifler Meclise gelecekmiş…

Gelememiş…

Çünkü Meclis tatildeymiş…

*****

Bu gidişle…

Vekillerin gönlü oluncaya kadar…

Toplanıncaya kadar…

Karar verinceye kadar…

Ortada problemi çözülecek insan da kalmayacak…

Bu pilav daha çok su kaldırır dense ne olacak?

Ortada pilav yok…

Kazan yok…

Pişen aş yok…

Değil aş, taş bile kaynamıyor…

Lakin laf kazanı öyle bir fokurduyor ki, değme gitsin!

Geçim derdi çözülmeyen, neylesin seçimi…

Kim gelmiş, kim adaymış, kim kazanırmış, kim fark atarmış, kim fark yermiş…

Bunlar magazin haberine döndü…

İnsanlar açım diyor, maaşım yetmiyor diyor. Kök maaş diye diye kökümüze kibrit suyu dökülmüş gibi hissediyoruz diyor.

Var mı duyan? Var mı bakan?

*****

Mesele pilav olunca…

Pirinç kaç lira haberiniz var mı? Lokantalarda bir porsiyon pilav kaç lira? Evlerde bir ay ile gitmeyen mutfak tüplerinin kaç lira olduğunu bilen var mı? Sonra yağ kaç lira oldu?

Kırmızı eti unuttu insanımızın yüzde sekseni, belki daha fazlası. Beyaz et bile caka satmaya başladı, beni herkes alamaz diye…

Marul otuz lira sınırında. Maydanoz daha şimdiden on beş liraya göz kırpıyor. Limon yirmi liradan başlıyor.

Keşke tek derdimiz pilav olsaydı…Kira var, elektrik var, doğalgaz var, borç-harç var. Var da var…

Pilavdan dönenin kaşığı kırılsın lafı güzel laftı.

Bir şeye söz verdik mi, tamam dedik mi içimizde cayan da olmazdı, bir düşüneyim diyen de…

Ne o sözler kaldı…Ne o söz verilenler…

Her biri toprak oldu, bu hayattan koptu…Pandemi can evinden vurdu bir çoğumuzu…

Ağabeylerimiz, dostlarımız, omuz omuza verdiklerimiz, sırdaşlarımız, kardeşlerimiz çekti gitti bu fani dünyadan. Pilav diyecek, pilav yiyecek hal mi kaldı insanlarda.

*****

Elimiz nasıl uzansın pilava. Kalp kırık, kaşık kırık, umutlar kırık, hayaller kırık…

Ne tadımız var ne tuzumuz.

Ne pilavın başına oturacak halimiz var, ne de içimizde öyle bir istek…

Biz arsızlardan yüzsüzlerden, büyüğünü küçüğünü tanımayanlardan değiliz.

Hele görgüsüz hiç değiliz.

Pilav görmemiş, pilav yememişlerden de değiliz.

Ben küskünüm feleğe diye bir şarkı vardı ya hani…

Küsmüşüz feleğe, küsmüşüz yakamıza, küsmüşüz bahtımıza…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Erol Sunat Arşivi

Mayıs

01 Mayıs 2024 Çarşamba 00:02

Sazan

17 Nisan 2024 Çarşamba 00:02
SON YAZILAR