Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

POLONYA-VARŞOVA

POLONYA-VARŞOVA

Birçok yer gezmiş hatta Avrupa’nın neredeyse tamamını görmüş biri olarak en çok merak ettiğim ülkelerden biri de Polonya idi. Bu ülkeyi merak etmemin sebebi insanının yapısı ve anlayışına dayanıyordu. Bu ülkede bir zamanlar uzun süreli hareketli günler yaşanır, sosyal ve kültürel alt yapısı sağlam olan Polonya’da sıkça ayaklanmalar olurdu. Gençlik yıllarımızda da Gdansk’taki sendika hareketlerinden haberler alır, sendika liderleri ve İşçi Partisi lideri Lech Walesa ismini sıkça duyardık. Bunca hareketlilikten sonra Walesa 90’lı yıllarda Polonya Cumhurbaşkanı bile olmuştu.

1990’lı yıllarda eski Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bu ülkede sular yine durulmadı ve bu sefer de ekonomik sıkıntılar had safhaya ulaşmıştı. Ülke sanki baştan sona satılıktı. Özellikle iki Almanya’nın birleşmesinden sonra Almanya da bulunan birçok dostum bu ülkeye gidip arazi veya bina satın alma üzere bu ülkeye gitmiş, birkaç arsa veya bina satın alanlar ise hiç pişman olmamışlardı. Hatta “birkaç bina daha alsaydık daha iyi olurmuş” diye de iç çekenleri de bilirim.

Her neyse bu sene Varşova’ya gitmek nasip oldu. Tabii ki kış mevsimiydi, seyahatin çok verimli olduğunu söyleyemem ama İstanbul-Varşova uçağına adım attıktan sonra keyifli yolculuk başlamıştı. Birçok ülkeye gittiğimde yolcuların çoğu THY tercih eder ve çoğunlukla yabancılar doldururken bunun aksine uçak yolcularının neredeyse yarısı Türk insanıyla doluydu. Şöyle bir yoklama yaptığımda da bu insanlarının çoğunun Polonya’da iş adamı olduğunu, bir kısmının da ticaret yapmak üzere buraya gittiğini öğrenmiş oldum. Bu konu oldukça dikkat çekici idi. Hiç de tahmin etmediğim miktarda ve çapta insanımız daha çok oralara mal satıyor, orada üretim yapıyor, ya da büyük işyerleri ve işletmelerin sahibi durumunda bulunuyor.

1-200.jpg

Polonya gerçekten enteresan bir yer. Öncelikle barışçı ve mazlum bir insan yapısı yanında Avrupa standartlarına göre oldukça dindar bir yapısı var. Papaların çoğunun Polonya’dan çıkması da tesadüfü değil. Öte yandan Avrupa’nın büyük şirketlerinin önemli bir üretim ve pazarı konumunda. Büyük şirketler burada şubeler açmışlar, birçok malını burada üretiyor ve Avrupa’ya pazarlıyor. Sebebi ise “Polonya’da işçilik ve diğer girdiler çok ucuz” durumda. 

40 milyona yakın nüfusu yanında yüzölçümü Türkiye’nin yarısından az olan, Avrupa’nın ortasında yer alan ve Baltık Denizi’ne uzun bir kıyısı bulunan Orta Avrupa ülkesi. Demokratik bir ülke olan Polonya, her geçen gün güçlenen, istikrarlı bir ekonomiye sahip olması dolayısıyla Avrupa’nın parlayan yıldızı konumunda. 1999 yılından beri NATO, 2004 yılından beri de AB (Avrupa Birliği) üyesi olan Polonya, aynı zamanda da bir Shengen ülkesidir.

 

2-183.jpg

Polonya, özellikle sahip olduğu tarihi kilise ve müzeleriyle oldukça zengin bir kültürü vardır. Tarihi boyunca yüzlerce savaş görmüş, tamamen haritadan silinmiş ve çeşitli direnişler geçirmiş, tüm bu zorlukların üstesinden gelmiş ve sahip olduğu değerleri bu güne kadar taşımıştır. Ülkenin istikrarı ve ekonomisi, Dünya genelinde gerçekleşen birtakım krizlerden neredeyse hiç etkilenmiyor diyebiliriz. Bu nedenle de özellikle Avrupa’nın diğer ülkelerinden ciddi yatırımlar almaktadır.

VARŞOVA

Varşova, Polonya’nın başkenti olup, aynı zamanda bu ülkenin en büyük şehridir. Vistül Nehri üzerinde yer alan şehir Baltık Denizi’nden yaklaşık 360 kilometre; Karpatlar’dan ise 300 kilometre uzaklıktadır. Baltık ülkelerinin tipik dik çatılı binaları ile şehrin çevresini renklendirdiği, şirin ve minik meydanların bulunduğu, görülmeye değer. Varşova diğer Avrupa ülkelerinden biraz daha farklı bir şehir. Şehrin sanki iki yüzü var. Bir yüzü, halen ikinci dünya savaşının izlerini taşıyor, komünist rejimin hâkim olduğu dönemden kalan büyük ve soğuk binalar oldukça gösterişsiz bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu yönüyle kent, mümkün olduğunca sade sokakları ve gri yapılarıyla soğuk bir havayı yansıtıyor.

