Prof. Dr. Fikret Akınerdem

Prof. Dr. Fikret Akınerdem

SÖMESTR: ARA TATİL

SÖMESTR: ARA TATİL

İlk ve orta öğretimin ilk yarıyılı bitti. Tüm çocuklarımıza hayırlı, eğlenceli ve sağlıklı olsun.

Bizim öğrencilik yıllarımızda ara tatilinin adı 15 tatildi. O zamanlar sömestr gibi yabancı kökenli kelimeler pek kullanılmazdı. Şimdilerde sömestr kelimesi iyice yerleşti gibi. Bunda önemli bir sakınca görülmese de; telefon, televizyon, otobüs, tren, kamyon ve bunun gibi yüzlerce kelime dilimize nasıl yerleşti ise “sömestr” kelimesi de bu şekilde dilimize ve kültürümüze yerleşti.

Sömestr kelimesi dilimize Osmanlı döneminde yerleşmiştir. Fransızca “semestre” kelimesinden türetilmiş olup kültürümüzde resmi olarak kayıtlara ilk 1934 yılında geçmiştir. Öyle de, kültürümüzde bu işi görecek kadim bir sürü kelimemiz var. Bunlardan bazıları; ilk yarıyıl tatili, 15 tatil, ara tatildir.

Bizim talebelik yıllarımızda hep 15 tatil kullanıldı. İlkokulu köyümde okuduğum zamanda ailemin yanında olmama rağmen ve ciddi bir eğitim almamama rağmen 15 tatili iple çekerdik. Ortaokul ve lise eğitimi için şehre gittim, buna rağmen 15 tatilde köye gitmeyi iple çekerdik. Birkaç arkadaş karda-kışta yola koyulur, zor da olsa evimize, yuvamıza ulaşmanın mutluluğunu yaşardık.

Hiç unutmuyorum, ortaokulun ilk yılının ilk 15 tatilinde, öğretmenimin tavsiyesi ile yanıma okumak için okul kütüphanesinden iki roman almıştım. O yılın kışı çok soğuk, kar diz boyu. Köyde gidecek bir yer yok. Sadece evde oturur ana-baba ve kardeşlerle sohbet eder veya ufak-tefek işler bakılır. Ailede ortaokula giden ilk ben olduğum için de anam bana kıyamaz, neredeyse her şeyi ayağıma getirirdi. Bir köylü kadını olan ve okuma yazma bilmeyen anam okumamı bu kadar isterdi.

Yoksul da değildik ama 50 yılın öncesinin köylerinde ortalama ne varsa, bizim evde de o vardı. Haftada bir ihtiyaçlar için kasabaya giden babamı (kış dolayısıyla gidebilirse) dört gözle beklerdik. Getirdiği, kışlık meyve ve sebze, yanında çarşı ekmeği dediğimiz bugünkü somun ekmek alıyordu. O ekmek taze ise mis gibi kokar, tek başına veya katık olarak tüketilirdi.

Devran dönüyor. Şimdi bizim torunlarımız ilkokul yaşına geldi. Bu yılda yarı tatil başladı. Başladı da bazı medya sözcüleri her zaman olduğu gibi yine ödev avcılığına çıktı. Buldukları malzeme ise birkaç öğrenciden zorlama aldığı bilgiler. Öğrencilerden birisi “öğretmenim matematik çözmemi istedi” bir diğeri “İngilizce öğretmenim günde 1 saat İngilizce kitap oku dedi” şeklinde idi. Şimdi TV’de, bir istek veya tavsiye şeklindeki öğretmen tembihlerini haber yapana, bu haberi haber niteliği kabul edip yayınlayana ne demeli bilmem ki. Ayıptır, diyebiliriz. 

Kaldı ki, tatiller hep eğlence ile geçmez ki. Bir insanın hele de okul çağında bir gencin teknik veya sosyal içerikli bir kitap okuması, dinlemesi veya yorumlamasının ne gibi bir sakıncası var. Ondan sonra insanımız kitap okumuyor, dünyada kitap okuyan en kısır milletler arasındayız diye haber yapıyorlar.

Okuma alışkanlığı nerede başlar bunu en iyi medya mensupları bilmelidir. Her zaman özgürlüğü savunarak, insanlara doğru haber iletmeyi ilke edindiklerini belirtenlere ne oluyor da toplumu doğru yönlendirme yerine, güncel bir olayın önünü arkasını düşünmeden nasıl haksız haber yaparlar.

Bir köylü çocuğu olarak kıt imkanlarla da olsa bir 15 tatilde 2 kitap bitiren birisi iken, bunca imkanla çocuklarımızın okuma alışkanlığına mani olanlar, okumaya ve öğrenmeye karşı toplum suçlularıdır. Ne olursa olsun öğrencisinden günde 1 saat bir şey okumasını isteyen öğretmenleri haber özgürlüğü adı altında yanlış afişe ederek günah keçisi gösterenleri kınamak gerekir. Bu medya gruplarının esas niyetini bilmem ama okumaya en güzel örnek eski ABD Başkanı karşı Obama bile onca işinin arasında günde en az 1 saat okurmuş.

Bu yazıyı hazırladığımda Ordumuz Afrin’e doğru yola çıkmıştı. Mevla onları başarılı ve sağlıklı kılması niyetiyle, Allah’a emanet hayra muhatap olsunlar, efendim.  

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Prof. Dr. Fikret Akınerdem Arşivi
SON YAZILAR