“ŞİDDET” YAŞI KAÇA DÜŞTÜ?
“Şiddet” yaşı kaça düştü? Şiddete maruz kalmak, şiddet ile tanışmak yahut daha da acısı şiddet uygulamak kaç yaşından itibaren “rastlanılabilir” hatta kimi çevrelerce “normalleştirilebilir” oldu? Çocuklarımız ve gençlerimiz göz bebeklerimiz, geleceğimiz. Kalpleri sevgi dolu olmalı. Maalesef haberler böyle söylemiyor. En son Adana’da üç çocuk, hamile bir kediyi alıp götürdüler ve bir köpeğe parçalattılar. Olay sonrası konuşmalarının en küçük bir pişmanlık içermemesi daha da hazindi. Ülkemde beslenmesi yasak olan Pitbull cinsi köpeklerin hâlâ serbestçe beslenmesi başka bir konu; konumuz çocuk ve gençlerimizdeki şiddet eğilimi.
Şiddet toplumumuzun her kademesinde ciddi sorun. Eğitim döneminde öğretmenini öldüren öğrenci haberlerini de üzüntüyle öğrenmiştik… Üç çocuğun neden olduğu olay maalesef münferit ve tek vaka değil. Olayın basında yer almasından sonra Milli Eğitim, Aile ve Sosyal Politikalar, yerel yöneticiler, psikologlar, psikiyatrlar, PDR uzmanları, sosyologlar, muhtemelen öğrenci olan çocukların eğiticileri… birilerinden bir ses bekledim açıkçası ancak şarkıcı Haluk Levent dışında ses veren olmadı. Hukuk süreci bittikten sonra psikiyatri tedavisini üstleneceğini açıklayan sanatçıyı kutluyorum.
Bugünün gençleri kontrolsüz bilgisayar oyunları ile büyüdüler. Bu oyunlar yaş sınırlamasına dikkat edilmeksizin piyasaya neredeyse tamamı korsan olarak sunuldular. Evlerindeki bilgisayarda oynasalar gene ebeveyn kontrolünde olacaklardı ancak çoğu internet kafelerde tanıştılar şiddet hatta porno içeren oyunlarla. 18 yaş altına internet kafelere giriş yasaktı demeyin maalesef bu kafelerin en önemli müşteri grupları küçük çocuklardı. Buna yıllardır televizyonlarımızda şiddet içeren dizileri de ekleyin, şiddet eğiliminin nedeni ortaya çıkar bence. Aile içi ilişkiler, ebeveynlerin agresif davranışları da çocuklara kötü örnek oluyor kuşkusuz. Konunun uzmanı değerli psikolog arkadaşım Sn. Erdal Poyrazlı çok sosyal varlık olan çocukların internet/chatli oyunlarla yeni kişilik geliştirme kaynağına ulaştıklarını vurguluyor. Eğitim sisteminde güzel duyguların yok olmasının, ailelerin okulu ele alma biçim değişikliği ve okul kurumsal yapı değişikliklerinin olumsuz gelişmelerde etken olduğunu vurguluyor.
Yeni eğitim ve öğretim yılı başlamadan uzmanların ve yetkililerin konuyu ele almalarını diliyorum. Okullarımızda öğretmenin etkinliği yeniden artırılmalı, şiddeti azaltıp sevgiyi hakim kılma mutlaka başarılmalı. Sevgi ve saygı toplumu olunmalı. Gençlerimizi kaybedersek geleceği kaybederiz. Saygıyla.
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Çok teşekkür ederim katkılarınız için. Uyuşturucu kullanımı konusunda da acilen adımlar atılmalı. Kullanıcı rızası yoksa tıbbi tedaviye alınamıyor. ancak kullanıcının bir süre sonra parası yetmediği için uyuşturucu karşılığı satıcı olma riski çok yüksek. Bu sarmalı yaşayan gençler biliyorum maalesef. Saygıyla
Yanıtla (0) (0)Getiğimiz hafta yine Adana kaynaklı bir haber daha basında yer buldu. Otuzlu yaşlarda bir genç adam Seyhan nehrine düşmüş veya kendini atıp yaşamını yitirmiş. Annesi "Bugün benim bayram günüm, eğer oğlum öldüyse davul çaldıracağım" diyordu. Oğlu 11 yaşında uyuşturucu illetine başlamış. Ona her gün uyuşturucu parası bulmaktan yorulduğunu da söylüyordu. Sadece şiddet değil, üretmeye, gelişmeye, ilerlemeye, mutluluğa engel her ne varsa sevgili çocukları pençesine alıyor.
Yanıtla (0) (0)Birileri, yani bizler, hepimiz hızla bir şeyler yapmazsa korkarım çok geç olacak.
Güzel yazınız aynı zamanda tarihe düşülmüş önemli bir nottur.
İnşallah yankı bulur.