Gökhan Şen

Gökhan Şen

TARAFTAR Eleştirir, Seyirci Eleştiremez…

TARAFTAR Eleştirir, Seyirci Eleştiremez…

Pazar günü oynanan Kayserispor karşılaşmasının son saniyelerinde gelen gole sevinmek yerine yine sığ gündemlerle vakit kaybetmeye devam ediyoruz. Maç sonrası alınan bu çok kritik galibiyetin sosyal medyadaki taraftarlarımıza yansıma şekli ne yazık ki ağırlıklı olarak tepki, kızgınlık ve nefret üzerine oldu. Peki kime kızdık, öfkelendik? Ne yazık ki birbirimize. Tüm sosyal alanlara bakıldığında ülke genelinde Konya’ya bu kadar fazla ön yargı varken ve futbol alanında da bu önyargının yansımaları çok net bir şekilde görülürken kendi kendimize kavga çıkarıp, birbirimizi kırmanın kime ne faydası var gerçekten anlamak güç.

Oyuna baktığımızda maçın tamamına yakın bir bölümünde üstün oynayan, rakibin yarı sahasında oynamaya çalışan hatta ve hatta haddini aşarak! 30’dan fazla kez de ceza sahasına giren Konyaspor’umuz, bırakın ulusal medyada ahkam kesen futbol fakirlerini doyurmayı, kendi taraftarımızı bile tatmin edemedi. İlk yarının ortalarında başlayan “ıslık sendromumuz” bu sefer de forvetimiz Bajic’i vurdu. Performansı düşük, koşmuyor, mücadele etmiyor vs gibi klişelerle oyunun başları sayılabilecek bir anda kendi oyuncusunu ıslıklayabilecek bir TARAFTARIMIZ!!! var. Bunların altında o her seferinde “Hegemonyayı Yıkacağız” dediğimiz İstanbul’un medyasının söylediklerinin çok etkisi olduğunu düşünüyorum. Biz Konyalılar olarak kendi içimizde bulunan değerlerimize sahip çıkmayız, hatta onları öyle bir noktaya getiririz ki “Konya’da yaşamaktan bıktırır, canlarından bezdiririz.” Ulusal medyaya hem kızarız hem de bizim hakkımızda söylediği iyi şeylerde keyiften dört köşe oluruz. “Konyaspor savunma futbolu oynuyor” diye yaygara koparıp, negatif algı operasyonu yapan bu kalemlere çok güzel malzeme veriyoruz. Bunu da kendi değerlerimizden biri olanlarla yapmayı tercih ediyoruz. Şimdi siz bana “Ulan bu nasıl cümle, Bajic’in ne alakası var Konya ile, parasını alıp, işini yapacak” diyeceksiniz biliyorum. Arkadaşlar bakın, Konyalı bir değer demek sadece nüfus cüzdanında Konya yazmasıyla ilişkilendirilemez. Bajic dediğiniz anda akla hem Konya’da, hem Türkiye’de hatta ve hatta Bosna Hersek’te bile Konyaspor gelir. Bu bence nüfus cüzdanında Konya yazıp da hayatında 1 kere dahi olsa Konya’ya uğramamış insanların Konyalıyım demesinden daha değerlidir.

Ha bunları söylerken şunu da eklemeliyim. Riad Bajic 2 sene önce 5.5 m Euro’ya Udinese’ye satıldıktan sonraki dönemde, gerek uyum sorunu gerekse yaşadığı sakatlıklar neticesinde bekleneni veremedi ve halen Konyaspor olarak da o istediğimiz verimi alamadık. Ancak bu formsuzluk ya da mental dağınıklığı aşmanın yolu ıslık, tepki değildir. En azından maçın 30. dakikasında bu yapılmaz. Bu taraftarlık değildir. Bu bir akşam önce izlediği ve muhtemelen de desteklediği İstanbul takımının oynadığı dandik futbolda alamadığı keyfi, Konyaspor karşılaşmasında alma ihtiyacıdır. 7 m Euro alan forvetinin sahada ruh gibi gezmesine ses çıkaramayıp, hıncını Bajic’ten alma gayretidir. Bunu bana başka şekilde anlatamazsınız. Taraftarlık emek ister, sabır ister, cefadır taraftarlık, kan kusup kızılcık şerbeti içtim demektir. Sizin yaptığınız seyirciliktir, nitekim yine seyirci kaldınız oynanan oyuna da, ortaya konulan mücadeleye de. Sizin yaptığınız istatistik nedir bilmeden, oyun kurgusu nedir anlamadan konuşmaktır. Renkli takımlarınızda alamadığınızı, o şanlı formanın oyuncusunun dünyasını karartarak almaya çalışmaktır. Buna gerçek TARAFTAR müsaade etmez. En azından ben etmem, tepkimi gösteririm. 10 paket sigara parasına kombine alıp, “asgari ücret alan taraftarın 1 haftalık geliri” safsatasına hele hiç girmeyin. Komik oluyorsunuz. Ben de asgari ücret alıyorum ama sizin 30 dakikada yaydığınız negatif enerjiyi 5 senede yaymadım etrafıma. Ya TARAFTAR olun ya da maçlarımıza evinizde “SEYİRCİ KALIN”. Çünkü siz zaten Konyaspor’lu bile değilsiniz, önceki sezonlarda Başakşehir’in attığı 3. golde görmüştük bunu. Aynı tayfa bunları yapan. Gelme kardeşim, sen gelme, git verdiğin paranı da kulüpten iade al. Ben zevk alamıyorum, kombinemi alın, paramı verin dersen, Hilmi Kulluk başkan üstüne senin karnını da doyurur hem, yemeği de bedavaya getirirsin...

Konya’da bunlar yaşanırken ve sosyal medyada herkes kendince görüşünü belirtirken, 1922 Konyaspor’umuz Tarsus’ta yine şanssız bir karşılaşma oynadı. 3 deplasmandır karşılaşmalara iyi başlayan ve maçın başlarında geri düşmesine rağmen oyundan kopmayan, kendi oyununu rakibe kabul ettiren 1922 Konyaspor, 2. yarının başında 10 kişi kalmasına rağmen, Tarsus’ta da oyunun son dakikasında yediği golle sahadan mağlup ayrılan taraf oldu. Ve herkesin malumudur ki bu takımın yönetiminde TARAFTAR abilerimiz bulunuyor. 45 dakika boyunca 10 kişiyle oynamasına rağmen oyunun genelinde rakibine göre daha üstün oynayan 1922 Konyaspor’un yöneticileri, son dakika yenilen golden sonra soluğu soyunma odasında almışlar. Tabii haliyle soyunma odasında kafalar eğik, moraller bozuk, ağızlardan çıt çıkmıyor. Ramazan Özbek başkan ve beraberindeki yönetim kurulu tüm futbolcular ile birebir temasa geçip, kafalarını kaldırmalarını, ortaya konan mücadele nedeniyle kendileriyle gurur duyduklarını belirtmişler. Teknik direktör Abdurrahman Baysangur Hoca’nın gözleri dolmuş ve büyük bir mahcubiyet duyduğunu ifade etmiş. Bu yapılan 3 dakikalık hareketle gönüller fethedilmiş, güven tesis edilmiş. Ortaya konan bu tavır yanında kazanılan ya da kaybedilen bir maçın ne önemi var diye düşündüm açıkçası.

Bir tarafta son dakika attığı golle 3 puanı kazanan Konyaspor, diğer tarafta da son dakika yediği golle sahadan mağlup ayrılan 1922 Konyaspor. Konyaspor camiası olarak neyle uğraşıyoruz ama 1922 Konyaspor olarak neler yapıyoruz? Dediğim gibi TARAFTAR’lık kolay değildir ve TARAFTAR olan her yerde aynı duygularla hayatını yaşar. Sizce dün kim kazanmıştır? Konyaspor mu yoksa 1922 Konyaspor mu?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,çok uzun ve ilgili içerikle alakasız,
Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Gökhan Şen Arşivi
SON YAZILAR