Şehrin geleceğe bakan yüzü ise daha aydınlık. Özellikle şehrin tam merkezinde toplanan büyük binalar ile modern bir şehir bu yönüyle, çok büyük olmayan, bir Avrupa kenti olduğunu hissettiriyor. Vistül nehri etrafındaki merkezi yerler, rengârenk binalar şehrin geleceğe bakan gülümseyen yüzünü ortaya koyuyor. Yılda 3 ay sıcaklıkların sıfırın altında, kış ayları boyunca karın ortadan kalkmadığı bir dönem. Ülkenin büyük kısmında ırmak ve göllerin donmakta, bu yüzden ziyaret için en uygun zaman yaz ayları uygundur. Türkiye’den 2–2.5 saatlik bir uçuş sonrasında varılıyor. Havaalanı şehrin çok dışında değil. Schengen ülkesi olmasına rağmen, Euro yerine, kendi ulusal para birimi olan Zloty’i kullanıyor.

3-148.jpg

Havaalanı yakınlarında Türklerin sahibi olduğu bir otele yerleşiyoruz. Otel sahibi 30 sene evvel buraya yerleşmiş önemli bir iş adamı. Ayrıca şehrin değişik yerlerine çok sayıda oteller zinciri var. İstanbul’da iş ortakları var ve çok iyi iş yapıyorlar. Kış olduğu için çok kar olmamasına rağmen hava oldukça soğuk. Normalde Ocak-şubat aylarında 50 cm’ye kadar kar yağar ve soğuğun etkisiyle termometreler -35’i görürmüş.  

Varşova’da ilk gezilecek yer Eski Şehir. Adından da anlaşılacağı gibi burası şehrin ilk kurulduğu bölgesi. 13. yüzyıl sonlarına doğru kurulan bu büyük meydan da küçük kafeler restoranlar yanında, tipik Varşova evlerini görme şansı var. Eski Şehrin hemen çıkışında kiremit rengi surlar var. Barbican denen bu surlar, yığma tuğlalardan şehrin savunması amacıyla inşa edilen bir ortaçağ yapısı. Eski şehir merkezinde yaz aylarında yapılan eğlencelerin oldukça meşhur olduğu biliniyor. Burada düzenlenen festivallere yurt dışından çok sayıda eğlenmeye gelenlerin de olduğu söyleniyor.  

Polonya, amber bizim tabirimizle “kehribar”ın anavatanı. Şehrin her yerinde kehribar ile yapılmış takılar ile yine ağaç işçiliği ve ağaç oyma sanatı yaygın.

Eski Şehir yakınlarındaki Kraliyet Sarayı (Royal Castle):

Görülmesi gereken yerlerden bir diğeri. Ülkenin en önemli saray müzesi olan bina 1526-1795 arası kraliyet sarayı olarak kullanılmış. 1939’da Almanların işgaliyle yağmalanan ve harap edilen yapı daha sonra yenilenmiş.

Kültür ve Bilim Sarayı,

Başkentte bulunan Kültür ve Bilim Sarayı, Sovyet-neoklasik tarzda, görkemli ve oldukça etkileyici bir mimariye sahip. Binanın dört kulesinde de şehrin birçok yerinden görülebilen dört saat, aynı zamanda Polonya’nın en yüksek yapısı özelliğini taşımaktadır. 230.5 m yükseklikte, 42 katlı turistik anlamda izin verilen ve ilgi çeken özellikleriyle 30. katındaki seyir terasından Varşova’yı tepeden izlemek mümkündür. Yapı içinde sinema, tiyatro, kütüphane, spor kulüpleri, bilimsel enstitüler, üniversite ve müzeler gibi birçok kurum barındırır.

4-112.jpg

Polonya Avrupa’nın kaynak ülkelerinden biri durumunda. Tarımsal potansiyeli Avrupalıları, gıda kaynağını kullanmak zere buraya çekmektedir. Öyle ki Türkiye olarak buradan et ithalatı da yapmaktayız. Öte yandan Varşova ucuz işgücü ve yetişmiş insanı ile yine Avrupa’nın zengin ülkelerinin gözdesi durumunda. Polonya ve Varşova Türkiye olarak bizim için de önemli sayılabilecek bir ülke. Halen çok sayıda iş adamımız önemli konumda bulunmaktalar. Öyle ki Polonya’nın en büyük firması Türk kökenli. İnşaat ve tekstil sektöründe Türkler çok ileri durumdalar. Görülen odur ki inşaat sektörü oldukça canlı ve devamlı büyüyen Polonya ve Varşova’ya yatırım yapılmaktadır. Klasik ve modern binaların yan yana ve iç içe olduğu Varşova gelecek 20 yılın yatırım açısından en istikrarlı şehri olarak görülmekte. Yine Türk tekstilinin kalitesi ve hesaplılığı Varşova’ya da yansımış, büyük işyerleri ve toptan satışlarıyla önemli yer edinmişlerdir.

Özetle Polonya ve Varşova, görülmeye turistik olarak ve yatırım potansiyelini tespit etme açısından görülmeye değer yerlerden biri durumunda. Güvenlik ve yardımcı insanlar bulmanın zor olmadığı, her yerde bir Türk iş adamı ile karşılayabileceğiniz yerler olarak bilinmekte. Ulaşımın çok zor olmadığı ve Türkiye den düzenli uçuşlarla veya Almanya’dan da kolay geçişin yapılacağı yerlerden biri de Polonya.    

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR